İzmir Reklamcılar Derneği İzmir'i marka kent yapacak projeler üretecek!
İzmir Reklamcılar Derneği 'nin şimdiye kadarki en genç yeni yönetimi, sektörde İzmir 'i markalaştırmak ve İstanbul a beyin göçünü önleyecek projeler üretmek için yola çıktı
Ekonomi deyince reklamsız olmaz. İzmir'deki reklam ajansları ekonominin en dinamik aktörlerinden. Ancak yıllardır İzmirli reklamcıların en büyük sıkıntısı 'reklam veren' olarak adlandırılan müşterilerin İstanbul'a kaçması.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Reklamcılar Derneği'nin yeni yönetimi işbaşına geldi. Bu yönetimin en büyük farkı dernek tarihinin en genç yönetimi olması. Yiğit Sal başkanlığındaki yönetimin yaş ortalaması 32. Yiğit Sal, hem İzmirli ajansları büyütmeyi hem de reklam verenlere en iyi hizmeti yapacaklarını belirtirken, "Elimizi taşın altına koyduk. Çünkü İzmir'i parlatma görevinde de bize söz ve değer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz" diyor. İzmir Reklamcılar Derneği'nin yönetim kurulu üyeleri ile sektörü, İzmir'i ve yapacaklarını konuştuk.
- İRD'de yeni yönetim fikri nasıl şekillendi?
TURUSAN ÇİNER (Ideart Ajans Başkanı): Daha önce sohbet etme fırsatı bulduğumuzda aynı dertlerden mustarip olduğumuzu gördük. Adım atmadığımız takdirde sektörün 5 yıl sonraki halini düşünürsek bu mesleği hakkıyla yerine getiremeyeceğimiz düşüncesine vardık. Çünkü İzmir'de ne yazık ki reklam verenin bilinçsizliği söz konusu. İzmir'de fikirler değer görmüyor. İşi değerinde değil ucuza yapanlar var. İşi layıkıyla yapanların da çalışamaması söz konusu. Kalifiye personel bulma sıkıntısı da çekiyorduk. İzmir'den inanılmaz bir beyin göçü var. Derneği burada aktif şekilde kullanarak hem reklam vereni bilinçlendirmek hem de İzmir'i Anadolu açısından İstanbul'un bir alternatifi haline getirmek istedik. Eski yönetime gidip bu talebimizi ilettik.
- Yeni yönetim olarak neler yapacaksınız?
YİĞİT SAL (Reklam Merkezi Marka Direktörü): Yeni yönetimimizin ana gündemi reklam verenlerle reklamcıları biraraya getirecek bir platform kurmak olacak. Bugüne kadar her iki tarafın biraraya geleceği bütünleşik ortamları oluşturamadık. Açıkçası bizim onlarla beraber aynı havayı soluduğumuzu, onların markaları için aynı ortamda iletişim strateji geliştirdiğimizi ortaya koymamız gerekiyordu. Buradaki ajansların hepsi aslında sadece İzmir'e değil, Türkiye geneline hitap ediyor. Ulusal ajanslar aslında. Fakat reklam verenler bu ajansların nasıl işler yaptığını, hangi kapasitede olduğunu bilmiyor. Biz iş yaptığımız markaları parlatabiliyoruz ama kendimizi o kadar parlatamıyoruz. Bu nedenle platform sayısını artıracağız. Çeşitli etkinlikler düzenleyeceğiz. Ortak akıl toplantıları planlıyoruz. Gelecek yıl 25'inci etkinliğini yapacağız.
MUSTAFA TÜRKAN (San Design Company Eşbaşkanı): Reklam verenleri markalaşmaya teşvik edici bilinçaltı mesajlar vereceğiz. Daha önce Anadolu'da esamesi okunmayan ama iyi bir strateji ile güçlenen markalar var. Bu işe sıfırdan başlayıp başarıyı yakalamış firmalarla İzmirli markaları biraraya getireceğiz.
- İzmir'de reklam sektörünün büyüklüğü hakkında bir çalışmanız var mı?
