İzmir'deki Bademler Köyü, Türkiye'nin en temiz köyü!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı yarışma sonucunda Türkiye’nin en temiz köyü İzmir’deki Bademler seçildi. Burası alışılmış köylerden çok farklı. Muhtar Mehmet Uysal anlattı.
İzmir’in 35 kilometre uzaklığındaki Bademler köyündeyiz. Pazar günü, adına yakışır şekilde kurulan pazar sebebiyle yollar araçlara kapalı. Gençler bisiklete biniyor, ahali geziniyor. Her yer bembeyaz. Çiçeklerle süslü köy meydanında bizi köyün muhtarı Mehmet Uysal (60) karşılıyor. Uysal, doğma büyüme Bademlerli. Askerliğini yaptıktan sonra memur oluyor, il il geziyor. 1995’te yeniden köyüne kavuşuyor. Yedi yıldır köyün muhtarı. “Yarışmaya kendimize güvenerek katıldık. Temizlik, 200 yıldır özümüzde var” diye başlıyor anlatmaya:
AYLIK DEĞİL DOĞUŞTAN ÇEVRECİ
“Bizde gelenek mikrop öldürücü özelliği de bulunan kireçten badana yapmaktır. Köy halkı ilk iş evinin hem içini hem dışını süpürür. Güne öyle başlarlar. Çok titizler. Bu nedenle aslında bana fazla iş düşmüyor.Biz de muhtarlık olarak haftanın her günü sokakları yıkarız. Kendi çöp arabamızla haftanın altı günü çöplerimizi toplarız. ‘Her atık çöp değildir’ prensibiyle köy meydanına pet şişe, teneke ve izmaritler için ayrı kutular koyduk; geri dönüşüm yapıyoruz. Burada kimse yere izmarit atmaz, tükürmez. Yoksa hemen ikaz edilir. Bir aylık değil doğuştan çevreciyiz!”
ÖDÜLÜMÜZÜ İSTEYECEĞİZ
Köy, yarışma kriterlerinin hepsinden tam not almış: “Komisyon bütün bir gün gezdi, değerlendirdi: Arıtma tesisimiz, yolların parke taşı veya asfalt olması, kanalizasyon sistemimiz, dere yataklarımızın ıslah edilmiş olması... Sokaklarda, evlerin balkon ve bahçelerinde her zaman çiçekler vardır. Kazandığımız için onur duyuyoruz” diyen Uysal, hayatında ilk defa uçağa binerek İstanbul’a geldi ve 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde törenle sertifikasını aldı.
Ama gerçek ödüllerine henüz kavuşamamışlar: “Ödül olarak çöp toplama aracı verdiler. Ancak bize değil vilayete, yani İzmir’e verdiler. Kaymakamla görüştük, yardımcı olacaklar. Yeni çöp aracımızı vermelerini isteyeceğiz” diyor.
KADIN BİR ADIM ÖNDE
Peki Bademler köyünde hayat nasıl geçiyor? “Bizi diğer köylerden ayıran en önemli özelliğimiz nüfusumuz” diyor Uysal: “450 haneli köyümüzün nüfusu 1500’ü geçti. Sürekli nakiller var. Türkiye’nin her yerinden köyümüze talep var. Hep kültürlü insanlar geliyor. Bizim isteğimiz de bu zaten. Göçle gidenler oluyor ama eninde sonunda hepsi Bademler’e geri geliyor. Başka yerde köyümüzdeki ortamı bulamıyorlar.”
Mesai bittikten sonra herkes, kendini kültürel faaliyetlere adıyor: “Bizde kadın-erkek eşitliği yoktur; kadın bir adım öndedir! Beraber gezmeye gideriz. Özellikle Su Kooperatifimizin 50’nci yıldönümü vesilesiyle özellikle geçen yıl dolu dolu geçti. Her 4-5-6 Mayıs’ta Hıdrellez Şenlikleri veya Bademler Şenlikleri’ni yaparız. Derme-devşirme gibi unutulmaya yüz
tutmuş geleneklerimizi yeniden hayata geçiriyoruz. Rahmetli hemşerimiz Musa Baran’ın kendi çabalarıyla kurduğu Türkiye’nin ilk Köy Çocuk Oyuncakları Müzesi de burada.”
