Kalebodur Yazlık: Şehirlinin Kolonisi sergisi açıldı!
Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki geçici şehirli evleri ile bu evler çevresinde oluşan hayatın günlük dilde bir adı var: Yazlık. Yılda taş çatlasa üç ay kullanımda olan bu ortam, 1980’lerden itibaren modalaştı.
Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki geçici şehirli evleri ile bu evler çevresinde oluşan hayatın günlük dilde bir adı var: Yazlık. Yılda taş çatlasa üç ay kullanımda olan bu ortam, 1980’lerden itibaren Türkiye’nin orta hâlli aileleri arasında bir tatil biçimi olarak modalaştı. Popüler kıyı beldeleri o günden bugüne suyu, yolu, telefonu, bakkalı eksik bir taşradan tam teşkilatlı bir garip şehir uzantısına dönüştü. Yazlıklarını kış evinin çıkma eşyasıyla donatanlar, günü geldi içeride ne mümkünse yıkıp yenisini yaptı: Odalar büyüdü, mutfaklar açıldı, verandalar bahçeyi kapladı. Sahilin altın kumu inşaat kumuyla devşirildikçe evler el değiştirdi, siteler başkalaştı.
İlk yirmi yılını bir yazlığa verenler, ikinci yirmi yılları için bozulan kasabalardan kahvehaneleri henüz zincirleşmemiş kıyılara göç etti. Yazlar geçip giderken, geriye her boşluğu yeni bir lüks rezidansa meyilli dev bir belde kaldı. YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi söz konusu yazlık olgusunu kültüre has bir dönem icadı olarak inceler; coğrafi ve toplumsal etkileri bakımından tarihsel bir arka plana oturtur.
Boğaziçi yalılarından ada konaklarına, Osmanlı saray halkından sefirlere, 19.yüzyıl İstanbul’u sayfiyenin merkeziydi. Tipik Ege yazlığının öncülü de Marmara sayfiyesidir. Mimarlık ve popüler kültür dergilerinde müstakil sayfiye evlerinin sunulup tavsiye edildiği 1930’lu yılların ardından, tüm Türkiye kıyılarının Ankara’nın sözüne bağlandığı dikkatten kaçmamalı. Ege ve Akdeniz’in devlet nezdinde bir potansiyel olarak keşif ve teşvik edildiği 1950’li yıllarla birlikte, yazlık âleminde de bireysel heveslerden toplu konutlar dönemecine girildi. Büyükşehirde oturmanın değeri, yazları güneyde serinlemeye endekslendikçe yapı kooperatifleri bir çırpıda çoğaldı. Bu dönemeçte ev hayalini gerçekleştirmek için, kıyı arazisini arsaya çevirecek başkent kurumlarıyla dirsek temasında olmak önemliydi. 1980’lerin devamında ölçek yerelden devlete büyüyüp hak, hukuk, planlama merkezîleştikçe kıyılar nizamınca yap-sata teslim edildi.
Mimarlar yazlık ortamının her döneminde etkindi, oysa yazlıklar mimarlık araştırmalarına bütünlüklü şekilde konu edilmedi. İstanbul yalıları ve ada konakları -hele de mimarları bilindikse- güncel kaynaklarda mevcuttur. Ancak, nispeten merkezden uzakta yer alan çok sayıda nitelikli tekil yapı kapsam dışında. 1970’lerdeki site uygulamaları, konuta odaklı incelemelerden ziyade mimar profillerinde karşımıza çıkıyorlar. Yazlığın gittikçe popülerleştiği yap-sat döneminde ise, özellikle Mimarlar Odası’nın mevcut yığılmaya ilişkin öngörülerine rastlıyoruz.
Şehirlerin kıyılardaki baskısı salt yapı üretimini aşarak her yere birebir aynı yaşam tarzını uygulamaya dönerken, mimarlar marka proje üretmek için bugün yine kıyılara davetliler. Tümüyle terk edilmiş hayalet beton kasabalardan kuzey Avrupalılara güneş şişeleyen laboratuvarlara, yakın gelecekte ne işe yarayacakları üzerine sayısız kurgu üretebileceğimiz yazlıklara bakmanın artık tam zamanı.
YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi kapsamında mimari, hukuki ve edebî kaynaklar temelinde yürütülen araştırmalar, yazılı belge, çizim, fotoğraf, film, maket ve mobilyadan oluşan çeşitli malzemeyle sergiye aktarıldı. SALT Araştırma başta olmak üzere çok sayıda kurum arşivinden derlenen içerik, aile arşivlerinden seçkiler, güncel saha araştırmaları ve sanatçı işleriyle desteklendi.
Sergide sunulan konular, “Kıyı”, “Ev” ve “Hafif” başlıklı konuşma programları ile SALT Yorumlama’nın hazırladığı atölyelerde detaylı olarak ele alınacak. Ayrıca, SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilecek Bugün Günlerden Ne? programında, 10 hafta boyunca her Perşembe günü farklı coğrafyalardaki tatil evlerine odaklı uzun metrajlı birer film gösterilecek.
SALT’ta film programı
Bugün günlerden ne?
YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi sergisine paralel olarak düzenlenen Bugün günlerden ne? film programı kapsamında, 10 hafta boyunca her Perşembe akşamı saat 19.00’da, farklı coğrafyalarda yer alan tatil evlerine odaklı uzun metrajlı birer film gösterilecek. Film programı Garanti Mortgage tarafından desteklenmektedir.
