Sektörel

İstanbul'un yüzde 93,7'si yüksek binaları sevmiyor!

Ekşioğlu Mimarlık Mühendislik İnşaat Genel Müdürü Kadem Ekşi, İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı “İstanbul Halkının Konut Eğilimleri Araştırması” sonuçlarının çok önemli veriler içerdiğini ve dikkate alınması gerektiğini belirtiyor...


8 bin yıllık kadim şehir İstanbul tüm hoyratlığımıza rağmen tarihi ve kültürel mirasını yitirmemek için direniyor. İstanbul turizmin, ticaret ve finansın merkezi ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti. Bu eski şehirde kentsel dönüşüm sürecinde insanları ötekileştirmeden ayrıştırmadan her renk ve doku ile kendini ifade edebileceği şekilde herkes için şehir konseptini yakalayacağımız bir anlayışla adeta küllerinden bu şehri yeniden harmanlayarak ortaya çıkarmalıyız.


İstanbul Ticaret Odası’nın “İstanbul Halkının Konut Eğilimleri Araştırması” sonuçları çok önemli veriler içeriyor.Sonuçlara göre İstanbul halkının %93,7’si apartman tarzı büyük yapılardan hoşlanmıyor ve bu tarz binalardan oluşan çevrelerde oturmak istemiyor. Araştırmaya katılan bireylerin %21,9’u geleneksel mahalle ortamını özlüyor.


İstanbul halkının sadece %6,3 oranında çok katlı binalara eğilimli olduğu görülmekte. Bireylerin %74,7’si dost ve samimi komşuların olduğu bir çevrede ikamet etmek istemekteyken, herhangi bir sosyal ilişkinin olmadığı ortamları tercih edenlerin oranı ise %3,8 gibi düşük bir orandır. Netice itibarı ile artan çok katlı binalar ve kaybolan mahalle ortamı istenmeyen durum olarak değerlendiriliyor.


İkamet edilen çevrenin güvenli olmadığını beyan eden bireylerin oranı ise %33,7. Site içinde bir evi tercih edenlerin daha genç ve eğitimli oldukları görülüyor. Tercih edenlerin en yüksek nedeni ise güvenli bir ortam aramaları. Bu sonuçlar toplumun ikamet ettikleri çevrede sosyal ortama önem verdiğinin bir göstergesidir.


Araştırmada öne çıkan sonuçlara göre; İstanbul halkının %64,3’ü kira ödemezken, kiracıların %83,9’u konut sahibi olmalarının imkânsız olduğunu düşünüyor.ülkemizde sosyal barış için gelir adaletini sağlamamız gerekiyor.


İstanbul’un en önemli sorunu olarak en çok “trafik ve ulaşım”(%70,8) dile getirilmektedir. En çok rahatsızlık duyulan konuların başında da otopark sorunu geliyor. Çevresinde otopark bulunan konutların oranı %21 ve otopark eksikliği şehrin yaşamsal karmaşasına büyük etki yapmaktadır. Diğer yandan %55 çocuk parkı, %44,5 yeşil alan, %27,1 spor alanları eksikliği de şehirde yaşamsal alan için sıkıntı oluşturan diğer unsurlardandır.


Binaların %63,7’si depreme hazırlıksız! Konuta ilişkin şikâyetler de ilk sırada %35,2 ile “konutun eski olması” gelirken, %42,5 binasını depreme karşı güvenli bulmuyor. Görüşme yapılan konutların bulunduğu binaların %64,5’i 5 kat ve altındadır. Binaların yaşının 13 yıldan az olduğunu beyan eden kişilerin oranı %36,3 yani binaların %63,7’sinin 1999 yılında Gölcük’te meydana gelen deprem öncesinde inşa edilmiş olması deprem açısından İstanbul’un ne kadar hazırlıksız olduğunu göstermektedir.


Bireylerin en çok ikamet etmek istediği ilçelerin başında Üsküdar(%7,4), Kadıköy(%6,1), Fatih(%4,7) ilçeleri bulunurken; Adalar(%0,2),Çatalca(%0,4) ve Silivri(%0,9) gibi merkeze uzak ilçelerin ikamet için tercih edilme oranları oldukça düşük değerlere sahiptir..


Araştırmadan elde edilen bu değerler doğrultusunda diyebiliriz ki; insan için vazgeçilmez bir değere sahip konut ve çevresi; yine insana ve tüm sosyo kültürel değerlerine hizmet edecek şekilde imar edilmelidir. Bizler insan ve değer odaklı olarak şehrimize sahip çıkmazsak hırs, rant ve tamah yakın gelecekte bizleri tüketecektir. Geç olmadan hemen şimdi kentsel dönüşüm sürecini fırsata çevirecek ve ortak akılla deprem güvenli, ekolojik, çevreyle barışık yaşam alanlarımızı hızla oluşturmalıyız.   


Kadem EKŞİ