CAMİ-CEMEVİ İSTEMEYİZ
200 yıl önce atalarımız göçer halde yaşayıp tahtacılıkla geçimini sağlıyormuş. İki badem ağacının olduğu yere gelip çadırlarını kurmuşlar. Köyümüzde ne cami ne de cemevi var. Buranın vatandaşı ikisine de ihtiyaç duymuyor. Okul, sanat merkezi veya spor kompleksi yapacaklara “Gelin” diyoruz. Baskıyı asla kabul etmeyiz. Sosyal faaliyetimiz hiç bitmez; Samsun Sanat Tiyatrosu, Ankara Ekin Tiyatrosu, Devlet Tiyatroları, opera ve bale sanatçıları tiyatromuza gelir. En son keman sanatçısı Suna Kan geldi, izdiham oldu. Yeni pizza salonumuz açıldı; Aleaddin Kafe. Neyse ki gözlemeciler haftanın bir günü açık olduğundan rekabet olmuyor. Gençlerimiz eğlenceyi sever. ‘Bardemler’ adlı mekanda geç saate kadar oturur müzik dinlerler. Arada dışarı masa da atarlar. Çevreye rahatsızlık vermedikleri sürece izin veririz.
Kazanacağımıza emindim
CANAN KARABACAK (51) EMEKLİ MEMUR
Muhtarlıkta birinci azayım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yazısını gördüm. Son katılma tarihine az kalmıştı. Kahveye gidip muhtarı buldum; “Hemen başvuralım! Birinci olmasak da kesin üçüncü oluruz. Garanti veriyorum” diye muhtarı teşvik ettim. Güzel fotoğraflarla bir dosya hazırlayıp başvurduk. Özel çaba sarf etmedik; zaten temizdik. Yanılmadığım için mutluyum.
YEDİDEN YETMİŞE HERKES TİYATROCU
1930’lardan sonra köyümüzde tiyatroculuk başlamış. O dönem Mustafa Ararat adlı bir öğretmen köyümüze geliyor. Gençleri toplayıp bir tiyatro grubu kuruyor. Köy meydanında prova yaparken halkta da istek olduğunu görüyor ve herkese tiyatroculuğu aşılıyor. Bir tiyatro binası yapmak istiyorlar ama para yetmiyor. Nihayet 1969’da büyüklerimizin destekleriyle yapılıyor. İçi 200, bahçesi 700 kişi kapasiteli. Her yıl 27 Mart Tiyatrolar Günü’nde köy halkının sergilediği bir oyun olur; Kültür Sanat Derneği’miz bir oyun belirler. Bademler Köy Tiyatrosu Grubu’na yediden yetmişe herkes başvurur. Yönetmenimiz, ışıkçımız her şeyimiz var. Her şeyi kendimiz öğrendik.
SUSUZ YAZ GÜNLERİ GERİLERDE KALDI
‘Susuz Yaz’ filmi bizim köyde geçer. Necati Cumalı, Urla’da avukatlık yaparken karşılaştığı bir olaydan esinlenerek ‘Susuz Yaz’ı yazmış. Romandaki ağalık sistemi abartılı. Burada yoldaki vatandaşı arayın; üstünde çakı bile bulamazsınız. Artık susuz da değiliz. Sulama kooperatifinin 200 ortağı var. Kooperatifle kazanç da arttı. Köyün yüzde 60’ı çiçekçiliğe dayalı seralardan geçiniyor. Okuma-yazma oranı yüzde 99.
Zeynep Bilgehan / HÜRRİYET