Genel

Kanal İstanbul Montrö anlaşmasını nasıl etkiler?

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek, Kanal İstanbul projesinin Türk boğazlarından geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliğini düzenleyen Montrö anlaşmasına etkisi hakkında açıklamalar yaptı.

 

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek, Kanal İstanbul projesinin Türk boğazlarından geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliğini düzenleyen Montrö anlaşmasına etkisi hakkında konuştu. Milliyet gazetesinde yer alan habere göre, çılgın proje Kanal İstanbul’da güzergâhın açıklanması Montrö anlaşmasıyla ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi.

 

 

Başbakan Binali Yıldırım’ın “Buranın hiçbir şekilde Montrö ile ilişkilendirilmesi mümkün değil. Türkiye’nin egemenlik hakları dahilinde buraya, başka yere kanal yapabilir, bu kanaldan da deniz trafiğini yönlendirebilir” açıklamalsını yaptığı proje ile ilgili uluslararası hukuk yorumu geldi. Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek, boğaz trafiğini kanala zorunlu şekilde yönlendirmenin mümkün olmadığını söyleyerek, “Bir alternatif inşa edilmiş olması boğaz statüsünü değiştirmez. Bu da, boğazdan geçişini yasaklanamayacağı anlamına gelir. Geçişi yasaklamak, iptal etmek, engellemek mümkün değildir” diye konuştu. Özbek, Milliyet’in, “Projenin hayata geçmesi ile Boğaz’daki ticari gemi trafiğini açılacak kanala yönlendirmek hukuken mümkün olabilir mi” sorusu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:


“Kanalın açılması, Boğaz’ın boğaz olarak tanımını değiştirmez. Montrö Sözleşmesi aslında ‘Boğazlar’ tabiri ile, Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi (elbette iki boğaz arasındaki seyir için gereken kısmıyla) ve İstanbul Boğazı’ndan oluşan bir bölgeyi tanımlayarak belirler. Yani Montrö Sözleşmesi’nin uygulama alanı sadece İstanbul Boğaz değil bu boğazlar bölgesidir; düzenlediği konu da Ege Denizi ile Karadeniz arasındaki ulaştırmadır. Kanal ise bunun sadece bir kısmına ilişkin olup, aslında geçişi, Montrö Sözleşmesi’nin düzeninin, tabiri caizse, ortasında bırakıverir.”


‘Boğaz geçişi yasaklanamaz’

Boğazların, genel uluslararası hukuk uyarınca da tanımlandığını söyleyen Özbek, “Montrö Sözleşmesi’nin olmaması, boğazlar bölgesini Türkiye’nin mutlak kontrolüne bırakmaz. Elbette, Türkiye’nin egemenliği bakidir ancak diğer boğazlarda olduğu gibi, kıyı devletinin deniz ülkesinin bir parçası olarak egemenliğine tabi olsa da gemiler için zararsız geçiş hakkı kabul edilir. Yani, bir alternatif inşa edilmiş olması boğaz statüsünü değiştirmez. Bu da, boğazdan geçişinin yasaklanamayacağı anlamına gelir. Tüm devletler gibi Türkiye de uluslararası hukuk ile bağlı olduğu gibi, bu kurallar sayesinde Türk bayraklı gemiler aynı, diğer devletlerin bayrağını taşıyan gemiler gibi Ege’deki muhtelif adaların arasındaki boğazlardan seyir hakkını haizdir” diye konuştu.


Boğazdan geçişi yasaklamanın mümkün olmamasına karşın çeşitli şekillerde düzenlemenin mümkün olduğunu belirten Özbek, “Seyir emniyetini, çevre emniyetini, kıyının emniyetini sağlamak amacıyla geçişleri düzenlemek pek ala mümkündür” dedi.

Savaş gemileri ne olacak?

Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerine boğaz geçişlerinde kısıtlamaların Kanal İstanbul’da geçerli olup olmayacağı sorusu üzerine ise şu açıklamayı yaptı:  “Geldiği taraftan geri dönmek kaydıyla, Türkiye’nin daveti üzerine liman ziyaretine gelen askeri gemilerin Montrö kısıtlamalarına tabi olmadığı açıkça yazılıdır. Sınırlamalar sadece geçiş ile ilgili değildir, kıyıdaş olmayanların askeri gemilerinin Karadeniz’deki kalış süreleri de kısıtlanmaktadır. Kanal, bu düzen çerçevesinde ancak liman ziyaretlerinin düzenlemesine benzetilebilir. Yani boğazlar bölgesinden geçiş olmadığı sürece, girdiği boğazdan geri çıkmak kaydıyla Türkiye’nin daveti ile Marmara Denizi ziyareti yapan gemiler gibi düşünülebilir” 


Montrö tartışılır mı?


Durumun Montrö’nün tartışılmasına yol açabileceğini de dile getiren Özbek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bu Türkiye açısından avantajlı olmayacak. Montrö’nün zedelenmesinin aslında Türkiye’nin de Rusya ile Batı bloğu arasında zor durumda kalmasını önlemeye yönelik düzenlemeleri yitirmesi anlamına geleceği kanaatindeyim”