Genel

“Japonya’daki depremlerde niye bu kadar kayıp yaşanmıyor?” sorusuna Japon uzmanlardan çok net yanıt!

Türkiye’deki depremlerde bu kadar çok can kaybı ve hasar yaşanırken, deprem ülkesi Japonya’dan neden hiç felaket haberleri gelmiyor? İşte bu sorunun yanıtını iki Japon uzman çok net verdi. İşte o uzmanların çok önemli açıklamaları… İşte bu sorunun cevabını iki Japon uzman verdi

Türkiye, bir yandan yas içinde yaralarını sarmaya çabalarken, bir yandan da, ‘deprem’ deyince ilk akla gelen Japonya’daki depremlerde neden hiç can kaybı yaşanmadığı merak ediliyor.

İşte bu sorunun cevabını iki Japon uzman verdi.

Ekonomi gazetesinden Elif Karaca’ya konuşan Tokyo Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü Profesörü Dr. Masataka Kinoshita ile Doç. Dr. Hiroe Miyake akıllardaki bu soruyu çok net şekilde yanıtladı.

TEMEL FARK BİNALARIN SAĞLAMLIĞI!

Prof. Kinoshita, dünyanın en büyük bir deprem ülkesi olmasına rağmen çok daha az can kaybının yaşandığı Japonya ile Türkiye arasındaki temel farkın binaların sağlamlığı olduğuna vurgu yaptı.

Japonya'da, 1975 yılından sonra çok katı depreme dayanıklılık standardlarının bulunduğunu dile getiren Kinoshita, deprem ülkesi olmasına rağmen çok daha az can kaybının yaşandığı Japonya ile Türkiye arasındaki temel farkın binaların sağlamlığı olduğunu bildirdi.

Doç. Dr. Hiroe Miyake Miyake ise aynı şekilde Türkiye’de yaşanan depremde yapıların çok sağlam olmadığının altını çizerek, Japonya’da olası bir afete hazırlanmak için altyapının sürekli bakımlarının yapıldığını ve sistemin sürekli olarak yeniden değerlendirildiğini vurguladı.

YAPILARI GÜÇLENDİRİN!

Türkiye’deki yapıların güçlendirilmesini tavsiye eden Miyake, son yıllarda yıkıcı depremlerin meydana gelmediği yerlere öncelik verilerek yapıların denetlenmesinin faydalı olacağını bildirdi.

Doç. Dr. Miyake “Kuzey Anadolu fay kuşağında bir sonraki sismik boşluğun İstanbul çevresi olabileceği söyleniyor. Türkiye'de halihazırda yapılmakta olan bilinçlendirme çalışmalarının yeniden canlandırılması da etkili olacaktır” diye konuştu.

Son yaşanan depremlerin oldukça sığ ve yüzeye 10 km derinlikte meydana geldiğini söyleyen Prof Kinoshita, “M7.8 ve M7.5 depremlerinin yer hareketleri kabaca beklenen ivme seviyelerini gösteriyor, fakat hasarlarla ilgili büyük yer hızları ile karakterize ediliyor. Depremin büyüklüğünden dolayı oldukça geniş bir alanın şiddetli sarsıntıdan etkilendiği düşünülüyor” diye konuştu.

Doç. Dr Miyake ise, “Türkiye’deki depremin ölçeği o kadar büyüktü ki, sarsıntı geniş bir alanda etkisini gösterdi. Bunun dışında, bir iç depremdi, bu da sarsılan alanın okyanusta değil karada olduğu anlamına gelmekte. Yaşanan bu doğa olayına ek olarak, bölge nispeten yoğun bir nüfusa sahipti ve yapılar çok sağlam değildi. O nedenle bu derece bir hasara yol açtı” ifadelerini kullandı.

DEPREM YÖNETMELİĞİMİZ ÇOK KATI!

Japonya’nın da büyük bir deprem ülkesi olmasına rağmen, son yıllarda çok daha az can kaybı yaşandığına dikkat çeken Kinoshita, Japonya depremle başa çıkmayı nasıl başardığı sorusuna ise, şu yanıtı verdi:

Aktif faylar boyunca karada meydana gelen depremlerde ciddi hasarlarımız var. 2016 yılında Kumamoto depremini yaşadık ve can kaybı 273 oldu. Buradaki temel fark binaların sağlamlığında. Japonya, özellikle 1975'ten sonra çok katı bir depreme dayanıklılık standardı getirdi. ERI'de (Earthquake Research Institute) afet etkilerini azaltma bölümündeki profesörler deprem mühendisliği üzerine çalışıyor. Bu kişilerin araştırmaları hükümet ya da şirketlerin eylemlerine yansımakta.”

Japonya’nın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, bu kadar yoğun nüfusa sahip bir bölgede bu kadar büyük bir deprem yaşamadığına dikkat çeken Doç Dr Miyake ise, depreme hazırlanmak için yapılar, demiryolları, otoyollar, su temini, elektrik ve gaz gibi altyapıların sürekli bakımlarının yapıldığını ve sistemin sürekli olarak yeniden değerlendirildiğini ayrıca Japonya’da birkaç yılda bir deprem tahliye tatbikatları yapıldığını belirtti.