17 / 11 / 2024

İzmir'de Kentsel yenilenme gerçekleşebilir mi

İzmir'de Kentsel yenilenme gerçekleşebilir mi

şžehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar İzmir'de kentsel dönüşüm olarak adlandırılan çalışmaların henüz gerçek anlamda yaşama geçirilemediğini düşünüyor




şžehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar İzmir'de kentsel dönüşüm olarak adlandırılan çalışmaların henüz gerçek anlamda yaşama geçirilemediğini düşünüyor. 'Kadifekale çevresindeki heyelan riski taşıyanalanların boşaltılarak rekreasyon alanına dönüştürülmesine yönelik çalışma dışında somutlaşmış bir proje görünmüyor' diyor.şehir Plancıları Odası 1969 yılında kurulmuş, (TMMOB) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı meslek odalarından biri. 40 yılı aşkın süreden bu yana hizmet veren şžehir Plancıları Odası'nın üye sayısı 1980'li yıllarda 500 civarındayken bugün bu sayı 5 bine ulaştı.şžehir Plancıları Odası, genel merkezin yanı sıra  İzmir  dahil 10 ilde şube, 30'a yakın il ve ilçede ise temsilcilik ve mesleki denetimle hizmet veriyor. şžehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar ile İzmir'in, Ege Bölgesi'nin ve Türkiye'nin planlama sorunlarını konuştuk.

İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi kentlerini şehir plancısı gözüyle değerlendirir misiniz Avrupa ve Türkiye'ye kıyasla İzmir'de planlama ne durumda
 
İzmir ve Ege Bölgesi'nin diğer kentlerine şehir plancısı gözüyle bakıldığında, var olan sorunların Türkiye'nin diğer kentleriyle oldukça benzeştiğini görüyorum. Başta kaçak yapılaşma ve kaçak yapılaşmadan kaynaklanan mekansal kalite düşüklüğü, tüm Türkiye kentlerinin olduğu gibi İzmir'in ve diğer Ege kentlerinin de sorunu. Kaçak yapılaşma ve gecekondulaşmaya göz yumulmasının 1950'li yıllar sonrasında hızlı göçün kentlere taşıdığı yoksul nüfÜ»sun barınma sorununun çözümü olarak görülmesi, göç edenlere yönelik sosyal konut projelerinin yaşama geçirilememesi, tüm büyük kentlerimizde olduğu gibi İzmir'de de giderek içinden çıkılmaz duruma gelen kaçak yapılaşmış alanların oluşumuna neden oldu. Kaçak yapılaşmalara karşı etkin çözümlerin geliştirilmemesinin yanı sıra 1980'li yıllarda yasalaşan imar aflan gibi popülist uygulamalar kentlerimizin şekillenmesinde temel etken oldu. Bir sanayi ve ticaret kenti olan İzmir'de, 1970'ler sonrasında sanayinin hızla geliştiği Manisa da bundan payına düşeni aldı. İzmir'in yaşadığı sorunların çok daha büyüklerini İstanbul,  Ankara  ve ülkemizin diğer büyük kentleri de yaşıyor.Avrupa kentleri ile İzmir arasındaki mekana yansıyan farklılığın başlıca nedeni de hiç kuşkusuz kontrol altına alınamayan kentsel yapılaşma ve kentsel topraklara yönelik planlama ve uygulama mevzuatımızdaki temel farklılıklardır. Bu farklılıkların başında da kentsel topraklarda oluşan rantın kamu ve taşınmaz sahibi arasındaki paylaşımı geliyor. Dünyanın pek çok çağdaş kentinde oluşan imar rantları önemli oranda kamuya aittir ve yerel yönetimler aracılığıyla bu rantlar kente altyapı ve üstyapı yatırımları olarak döner. Bizde ise sistem tümüyle taşınmaz sahibi lehine düzenlenmiş durumda ve haklı ya da haksız tüm imar rantları taşınmaz sahibine kalıyor. Bu durum bir yandan yerel yönetimleri güçsüz kılarken, diğer yandan fahiş değerlere ulaşan imar rantları yolsuzluğunu ve spekülasyonu artırıyor.

