Genel

Kamulaştırmasız el atma davalarında Anayasa Mahkemesi kararı!

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç, Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Hukuki El Atmalarla İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı sürecini değerlendirdi. 

Yargıtay 15.12.2010 tarihinde 2010/5-662 Esas ve 2010/651 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma konusunda tarihi bir karara imza atmıştı. Yargıtay o güne kadar fiili olarak el atma yapılan yerlerle ilgili kamulaştırmasız el atma davalarına çözüm buluyor, hukuki el atma veya diğer adıyla planla yapılan el atmalarla ilgili ise çaresiz kalıyordu. Bu kararı ile Yargıtay fiili el atmalarda olduğu gibi; 

“Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu, her turlü izahtan varestedir. Bu itibarla, kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği acıktır.” Diyerek fiili el atmalarda olduğu gibi tazminata hükmedilmesini açık bir şekilde belirtmiştir. 

Bu tarihten sonra uzun yıllar imar planlarında bu şekilde kısıtlanan taşınmazlara ilişkin hak sahipleri tarafından ciddi sayıda dava açıldığı görülmüş, önemli ölçüde tazminat ödemesi yapıldıktan sonra özellikle belediyeler açısından ciddi bir sorun haline gelen hukuki el atmalar konusunda önce 02.05.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/238 Esas ve 2012/63 Karar Sayılı 09.04.2012 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi kararı aldırılmış ve bu davalar adli yargıdan idari yargıya taşınmıştır.

İdari yargı da Danıştay’ın mevcut kararların temyiz edilmesi sonrasında Yargıtay gibi aynı yönde karar vermesi idareyi yeni bir düzenleme yapmaya itmiştir. İmar Kanunu tasarısının meclise gelmesi ve burada 5 yıllık sürenin 10 yıla çıkartılmak istenmesi nedeniyle (tasarı hala yasalaşmamıştır) ve bu arada mevcut davaların ötelenmesi istenmiş ve 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı Torba Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Geçici 6.maddesi ile  idareye başvuru yani uzlaşma zorunluluğu getirilmiş ve bu zorunluluk için de idareye 6 aylık süre verilmiştir. İdare bu 6 aylık süreyi sonuna kadar kullanabilir ve sonunda red edebilir veya cevap da vermeyebilirdi. Her iki halde de sürenin bitimi ile veya idare bu 6 aylık sürenin herhangi bir diliminde cevap vermişse bu süreden itibaren 3 aylık süre içerisinde idari yargıda tam yargı davası (tazminat davası) açma hakkı getirilmişti. Bu noktada düşünülen İmar Kanunu tasarısı yasalaşmamış ve hukuki el atmalarla ilgili 6 aylık süreler bitmiş 3 aylık dava süreleri içinde de hak sahipleri davalarını açmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Danıştay’ın görüşünün Yargıtay ile aynı yönde olması nedeniyle açılan davalar kabul edilmiş Danıştay tarafından da onanmıştır. 

İdarenin hukuki el atmalarla ilgili tazminatları ödememe isteği son olarak 20.08.2016 tarihli ve 6745 sayılı Torba Yasa kanun değişikliği ile son noktasına ulaşmıştır. Kanun koyucu hukuki el atmalarla ilgili uygulama imar planı yapılması ile imar uygulamasının yapılması arasındaki süre için 5 yıllık süre getirmiş ancak Geçici 11.maddesi ile de 5 yıllık sürenin maddenin yürürlüğünden önceki taşınmazlar için de uygulanacağını belirterek büyük bir hak ihlaline sebebiyet vermiştir. Bu tarihten önceki tüm davaların da bu durumun içine girecekleri ve açılmış, karar bekleyen ve temyiz safhasındaki davalarda dahil olarak Geçici 11.Madde kapsamına alındığı belirtilmiştir. 

İşte bu andan itibaren 2021 yılına kadar 5 yıllık süre ile ertelenen hukuki el atma davaları konusunda İdare Mahkemeleri ve Danıştay bunu bir hak ihlali olarak görerek Geçici 11.Maddenin kaldırılması için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yapılan başvurular içerisindeki Ankara 2.İdare Mahkemesi ve Adana 3.İdare Mahkemelerinin başvuruları birleştirilerek bir karar verilmiştir. 

Anayasa Mahkemesi 25.05.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/196 Esas ve 2018/34 Karar sayılı 28.03.2018 tarihli kararı ile; 

 “İtiraz konusu kuralda, imar uygulamasıyla getirilen kısıtlılık yönünden öngörülen beş yıllık sürenin maddenin yürürlük tarihinden itibaren yeniden başlaması hüküm altına alınmaktadır. Başka bir ifadeyle mülkiyet hakkından dilediği gibi tasarruf edebilmesi ve yararlanabilmesi kısıtlanan malikin kamulaştırma bedeline kavuşabilmesi veya söz konusu kısıtlılık halinin kaldırılarak mülkiyet hakkından yararlanabilmesi için geçmesi gereken beş yıllık sürenin yeniden başlaması söz konusu olmaktadır. Kanun koyucu bu süre nedeniyle malikin uğradığı zararları telafi etmeye veya gidermeye yönelik herhangi bir düzenleme ise getirmemiştir. Üstelik bu kısıtlılık nedeniyle açılacak davalarda taşınmazı kullanamamaktan doğan zararların tazminine yönelik bir düzenleme mevcut olmadığı gibi itiraz konusu kural, yürürlük tarihinden önceki kısıtlılık sürelerinin de dikkate alınmamasına yol açmaktadır. Bu durum ise malike aşırı bir külfet yüklemekte ve kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gerek adil dengeyi malik aleyhine bozmaktadır” demiş ve Geçici 11.Maddeyi Anayasa’nın Mülkiyet Hakkını tanımlayan 35. ve Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması konusundaki 13.Maddelerine aykırı olması sebebiyle iptal etmiştir. 

2010 yılında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile Adli Yargı ile başlayan ve 2012 yılında Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ile İdari Yargı süreci ile devam eden, 2013 yılında çıkarılan Torba Kanun ile uzlaşma zorunluluğu getirilen ve son olarak da 2016 yılında çıkarılan bir başka Torba Kanunu 5 yıllık ertelemeye tabi tutulan ve uzun bir yolculuk geçiren Hukuki El Atma Davalarında böylece Anayasa Mahkemesi İPTAL kararı ile süreç tamamlanmıştır. Artık hukuki el atma konusu oluşturan, düzenleme ortaklık payı dışında kalan ve kamu hizmetine ayrılarak kamulaştırılmayan taşınmazlar için uygulama imar planı yapılmasından sonra 5 yıllık süre içerisinde imar uygulaması yapılmadığı takdirde idareye uzlaşma talepli olarak başvurma zorunluluğu ve 6 aylık bu sürenin bitiminden itibaren de 3 aylık hak düşürücü sürede dava açma zorunluluğu kesinleşmiş yine bu konuda 5 yıl süre ile dava açılamayacağına yönelik Geçici 11.Madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.  


Av.Ali Güvenç KİRAZ
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı