05 / 05 / 2024

İznikteki Ayasofya'nın müze olduğuna dair kanıt yok!

İznikteki Ayasofya'nın müze olduğuna dair kanıt yok!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arıç İznikteki Ayasofya'nın hiçbir kayıtta müze olduğuna dair bir bilginin olmadığına değinerek, "Kilise mi 700-780li yıllarda burası kilise. 1330dan beri 680 yıldır da cami" diye konuştu



Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursanın İznik ilçesinde Ayasofyanın ibadete açılmasına ilişkin, "Hiçbir kayıtta müze olduğu yok. Kilise mi 700-780li yıllarda burası kilise. 1330dan beri 680 yıldır da cami" dedi.

Arınç, Bursadan yayın yapan dört televizyondan canlı verilen programda, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, "Sayın Başbakanın bir çılgın projesi vardı. İlkokula gittiğimde bile çocuklar soruyordu. Seçime damgasını vuran öğelerden birisi oldu. Niye Bursa yok diye çok yüklendik. 100 proje açıkladınız. Aceleyle toparlanmış proje gibi gördüm. Bu projelerde neredeyiz Ayrıca, geçen günlerde çelişen durum tespit ettim. Vakıflara bağlı olan İznikteki Ayasofya, ibadete açıldı. Bir mahsuru yok bence, belki de iyi oldu. İnanç turizmi konusunda SayınBaşbakan, İznik-Endülüs Medeniyetler Köprüsü Projesinin eşbaşkanıdır. İkincisi Vali Şahabettin Harput, İzniki inanç turizminin merkezi yapmak için Vatikana mektup yazdı. Bursa, bu konuda çok umutluydu. Ayasofyanın ibadete açılması bu iki projeyle çelişmedi mi" yönündeki sorusu üzerine Arınç, şöyle konuştu:

"İstanbuldaki Kanal Projesi ve benzer projeler özel olarak açıklandı. Çılgın Proje sözü Başbakana ait değil ama medyada böyle geçince o isimle anıldı. 2023e kadar planlanmış, hepsinin olabilirliği konusunda etütler yapılmış projelerdir. Biz de ciddi parti olduğumuzu, Bursa için güzel hizmetler düşündüğümüzü ortaya koymak adına projelerimizi açıkladık. Devam edenleri de yeni başlayacakları da ifade ettik. Bunları tek tek gerçekleştireceğiz. 2023e kadar gerçekleştirmiş olacağız. Bizim ufkumuz, vizyonumuz, hayallerimiz başkaları gibi değil. Özellikle Kentsel Dönüşüm Yasasının Bursa için özel olarak hazırlanmasını arzu ettik. Bu konuda üç oda çalışma yaptı, bize rapor sundu. Ama son anda bir gelişme oldu. Van depremiyle ortaya çıkan gerçekler var. Sayın Başbakanımız, İktidara mal olsa bile çarpık kentleşmeyle, kaçak inşaatlarla, yapı denetiminden uzak kalmış uydurma binalarla bir yere gidemeyiz. Gerekirse bunları yıkacağız, kamulaştıracağız. Millet kendi menfaatini iyi göremiyor olabilir, güzel şehirler kuracağız dedi."

Arınç, konuyu Bakanlar Kurulunda iki kez tartıştıklarını belirterek, "Öyle noktaya geldi ki, Bursa için belki özel yasa çıkarmanın ötesinde Türkiye
 için düşündüğümüz yeni bir yasanın çalışmasını yapıyoruz. Bursada kentsel dönüşüm nasıl olacak dersek o kanuna bakacağız. Meseleyi hem Bursa hem de Türkiye ölçeğinde takip ettiğimizi söyleyebilirim dedi.

AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI 

Bursanın İznik ilçesindeki Ayasofyanın ibadete açılmasıyla ilgili olarak da Arınç, şunları söyledi:

"İznikte Ayasofya veya Orhan diye bir yapı var. Bir kısımlarına göre kilisedir, birilerine göre müzedir, resmi kayıtlara göre burası camidir. Bir kısım gazeteci arkadaşlarımız, Ayasofya Kilisesi cami mi oluyor diye yazıyor, bir kısmı bizi yurt dışına, bir kısmı İstanbuldaki Patrikhaneye şikayet ediyor. Nerede bu adamlar Birisi Bursada, beşi başka yerde. Eğri büğrü oturmayacağız, burası cami kardeşim. Orhangazi Vakfının vakfiyesinde, 1330 yılında burayı fethettikten sonra burası cami diye vakfetmiş. Sonra işgal gelmiş, yanmış, yıkılmış neyse... Hatta daha önce burası Mimar Sinan tarafından yeni minare ilave edilmiş, onarılmış. Sonra uzun süre kapalı tutulmuş. Sonra biz restore etmişiz. Ne olarak açılacak burası  Kayıtlarda cami olarak kayıtlı. İşgüzarlık yapıyorlar, bir sürü cami varken bu camiye ihtiyaç var mı İhtiyacın olup olmaması ayrı bir şey. 6570 Sayılı Kanun, Camiler ve ibadet yerleri, hiçbir başka amaçla kiraya verilemez, satılamaz diyor. 1995 yılında Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğüne yazı yazmış, burayı müze yapmak üzere bize kiralayın diye. Vakıflar cevap yazıyor, 6570 Sayılı Kanunun 1. maddesi var. Burası ibadethane, bir camidir. Nasıl kiraya vereceğim diye..."

