İzmir'in yüzde 85'i kentsel dönüşüme muhtaç!
İzmir'in %85'i afet riski taşımaktadır ve kentsel dönüşüme muhtaçtır. Kentsel dönüşümde en olumsuz süreç; kentsel dönüşümün kentlinin değil yapsatçılar için "rantsal dönüşüm" halini almasıdır.
İzmir'in %85'i afet riski taşımaktadır ve kentsel dönüşüme muhtaçtır. Ancak bugüne kadar, izmir'de 6306 sayılı yasa kapsamında "riskli alan" olarak ilan edilen 821 hektarlık alanda ve 5393 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu'na göre ilan edilen 375 hektarlık alanda, her iki yasanın da ruhuna uygun olarak, kentsel dönüşüm anlamında elle tutulan, gözle görülen bir çalışma yapılmamıştır.
Gerçek olan şu ki; İzmir'de kentsel dönüşümün adı; konut bazında "yıkıp yerine yenisini yapmak" olmuştur.
Kentsel dönüşümde en olumsuz süreç; kentsel dönüşümün kentlinin değil yapsatçılar için "rantsal dönüşüm" halini almasıdır.
Devlet 6306 sayılı yasa gereği vergi, resim, harç almamak suretiyle dolaylı olarak yapsatçı müteahhitlere gelir transferi yapıyor. Oysa yasanın ruhu afet riski altındaki alanlarda kentsel dönüşümü öngörüyor. Bugünkü uygulama ise belediyelerin kayıtsızlığının yol açtığı bir hakkın kötüye kullanılmasından başka bir şey değildir.
Yaşanan belirsizlikler ve ortaya çıkan işaretler olumsuzluğun habercisidir. Örneğin: Bayraklı da.
2009'da Büyükşehir Belediyesi ile Bayraklı Belediyesi'nin başlattığı, bir dizi toplantılar düzenlediği kentsel dönüşüm çalışmaları, bugüne kadar hiçbir somut sonuç vermemiştir, adeta çıkmaza girmiştir.Oysa; Türkiye'nin birçok ilinde mahalle bazında, ada bazında kentsel dönüşüm uygulamaları yapılarak çevre planlaması ekseninde, bütüncül anlayışla risksiz ve sağlıklı yaşam alanları oluşturulurken İzmir'de, lüks semtlerde, kentsel dönüşüm adı altında bina yenilemeleri yapılıyor, buna da kentsel dönüşüm deniliyor.Bu aslında, kentsel dönüşüm adı altında "yık yap"tan başka bir şey değildir.Esas olan; kentsel dönüşümde vatandaşın sürece katılımın sağlanması, söz ve karar sahibi olmasıdır.
VATANDAŞ EKSENLİ DÖNÜŞÜM
Vatandaş; bugünkü uygulamalarda söz ve karar sahibi olmadığı gibi, üstelik de dayatmalarla karşı karşıyadır.Nedendir bilmiyoruz. İzmir'de yerel seçimlerden sonra kentsel dönüşüme ivme kazandırılamamış.
Bugününü değil; %85'i kentsel dönüşüme muhtaç olan İzmir'in en az 50 yılını kapsayacak bir planlamayla, çevreci anlayışla, modern yapılaşmayla kentsel dönüşüm operasyonu gerçekleştirilmelidir.Kentsel dönüşümde yerel yönetimlerin yanı sıra sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör; birlikte hareket etmelidirler.
Asla unutmamamız gerekir ki; kentsel dönüşüm, gecekondu dönüşümü değildir.
Kentsel dönüşümün felsefesi, uygulaması, dönüştürülecek konut sahiplerinin hakları ve sağlanacak kamusal destekler konusunda bilgi eksikliği vardır. Bunu gören Ege-Koop 3-4 yıl önce; bazı ilçe belediyelerinde mahallelerde bilgilendirme toplantıları, ayrıca; paneller, seminerler düzenleyerek sistematik bir şekilde vatandaşları bilgilendirdi. Örneğin; Karabağlar'da, Limontepe'de, Cennetçeşme'de, Buca'da, Bayraklı da toplantılar düzenleyerek konutları dönüştürülecek hak sahiplerini bilgilendirme ve işbirliği toplantıları yaptık.Ancak ne var ki; Büyükşehir de. ilçe belediyeleri de İzmir'i geleceğe hazırlayacak, sürdürülebilir modern ve sağlıklı kentsel doku oluşturacak, kentsel dönüşüm fırsatını bugüne kadar değerlendirmediler.
Sonuç olarak; İzmir'de kentsel dönüşümde elle tutulan, gözle görülen bir çalışma yok. Yıkıp yerine yenisi yapmak kentsel dönüşüm değildir.6306 sayılı yasanın ranta dönüştürülmesinin önüne geçilmelidir.
Yenigün