İzmir'in en son onaylanan 'Nazım İmar Planı' hakkında düşünceleriniz nedir 10 yıllık perspektifte kentin imar planı hakkındaki öngörüleriniz nelerdirİzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılarak onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'ndan kaynaklanan görev tanımı gereği hazırlanmış ve onaylanmış bir çalışma. Bu plan, son yıllarda hükümetin izlediği ülke genelinde her alanda plan kararı bulunması, ülke topraklarının tamamına yönelik mekansal, fiziksel plan elde edilmesi anlayışının bir ürünü olarak ortaya çıktı.Yasada yer alan görev tanımı, yasa ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içine katılan, büyük kentlerin çevresindeki alanların plansız ve kontrolsüz biçimde yapılaşmasını engellemesi, yapılaşmaların ve gelişmelerin plan kararlarına dayalı hale gelmesini sağlaması açısından önemlidir. Bu kapsamda, söz konusu plan hazırlanıncaya dek bütüncül olarak yapılmış ve yürürlükte olan bir nazım imar planı bulunmayan İzmir'in bütüncül ve kapsamlı bir plan disiplini içine girmiş olması da önemli. Diğer yandan söz konusu planda saptadığımız yanlış kararlar konusunda Odamız tarafından belediye yönetimine gerekli uyarılar yapıldı, sonuç alınamayan itirazlarımızın bir bölümü yargıya da taşındı. Ancak bu noktada bir konuya açıklık getirmekte fayda var. şžehir Plancıları Odası, bir yandan planda var olan hataların düzeltilmesini yargı yoluyla isterken, İzmir'in ve diğer büyük kentlerimizin üst ölçekli plan disiplini içinde olması ve bu plan kararları doğrultusunda kentlerin gelişmesi gerektiği yönündeki görüşünü savunmayı da sürdürüyor.

Kentsel dönüşüm çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz çalışmalar yeterli mi

Son yıllarda 'kentsel dönüşüm' olarak adlandırılan çalışmalar, yasal düzenlemelerin içine de girdi ve bu konuda yerel yönetimlere önemli ayrıcalıklar da tanındı. Birçoğu dönüşüme konu alanda yaşayanlar açısından ve özellikle kiracılar açısından olumsuz düzenlemeler de olsa, uygulamanın kolaylaştırılması açısından yerel yönetimlerce olumlu karşılanan düzenlemelerdir.Bugün İzmir'in ve diğer büyük kentlerimizin kaçak yapılaşmaya konu olmuş bölümlerinde yeterli ulaşım ve erişim olanağı olmadığı gibi, otopark yerleri, açık ve yeşil alanlar ile sosyal ve teknik altyapı tesisleri açısından da eksiklikler vardır. Güvenli olmayan yapılar ve var olan eksikler, bu alanları sağlıklı biçimde yaşanabilir olmaktan uzaklaştırıyor.Kentlerin yaşanamaz duruma gelen bölgelerinde bir yenilenmenin sağlanması, plan kararlarıyla yaşanabilir mekanların üretilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk. Ancak bizde uygulanan haliyle kentsel dönüşüm konusu edilen alanların, bugün mevcut durumda da konut alanı olduğu, alanda yaşayanların bulunduğu, konut alanlarında birdönüşümün gerçekleşmediği, salt konut ve çevresinin niteliğinde iyileşmelerin sağlandığı, uygulamaların gerçekte yenileme gerektiren alanlarda değil rantı yükselen tek katlı ya da iki katlı gecekonduların bulunduğu bölgelerde gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu nedenle, aslen kentlerimizin büyük oranda ihtiyaç duyduğu kentsel yenilenme amaçlı çalışmalara karşı haklı bir direncin ortaya çıktığını da görüyoruz.

İzmir'de durum nedir

İzmir açısından bakıldığında ise kentsel dönüşüm olarak adlandırılan çalışmalar henüz gerçek anlamda yaşama geçirilemedi. Kadifekale çevresindeki heyelan riski taşıyan alanların, boşaltılarak rekreasyon alanına dönüştürülmesine yönelik çalışma dışında somutlaşmış bir proje görünmüyor. Diğer yandan İzmir açısından gerçek 'kentsel dönüşüm' çalışmasının liman gerisi alanlar ile yeni kent merkezi olarak isimlendirilen ve yapılan yarışma projesine dayalı olarak planlaması yapılan alanlarda gerçekleşeceğini, gerçekleşmesi durumunda ülkemiz kentleri açısından hatırı sayılır büyüklükte bir kentsel yenilenmenin gerçekleşebileceğini de görüyorum.
Capital

 

 

 

 

 

 


Geri Dön