Genel

Karadeniz'deki yapıların yüzde 17'si afet mağduru!

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Karadeniz Bölgesi'nde afet olaylarından zarar gören yapı oranı yüzde 17, bu çok yüksek bir rakam. Bu bölgemizde selden ve heyelandan dolayı yaklaşık 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette şimdiye kadar." dedi.

 Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Karadeniz Bölgesi'nde afet olaylarından zarar gören yapı oranı yüzde 17, bu çok yüksek bir rakam. Bu bölgemizde selden ve heyelandan dolayı yaklaşık 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette şimdiye kadar. Bu sebeple Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2010 yılından bugüne kadar yani sadece 5.5 yılda yapılan harcamaların miktarı 1 milyar 25 milyon lira." dedi.


Kaynak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen, 4 Ulusal Taşkın Sempozyumu’nun kapanış programında yaptığı konuşmada, ümmete cesur bir lider, kahraman millete gazi bir reis kazandıran Rizelilere selamlarını sunarak başladı.


"Gazi Recep Tayyip Erdoğan’a da ayrıca selamlarımı, hürmetlerimi sunuyorum. Ben bunu ilk kez Kahramanmaraş’ta kullanmıştım. Kulağına gidip, bana kızıncaya kadar bu gazi unvanını kullanmaya devam edeceğim." dediğini aktaran Kaynak, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Neden gazi unvanını kullanmaya devam edeceğim? 15 Temmuz büyük hain darbe girişimi hem devletimizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan hem istikrarımızı hedef alan yeni bir işgal girişimini önleyen, kaldığı otel en iyi eğitimli asker kıyafeti giyinmiş teröristler tarafından basılmış, iki koruması şehit olmuş, Yunan adalarına gitme teklifi varken, 'Asla, cumhurun başkanı milletin olduğu yerde olur.' diyerek, kararlılıkla uçağına binmiş ve biliyoruz ki o gün, o uçak seyahati esnasında gene maalesef kendi hain unsurlarımızın kullandığı bu milletimizin uçaklarıyla taciz edilmiş, İstanbul Atatürk Havalimanı'nın kulesi işgal altında ve pistlerin ışıkları yanmıyor. İndiğinde de üzerinde alçaklar tarafından alçak uçuş yapılıyor. Bir insana, milletini yeni bir iç çatışmadan, iç kargaşadan, ülkesini bir işgalden kurtaran ve aslında ayrıca kıyamete kadar baki olacağına, bozulmayacağına inandığımız dinimizle ifsat etmeye çalışılan bir sapık din anlayışını inşa etmeye çalışanlardan, o zihniyetten koruyan insana gazi demek herhalde hakkımız diye düşünüyorum."


 "Veysel hocamız, 'suya gem vuran' bir bilim adamı ve İstanbul’u İSKİ Genel Müdürlüğü zamanında hem susuzluktan hem taşkınlardan hem atık su pisliklerinden de kurtaran bir hocamız." ifadelerini kullanan Başbakan Yardımcısı Kaynak, sözlerine şöyle devam etti:


"Brifing almaya gittiğimde AFAD’ın, gerçekten ülkemizin yüz akı kuruluşlarından biri olduğunu müşahade ettim. Bir yandan dünyanın milli gelirine göre en çok insani yardım yapan bir ülkesinin, insani yardımları koordine eden bir kuruluşun bir yandan 3 milyondan fazla mülteciyi, 3 milyondan fazla muhaciri ülkemizde barındıran, bunu koordine eden kuruluş. Bir yandan 1999 büyük Marmara depreminden sonra hep beraber yaşadık Muş, Van depremlerinden sonra, bu deprem hususunda önceliklerini ve planlarını geliştirebilmiş bir kuruluş. Hepimizin bildiği deprem haritasının yenilendiğini göreceksiniz. Böyle sempozyumlar, çalıştaylar yapılmış jeofizik, jeoloji mühendislerimizle depremle ilgili. Dedim ki evet Türkiye fay hatlarıyla riskli bir deprem bölgesi. Deprem maalesef olduğu takdirde de sıkıntılı neticeler veriyor. Allah vermesin çok bina hasarları ve can zaiyatları veriyor ama Türkiye’nin sel, taşkın ve heyelan diye bir konusu var. Bu konuda ne yapıyoruz? O günden itibaren bu işin uzmanı, sadece Türkiye’de değil, dünyadaki en uzman kuruluşlardan biri olduğuna inandığım DSİ Genel Müdürlüğümüzle ve gerçekten şahsen de dünyada bu hususta en iyi uzmanlardan biri olan hem ilmini yapmış hem uygulamasını yapmış Prof. Dr. Veysel Eroğlu hocamla bu konuyu istişare ettik. Dedik ki sel, heyelan, taşkın olduktan sonra büyük hasarlar veriyor. Bir şekilde maddi zararı karşılıyoruz ama can zaiyatını geri getirmemiz mümkün değil. O sebeple aslında bunun ön hazırlıkları bir kaç ay önce başladı ve Rize’de bu alanda da bir sempozyum değerli bakanımızın öncülüğünde teşkil edildi."