"Burası müzeydi, çünkü oraya küçük kağıt parçasıyla giriliyordu" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Köylere Hizmet Götürme Birliği maden bulmuş. Gelir olsun kardeşim, biz onlardan 2 lira para alalım demişler. Hiçbir kayıtta müze olduğu yok. Kilise mi 700-780li yıllarda burası kilise. 1330dan beri de 680 yıldır da cami. Türkiye o kadar büyük medeniyetleri içinde barındırmış ki bir kısım kiliseler sonradan cami olmuş, cami olarak bilinmiş bir kısım camiler kilise haline getirilmiş az sayıda da olsa. Balkanlarda çok örneğini görebiliriz. Ne inanç turizmini engeller bu iş ne Medeniyetler İttifakı Projesini."

"BEN LANETTEN KORKARIM"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bu konunun biraz büyütüldüğüne değinerek, şöyle dedi:

"Eğer ben vakfiyenin gereğini yerine getirmezsem kanunlar bana belki bir şey demez ama ecdadın laneti var. Ben burayı cami olarak vakfettim, siz bunu camilikten çıkarırsanız lanetim üzerinizde olsun diyor. Ben lanetten korkarım. Burayı cami olarak ibadete açmak benim görevim. Hem yasal görevim, ikincisi de bir lanet söz konusu. Dünyanın her yerinde vakfiye vardır. Ben o vakfiyeye göre hareket etmek zorundayım. Patrik ne diyecek diye merak edenler var. Ertesi gün namaz kılınacak, Patrik de İznike gidiyor. Her kafada belli amaçla mı gidiliyor sorusu. Vakıflar meclisimizde Patriğin temsilcisi var. Rum asıllı Türk vatandaşı temsilciyi aradım, Patrik ziyareti nedir diye sordum. Bana yurt dışından misafirleri var İzniki göstermeye gidiyor dedi. Gazetelerde yazdığının aksine Patriğin kararımıza karşı saygılı olduğunu söyledi. Arabadan bile inmeyecek, bu konuda birşey söylemeyecek sizi temin ederim dedi ve aynen bunu yaptılar. Patrik, bizim eski camiyi, cami olarak ibadete açmamızdan sanırım gocunmamıştır."

Arınç, Konsülün toplandığı yer olan İznikin, bu vasfını yine kaybetmediğini belirterek, "Yine gelecekler, Konsülün toplandığı yere gidecekler, belki müzeyi ziyaret edecekler. İznik ne kadar önemliyse Hristiyanlar için Antakya da önemli. Bir kilise var ki ilk kez orada ibadet etmişler ve Hristiyanlık kelimesi oradan çıkmış" dedi.

Bu durumun medeniyetler ittifakının da düşünce yapısına aykırı bir davranış olmadığını vurgulayan Arınç, "Cami de olsa kilise de olsa ibadet edilen yerlerdir, aynı Allaha ibadet ediyoruz. Biz sadece, zorbalıkla bir yerin şekil değiştirilmesine karşı çıkabiliriz. Çok açık söylüyorum; şu anda kilise olarak ibadete açık bir yer olsa, vasfı kilise olsa, kayıtlarda kilise olarak geçse ben bunu camiye dönüştüremem. Aklımdan bile geçmez. Cami olarak ibadete değiştirememem, aklımdan geçmez. Kilise kilise olarak, cami cami olarak ibadete açık olacak" diye konuştu.

"KONSÜL'ÜN TOPLANDIĞI YER İZNİK"

Bir gazetecinin, "Konsülün toplandığı yer İznik. Bir dönem, papayı davet edelim, turist getirelim dedim. İznikten tepki geldi; Biz yollarımızda papaz cübbesi görmek istemiyoruz, çocuklarımıza Hristiyanlık faaliyetleri istemiyoruz dediler. Şimdi İzniklilerin, biz 20 cami yaparız ama burayı Hristiyanlığın gözbebeği haline getirebiliriz dediğini de hatırlatayım" demesi üzerine Arınç, şunları kaydetti:

"Size bunları söyleyenleri bana söyleyin, bir görüşeyim. Ben bu işten sorumlu bakan olarak, sokakta papaz görmek istemiyoruz diyen insanların bugün hangi noktaya geldiğini söylemek istiyorum. Rahmetli Menderes, 1952 yılında Patrikhaneyi ziyaret etmiş. 2010 yılının ocak ayında 50-60 yıl sonra Patrikhaneyi ziyaret eden ikinci devlet adamıyım. Türkiyede bir kısım medya tarafından eleştirildim. Papazları görünce coştu diye başlık atan gazeteler oldu. Gittim, bütün hastaneleri, okulları ziyaret ettim. Hepsi Türkiyede doğmuş yetişmiş. İnançları, etnik kökenleri farklı, biz onlarla birlikte Türkiyeyiz. Böyle düşmanlığı reddeden partiyiz. Böyle hükümetiz. Ermeni Patrikliğini ziyarete ettim. Sadece Ermeni, Rum yok Türkiyede. Suryani ve Keldani de var. Bir gün Keldani nedir dedim. Biz Irakta yaşıyoruz, Türkiyede de varız dediler,C 600 kişiden bahsettiler. 6 kişi bile olsa önemlidir. Türkiye, birlikte yaşamın en güzel örneğini vermiş ülkedir. Antakyada cami, havra ve sinagog duvarları birbirine yapışıktır. Üç ayrı dinin ibadet yeri birbirine komşudur. Bu birliktelik İstanbulda da var. Bir sokaktan çan sesi, diğerinden ezan sesi gelir."

Arınç, İznikte inanç turizminin yine olacağını ifade ederek, "Hiç endişeniz olmasın 10 misli katlanacak inanç turizmi. 20 cami yaparız diyenleri bana sonra söyleyin, hazır taahhüt etmişler" dedi.        

AA


Geri Dön