Kanal İstanbul'un maliyeti bütçenin açığı kadar!
Kanal İstanbul Çalıştayında, projenin maliyeti tartışıldı. Kanal İstanbul'un maliyetinin Türkiye 2020 bütçesinin yüzde 11’ine denk olduğu ve bu miktarın da bütçe açığı kadar olduğu söylendi...
İBB’nin Kanal İstanbul Çalıştayında akademisyenler ve gazeteciler Kanal projesini ekonomi politik açısından analiz etti. Oturumda, Kanal İstanbul Projesi için sağlıklı bir fayda maliyet analizinin yapılmadığını belirtildi. Kanal İstanbul'un maliyetinin Türkiye’nin bütçe açığı kadar olduğuna dikkat çekildi. İBB'nin resmi internet sitesinden alınan habere göre, oturumda kanalın yapılmasındaki asıl unsurlardan birinin saadet zinciri oluşması için nesne olduğu söylenirken, 2010 yılından itibaren dünya ticaretinde gemi talebinde düşme olduğu da belirtildi.
İBB Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman yönetiminde gerçekleştirilen “Kanal İstanbul’un Ekonomi Politiği’’ başlıklı oturumda, Kanal İstanbul’un şehre ve ülkeye maliyeti etraflıca konuşuldu. Oturuma CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu da katıldı.
Oturuma Gazeteci ve Yazar Çiğdem Toker, Boğaziçi Üniversitesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman, Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent ve Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Emek konuşmacı olarak katıldı.
Gazeteci Yazar Çiğdem Toker, kent yoksulluğunun her geçen gün arttığı bir ekonomik ortamda, Kanal İstanbul gibi yüksek maliyetli bir projenin yapılmasının doğru olmadığını söyledi. Ulaştırma Bakanlığı raporlarında proje maliyetinin 20 milyar dolar olarak ifade edildiğini belirten Çiğdem Toker, kamu-özel işbirliğiyle yapılacak olmasının bazı firmalara imtiyaz sağlayacağı uyarısını yaptı. İşletme gelirlerinin maliyetleri karşılayamayacağını belirten Çiğdem Toker, Kanal etrafına yapılacak kentleşme faaliyetlerinden, lojistik merkezlerden ve yat limanlarından gelir beklendiğini söyledi. Türkiye’nin 2020 bütçesinin 1 trilyon 82 milyon, bütçe açığının ise 140 milyar öngörüldüğünü aktaran Çiğdem Toker, 118 milyar maliyetle Kanal’ın Türkiye bütçesinin yüzde 11’ine denk olduğunu ve bu miktarın da bütçe açığı kadar olduğuna dikkat çekti. Devletin zor aygıtlarını kullanarak bu tür büyük projeleri hayata geçirdiğini aktaran Çiğdem Toker, büyük inşaat şirketlerinin hegomanyanın şirketlerine döndüğünü iddia etti. "İstanbul’un geleceği müteahhit firmalara temsil edilmemeli" diyen Çiğdem Toker, finansörler, bankerler ve alt müteahhit firmalardan oluşan bir piyasanın ayakta tutulmaya çalışıldığını söyledi.
MALİYETLER BİLİNMİYOR
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Fikret Adaman, projenin fayda maliyet analizlerinin yapılmadığını vurguladı. Yatırım maliyetlerinin yanı sıra fayda maliyetlerinin yıllara göre dağılımının da bilinmesi gerektiğine anlatan Fikret Adaman, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Projenin ömrü ne kadar? İskonto haddi nedir? Bunların hiç birinin bilmiyoruz. Doğru fiyatlara ulaşmamız için tüm bu bilgilere sahip olmamız lazım. Projenin bir çok belirsizlik taşıyor. Sonuçlarından emin olunmayan projelerde ihtiyatlı olunması gerekir. Sosyal ekonomik hayata ciddi etkileri olacak. Bilimi fetişize etmemek lazım. Bu iş sadece bilim camiasının yapacağı bir iş değil. Kamuoyu da işin içinde olmalı. Bu iş çok aceleye getiriliyor."
Kanal İstanbul’un en çok zorlandığı çalışmalardan biri olduğunu söyleyen Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Haluk Levent, bölgeler arası dengesizliğin çok fazla olduğu Türkiye’de tüm yatırımın İstanbul’a yapılmasının yanlış olduğunu belirtti. Türkiye’nin katma değerinin yüzde 30’unu İstanbul’un ürettiğini söyleyen Levent, ekonominin daha sağlıklı işlemesi için mekânsal yayılmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. "Kanalın yapılmasındaki asli unsurlardan birinin saadet zinciri oluşması için nesne olduğunu düşünüyorum" diyen Haluk Levent, imar rantının çok yüksek olduğunu; bu sistemin çekici olmaktan çıkarılması gerektiğini de ifade etti.
BOĞAZ'DAN GEÇEN GEMİ SAYISI AZALIYOR
Kanal İstanbul’un proje döngü yönetiminin kurulmadığının belirten Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Emek, Kanal’ın yapılmasına gemi trafiğinin gerekçe gösterildiğini; ancak geçen gemi sayısının her geçen gün azaldığını kaydetti. 2010’dan bu yana dünya ticaretinde gemi talebinin azaldığını vurgulayan Uğur Emek, ‘göç yolda düzülür’ mantığıyla projenin hayata geçirilmeye çalışılmasının doğru olmadığını söyledi. Dünyada üretilen gemi sayısında ciddi düşme olduğunun söyleyen emek Emek, şu şekilde konuştu:
"Bize izah etmeleri lazım. Biz anlatılmayan bir hikâyeyi anlamaya, kurgulamaya çalışıyoruz. Süveyş Kanalı 100 liraya mal olur dendi, 2 milyon oldu. Panama 100 denmişti, 300 oldu. Kanal kazılmaya başlandığında ne çıkacağını bilmiyoruz. Maliyetlerin hepsi temenniden ibaret. Bakkal hesabı gibi iş yapılıyor. Yap-İşlet-Devret de karşılaştırmalı maliyet hesabı yapılmalı."
1980 yılında vazgeçilen altın frank uygulamasına geçildiği takdirde 55 kat daha fazla gelir elde edileceğini belirten Uğur Emek, bu uygulamanın yanlış olduğunun, bu nedenle Montrö’nün bize verdiği haklardan daha az faydalandığımızı vurguladı.