Karadeniz Bölgesinde afet olaylarından zarar gören yapı oranının yüzde 17 olduğunu anlatan Kaynak, şu bilgileri verdi:


"Bu çok yüksek bir rakam. Bu bölgemizde selden ve heyelandan dolayı yaklaşık 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette şimdiye kadar. Bu sebeple Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2010 yılından bugüne kadar yani sadece 5.5 yılda yapılan harcamaların miktarı 1 milyar 25 milyon lira. Valilerimiz, belediye başkanlarımız ve milletvekillerimizle sürekli, 'acaba biz bunları olmadan önce engelleyebilir miyiz?’ diye konuşuyoruz. Bu paraları hasardan sonra harcayacağımıza hasar olmasın diye harcayabilir miyiz? Bakanımızla, Bakanlar Kurulu'nda dile getirdik. Başbakanımızla ve Maliye Bakanımızla özel olarak görüştük. İstiyoruz ki Karadeniz’e 5.5 yılda harcadığımız parayı ki bu sadece nakit olarak cebimizden çıkandır. Mesela Rize için gönderdiğimiz para 8.5 milyon lira daha 40 milyon borcumuz var. Bu paranın tamamını ödemiş olsaydık bütçe imkanlarımız el verseydi bu 1 katrilyonun en az 2, 2.5 misli bütçemizden 5.5 yıl içerisinde para çıktığını hesap etmemiz gerekiyor." 


Başbakan Yardımcısı Kaynak, DSİ Genel Müdürlüğü ve AFAD Başkanlığının pilot bölgeler seçtiğini, Rize’de, Samsun’da, Trabzon’da seçtikleri pilot dereler olduğunu ve bunlarla ilgili hemen, acilen bu toplantıdan elde ettikleri bilimsel verilere göre, bir eylem planıyla çalışmaya başlayacaklarını vurguladı.


- "Tabiatla bilek güreşi yapılmaz"


Tabiatla bilek güreşi yapılamayacağını belirten Kaynak, "Tabiat kanunlarına karşı asla kimse kabadayılık yapamaz ama bu tabiat Allah’ın bize lütfettiği, istifade etmemiz için yarattığı bir tabiattır. Biz akledersek, fikredersek, tefekkür edersek Kuran’daki tabirle, hocalarımızdan, bilim adamlarımızdan, mühendislerimizden yararlanırsak, bunları tamamen engelleyemezsek bile büyük oranda engelleme şansına sahip oluruz. Bizim düşüncemiz budur." dedi.


Belediyeciliğin verdiği sıkıntıları kendilerinin de yaşadığını aktaran Kaynak, şöyle konuştu:


"Şöyle bir hadise var, dere yataklarından belki Karadeniz’de yazın da su akıyor ama benim memleketim Kahramanmaraş’ta dere yataklarının tamamının üzeri bulvar. Ana caddeleri, dere yataklarının üzerinde. Niye? Şehir, tarihi bir kent, şehrin kanalizasyon sistemi yokmuş vakti zamanında atık sular o derelere akıyormuş. Çöptü, sinekti, pislikti, hastalıktı derelerin üzeri kapatılmış. Sonra bu alışkanlık devam etmiş ama sel geldiği zaman, aşırı yağmur olduğu zaman inanın o su kendi yatağına doğru dizginlenemez bir şekilde akıyor. O sebep ile bakanımızın talimatıyla DSİ Genel Müdürlüğümüz Kahramanmaraş’ta önemli bir çalışma yaptı. Bir yandan Kahramanmaraş’ın sırtını yasladığı çıplak Ahir Dağı’nı ağaçlandırdılar, dünyanın en büyük ağaçlandırma projesini yaptılar. Bir yandan şehirle dağ arasında bir kuşaklama kanalı inşa ettiler ve bir yandan da kuşaklama kanalının doğusundan, batısından, ortasından tabi dere yataklarını yeniden açarak, yeniden onları fenne, tekniğe uygun orijinine uygun açarak, sel hususunda çok önemli bir tedbir aldılar. Kuraklık var, yağmur yağmıyor Maraş’a ama Allah’a hamd olsun bir kaç yıldan beri Kahramanmaraş’ta selin verdiği hasarı görmüyoruz."


Başbakan Yardımcısı Kaynak, hükümet olarak sonradan para harcayacaklarını önceden tedbir aldıklarını belirterek, "Netice itibarıyla tedbir almak bizim görevimiz ama takdir tabii yaratıcının. DSİ’den özellikle dere ıslahlarına ya da özel iradeden yayacak kardeşlerime söylüyorum, dereyi yapınca onu bir rekreasyon alanı olarak düzenlemezsek, bir eski belediyeci olarak söylüyorum çöp döküm alanı haline geliyor. O mahalleden geçen derenin, o semtin insanlarına ayrıca bir güzellik kattığını bilmemiz gerekiyor." diye konuştu.