11 Eylül Zeki Alasya, Sivri Akıllılar, 1977
18 Eylül Bruce Robinson, Withnail & I, 1987
25 Eylül Jean-Luc Godard, Le Mépris [Nefret], 1963
2 Ekim François Ozon, Swimming Pool [Havuz], 2003
9 Ekim Johan Von Reybekiel ve Marcus Werner Hed, Sommarstället [Yazlık Ev], 2013
16 Ekim Nikita Mikhalkov, Utomlyonnye solntsem [Güneş Yanığı], 1994
23 Ekim Éric Rohmer, La Collectionneuse [Koleksiyoncu Kadın], 1967
30 Ekim Ramin Matin, Kusursuzlar, 2013
6 Kasım Jean-Luc Godard, Week-end [Hafta Sonu], 1967
13 Kasım Yılmaz Güney, Arkadaş, 1974
SALT’ta ‘Ev Konuşmaları’
YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi sergisinin paralel programı “Ev Konuşmaları”nda sanatçı, mimar ve araştırmacılar Türkiye’deki yazlık evlere dair yakın dönem çalışmalarını aktaracaklar.
“Ev Konuşmaları”
20 Eylül Cumartesi, 15.00
SALT Beyoğlu, Açık Sinema
Türkiye’de yazlık evlerin oluşma süreci ve bu oluşumun sonuçlarına yönelik görselleştirilmiş bir inceleme olan YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi süresince gerçekleştirilecek konuşmaların ilki, serginin temellendiği “ev” konusuna eğiliyor. “Ev Konuşmaları” programında, bu alanda çalışmalarda bulunan sanatçı, mimar ve araştırmacıların anlatımları doğrultusunda yazlık evlerin yapımı ve kullanımına ilişkin deneyim ve tespitler paylaşılacak.
SALT Araştırma ve Programlar ekibinden Meriç Öner, sergideki tekil ve toplu yazlık ev örnekleri üzerinden bu yapıların geliştirilme biçimindeki farklı yöntemleri temel alarak, yakın tarihte gözlemlenen genel eğilimleri aktaracak. Sergi araştırmasına katkıda bulunan mimar Alper Kurbak, kişisel deneyim ve araştırmalarından yola çıkarak Ayvalık örneği temelinde bu yörede kışlık ev ile yazlık ev arasındaki mesafeyi anlatacak. Çalışmaları 20. yüzyıl mimarlık kültürü ile kültür-mekân ilişkisine yoğunlaşan akademisyen Meltem Ö. Gürel, İkinci Dünya Savaşı sonrası modernizmin Türkiye’deki açılımları çerçevesinde, İzmir’de 1960’lı yıllarda tasarlanan iki yazlık eve dair bir sunum gerçekleştirecek. Fotoğraflarında ev konusuna odaklanan sanatçı Metehan Özcan, yakın zamana kadar İstanbul’un gözde yazlık sayfiyesiyken terk edilmiş bir modern yığına dönüşen Bayramoğlu’nda yaptığı çalışmaları paylaşacak. Mimar Sevinç Hadi ise, Şandor Hadi’yle birlikte tasarladığı, yapımı aile fertlerinin katkısıyla 1983’te tamamlanan, Tuzla’daki Tütüncü ve Hadi Yazlık Evi’nin sıra dışı hikâyesini aktaracak.
15.00 Meriç Öner, “Yazlık Evlerimiz”
15.20 Alper Kurbak, “Yaz Kış Ayvalık”
15.40 Meltem Ö. Gürel, “Modernizmin Türkiye’deki Açılımı Olarak Yazlık Ev”
16.00 Metehan Özcan, “Bayramoğlu”
16.20 Sevinç Hadi, “Tütüncü ve Hadi Yazlık Evi”
17.00 Toplu sohbet
Konuşma dili Türkçe’dir.
Mimar ve araştırmacı Alper Kurbak Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü ve İTÜ’de hazırladığı “Havalimanı Odaklı Kentleşmeler” adlı tez çalışmasıyla yüksek lisans derecesini aldı. Hâlen, İTÜ’de yazlık kentlerin dönüşümleri üzerine doktora araştırmasına devam etmekte ve Maltepe Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.
Meltem Ö. Gürel 1994’ten bu yana çalışmakta olduğu Bilkent Üniversitesi’nde Mimarlık Bölümü’nün kurucu bölüm başkanıdır. Gürel, doktora derecesini aldığı University of Illinois at Urbana-Champaign’de ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalıştı ve ABD’de çeşitli mimarlık şirketlerinde görev aldı. Gürel’in araştırmaları, 20. yüzyıl mimarlık tarihi ve kültürü, kültür-mekân ilişkisi, tasarım eğitimi ile cinsiyet ve mimarlık üzerinde yoğunlaşır.
Fotoğraf sanatçısı Metehan Özcan St. Louis Üniversitesi’nde mimarlık (önlisans), Bilkent Üniversitesi’nde iç mimarlık ve İstanbul Bilgi Ünivesitesi’nde görsel iletişim tasarımı alanlarında eğitim aldı. İşleri, ulusal ve uluslararası sergilerde yer alan Özcan, çoğunlukla modernist mekânın varoluşu ve temsiliyetini sorgular; minör tarih, kimlik, cinsiyet ve tasarım kültürü kavramlarına eğilir.
Sevinç Hadi 1959’da İTÜ’den mezun oldu ve mimar olarak çalışmaya başladı. Eşi mimar Şandor Hadi’nin 1986’daki vefatına kadar toplam 22 yıl birlikte ortak projeler tasarladılar. Söz konusu dönemde tasarımını Şandor Hadi ile yaptığı; İstanbul, Teşvikiye’de yer alan Milli Reasürans Kompleksi, Türkiye mimarlık tarihi içinde erken dönem karma işlevli bir yapı örneği olarak önem taşır.