ESİN TÜRKAN TUNÇDAMAR (San Design Company Eşbaşkanı): İzmir'in büyük bir potansiyeli var. Artık kentimize yatırımlar artıyor. Bir çok global marka burada konumlanıyor. Gelecekte de bu markaların gelişmesinde bize görev düşecek. Maalesef pazarın büyüklüğü ile ilgili bilgi yok. Önümüzdeki dönemde bu tarz verileri de geliştirecek ortamlar geliştireceğiz.
'KENDİMİZE BATIYORUZ'
- Hep reklam verenlerin İstanbul'a gittiği söyleniyor. Neden?
ESİN TÜRKAN TUNÇDAMAR: Reklam ajanslarının en büyük görevi konsept üretmektir. Fikir her yerde üretilebilir. İstanbul'un bu kadar gelişmesinin sebebi bir çok endüstrinin, disiplinin birlikte çalışıyor ve fikir üretiyor olması. Çünkü reklam tek boyutlu değil. İşin içinde halkla ilişkiler, medya planlaması, organizasyon boyutu, araştırma şirketleri. Belki İzmir'de bu birlikteliği sağlayamıyoruz.
AYTAÇ DİNLER (Highone Adworks Grup Marka Direktörü): İstanbul'da iyi bir ulusal reklam veren yoluna devam edecek ajansı belirleyecekse herkesi davet ediyor. Brifing veriyor. İzmir'de bu sistem yok denecek kadar az. İstanbul'u İstanbul yapan ana faktör ulusal network'ler'in Türkiye ofisi olması. Türkiye'de de Coca Cola'nın da bir ofisi var. Siz zaten çok iyi müşterileri olan bir ajans olarak müşterinin karşısına çıkıyorsunuz. Zaten bizim hedefimiz de o boyuttaki ajansla rekabet etmek değil. Amacımız öncelikle İzmir'i tercih etmeyip İstanbul'a giden ulusal reklam verenleri bilinçlendirmek.
TURUSAN ÇİNER: Burada reklamverenleri eleştirmiyoruz sadece. İğneyi kendimize de batırıyoruz. İzmir'de bu iş olmaz diyerek İstanbul'a gidenleri de dikkate alarak İzmir'de bu işi yapabilecek ajanslar olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle İRD'yi parlatmamız gerekiyor. Dernek üyelerini de yönlendirerek bir takım şeyleri daha üst seviyeye çıkarmak istiyoruz.
'İZMİR HİKAYESİ İÇİN'
- İzmir markasını güçlendirmek için de çalışacak mısınız?
YİĞİT SAL: Bu masadaki herkes İzmir'i çok sevdiği için burada. Buradaki herkes İstanbul'daki çok büyük ajanslarda, çok büyük yerlerde, çok büyük stratejileri yürütebilecek insanlar. Bazılarımız İstanbul tecrübesi de yaşadı. Geri geldik çünkü bu şehir için bir şey yapmak istiyoruz. O nedenle elimizi taşın altına koyduk. Şu ana kadarki en genç yönetim kurulu bu. Her şeyin temelinde İzmir olacak. Bizim asıl sıkıntımız karar verici mercilerin hepsinin kente bakışının farklı olması. İZKA'nın yürüttüğü süreçte nazar boncuğu ile İzmir arasında bir bağ kurduk. Sözümüz olsun diye 6 ajans birleşip sunum yaptık. Gecemizi gündüzümüze katılıp proje sunduk. Olmadı ama elimizi taşın altına koymuş olduk. Bundan sonraki süreçte İRD İzmir'e değer biçileceği zaman en fazla görüş alınması gereken bir platform olacak. Biz İzmir'i markalaştırmak için bu hikayenin içinde var olmak istiyoruz. Bu sinerjiyi tüm ajanslarımıza yaymak istiyoruz. O zaman inanılmaz bir bilgi birikimi ortaya çıkacak. İzmir'i parlatma görevinde de bize söz ve değer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yeni Asır