İhale

İzmir'de köprü ve tüneller genişletilmeli!

Trakya ve İstanbul'da yaşanan sel felaketinin ardından dere yataklarındaki yerleşim yerleri yeniden tartışılmaya başlandı

İzmir, İstanbul'daki sel felaketinin benzerini 14 yıl önce yaşadı. 61 kişinin hayatını kaybettiği felaketin ardından Büyükşehir Belediyesi, dereleri ıslah etti. Ancak sel altında kalan evler istimlâk edilmedi.  

57 kişinin ölümüne yol açan Ahırkuyu ve Kartalkaya derelerinin birleştiği Serinkuyu Köprüsü, hâlâ yerinde. Çevre sakinleri ise endişeli: "Köprü tıkanırsa yine facia olur.

Trakya ve İstanbul'da 31 kişinin sel sularında hayatını kaybetmesinin ardından dere yataklarındaki yerleşim yerleri yeniden tartışılmaya başlandı. Ancak ne ölümler ilk, ne de dere yataklarındaki yapılaşma tartışması. Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri 14 yıl önce İzmir'de yaşandı. Aşırı yağışlar Çiğli ve Karşıyaka sırtlarından şehre gelen derelerin önlerini tıkayınca evler sulara gömüldü. 1995'in sonbaharındaki felaket, 61 kişinin hayatına mal oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, o günden sonra dereleri ıslah etti, kenarlarındaki duvarları yükseltti. Buna karşılık sel altında kalan evler istimlâk edilmedi ve dere kenarları ağaçlandırılmadı. 57 kişinin ölümüne yol açan Ahırkuyu ve Kartalkaya derelerinin birleştiği Serinkuyu Köprüsü, hâlâ yerinde. Dereleri köprüden sonra Anadolu Caddesi'ne bağlayan geçit de genişletilmedi. İzmir'de şiddetli bir yağış durumunda, Serinkuyu Köprüsü'nün tıkanması yine faciaya yol açabilir.

1995 yılında 4 Kasım'ı 5 Kasım'a bağlayan gece İzmirliler, gündüz saatlerinden beri devam eden yağmurun şiddetlenmesiyle zor durumda kaldı. Gün ağardığında ortaya çıkan tablo iç parçalayıcıydı. Yamanlar Dağı'nın güneybatı eteklerine birkaç saatte metrekareye 100 kilogram yağış düştü. Bunun sonucunda derelerin getirdiği sular Yamanlar, Örnekköy ve Çiğli yerleşim alanlarını kaplayıp dere yatakları ve yakınlarındaki birçok evin yıkılmasına sebep oldu. Batıda Örnekköy, ortada Dallık ve doğuda Yamanlar dereleri, Örnekköy, Küçük Yamanlar, Büyük Yamanlar ve Soğukkuyu mahalleleriyle Karşıyaka ilçe merkezini sular altında bıraktı. Sel suyu, dere yatağındaki evlerin 1,5 metre kadar üstüne çıktı. Gece karanlığında sadece kaçabilenler kurtuldu. İzmir Valiliği'nin verilerine göre sel felaketinde 61 vatandaş hayatını kaybetti. 322 bina tamamen yıkılırken, 10 bin ev ve işyeri hasar gördü. 57 kişiye mezar olan Yamanlar'da felaketi Serinkuyu Köprüsü tetikledi. Köprünün ağaç, kaya, araba ve eşyalarla tıkanması üzerine kabaran azgın sular, dere yatağının iki yanındaki evleri bastı.

Zübeyde Hanım Mahallesi Muhtarı Rami Nalbantoğlu, derelerin ıslah edildiğini ancak Ahırkaya ve Kartalkaya derelerinin birleştiği köprünün yükseltilmediğini kaydediyor. Köprünün ayaklarının, sürüklenen ağaç veya arabalarla tıkanmayacak şekilde yapılması gerektiğini belirten Nalbantoğlu, "Yoksa şiddetli bir yağmur yine felaket getirebilir." uyarısında bulunuyor.

Örnekköy Mahallesi Muhtarı Avni Yüksel de o dönemde evini su basanların hâlâ aynı yerde oturduğunun altını çiziyor. İki derenin Yamanlar köyüne kadar ıslah edildiğini, bundan dolayı sel baskını beklenmediğini ifade eden Muhtar Yüksel, "Yalnız 1995 yılında su baskınına sebep olan köprü, şiddetli bir yağmurda yine felakete yol açabilir." diyor.

Köprü ve tüneller genişletilmeli

1995'teki sel felaketinde eşi ve oğlunun da aralarında bulunduğu 7 yakınını kaybeden Dursun Yıldız (76), belediyeyi suçluyor. Daha iyi şartlarda yaşamak için Muş'tan 1988'de İzmir'e gelen Yıldız, aynı yıl Çiğli'de bir gecekondu inşa ettiğini anlatıyor. Bütün ısrarlarına rağmen Çiğli Belediyesi'nin büzlü köprü yaptığını vurgulayan Yıldız, dereden 50 metre uzakta olmasına rağmen büzlerin tıkanmasıyla suyun yön değiştirip evini temelden yıktığını söylüyor. Yıldız, derelerin içinin betonla kaplanmasının çare olmadığını, suyun akacağı yöndeki köprülerin ve tünellerin genişletilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kayalar, arabalar ayağıma çarpıyordu

Annesini, kardeşini ve bir aylık eşini sel sularının götürdüğü gece evde olan Kenan Yıldız, İstanbul'daki acı tabloyu televizyondan seyretmeye dayanamadığını ifade ediyor. Çığlıkların ve su seslerinin acılarını tazelediğini kaydeden Yıldız, sel sularının içinde 7 saat hayata tutunmaya çalıştığını aktarıyor: "Saat 01.00'de sular eve doğru gelince kaçmak istedim ancak sel beni de aldı. Sürüklenirken son anda bir ağaç dalına tutundum. Yüzerek çıkmak istiyordum ama cesaret edemedim. Kayalar, arabalar ayaklarıma çarpıyordu. Yedi saat bekledim. Sular diz boyu olup çekildiğinde beni kurtardılar. Ayaklarım tanınmaz haldeydi. Hastanede 4 ay tedavi gördüm."
Zaman/Mustafa Yüksel, İsmail Efe