AFAD olarak bir proje üzerinde çalıştıklarına işaret eden Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Türkiye bulunduğu jeostratejik konum itibariyle bir yandan tabiat olaylarına karşı bir yandan başka dış tehditlere karşı maalesef bizim risk alanımız, risk oranımız yüksek. Şimdi AFAD olarak bir ikaz alarm sistemi çalışıyoruz. AFAD merkezimizde sizleri misafir etmek merkezin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulaştığı seviyeyi göstermek ve moral bulmak bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. İstiyoruz ki bir dış saldırıda ikaz alarm sistemimiz uyarı versin. İstiyoruz ki meteoroloji ile veri paylaşalım, uyarı versin ama ben heyelan bölgelerinde, heyelanın mümkün olacağı tahmin edilen bölgelerde de ikaz alarm sistemine bu hususta da bizlere hizmet etmesini talimatlandırdım. Türkiye'miz 786 bin kilometre karemiz Allah’a hamdolsun 100. yaşımıza doğru gidiyoruz. Mühendislerimiz tarafından adım planlandı, adım adım nerede ne var biliniyor. Çıkılmadık, gezilmedik bir vatan toprağı, adım basılmadık vatan toprağı yok. Dolayısıyla MTA gerek DSİ özellikle bu iki kurum heyelana maruz olabilecek bölgeleri tespit etmiş vaziyetteler. Buralara belki sensörler yerleştirilerek mümkün olabilirse, heyelanı önleyemesek bile belki tahliye etme şansına sahip olabiliriz."


Kaynak, heyelanın çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Ben 1,5 günden beri Siirt’teydim. Şirvan’da bir maden faciası oldu. Özel sektöre ait bir madende geçtiğimiz perşembe günü akşam saatlerinde bir heyelan neticesi 16 işçi kardeşimiz 400 bin metreküp teressübatın altında kaldı. O da bir heyelandı, heyelan sebebiyleydi. Dün itibariyle 8 kardeşimizi enkazın, teressübatın altından çıkartma şansına sahip olduk. DSİ teşkilatımıza bu sebeple de teşekkür ediyorum. DSİ'den biz orada da yararlandık. Toprağın yapısı itibarıyla teressübatın geldiği nokta itibariyle bize hangi bölgede hangi çalışmaları hangi teknikle yürütmemiz gerektiğini ifade ettiler." dedi.


Dozerler, iş makineleri, ekskavatörler, kamyonların o bölgede bulunduğunu anımsatan Kaynak, "Umuyoruz, istiyoruz ki yağmur gelmeden, yeni bir heyelan, yeni bir arazi yüzeyinde hareket olmadan diğer kalan 8 kişiyi de oradan alabilelim. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün bizlere verdiği bilgiye göre, önümüzdeki daha 4 gün inşallah yağmur gözükmüyor ama orada da hasarın, can kaybının heyelandan olduğunu vurgulamak için bunu arz ettim yani heyelan artık Türkiye’de önemli bir vakadır." değerlendirmesinde bulundu.


Başbakan Yardımcısı Kaynak, Kahramanmaraş’ın kapsamlı imar planının 1979-1980'de yapıldığını ve ihtilal döneminde de onandığını belirterek, şu bilgileri verdi:


"Sonra dava açmışlar, Orman Bölge Müdürlüğümüzün civarı ağaçlandırılacak, heyelan bölgesi olarak imar planına işaretlenmiş. Sonra idari mahkeme iptal etmiş. Neye göre iptal etmiş? Bir mühendisin aylarca, yıllarca belki sondaj yaparak belki başka çalışmalarla uğraştığı imar plan notu olarak işlenen hususta mahkemeye vatandaşın müracaatı bir başka mühendisin iki satırlık bilirkişi raporuyla neticede plan iptal oluyor ve şimdi Türkiye Cumhuriyeti hükümeti oradaki heyelana maruz bölgedeki evleri tekrar kamulaştırmak için milyonlar harcıyor. Dolayısıyla hem belediye başkanlarımızın hem siyaset kurumlarında görev yapan arkadaşlarımızın kısa gün karını değil, uzun vadede bilime, bilimin gerekliliğine saygı göstermesi bu husustaki en vazgeçilmez ögelerdir." 


Toplantının gerçekten ülke için umut verici bir başlangıcın tarihi olduğunu düşündüğünü aktaran Kaynak, "En çok hasar istatistik olarak Doğu Karadeniz bölgesinde olduğu için AFAD olarak, DSİ genel müdürlüğümüzle bakanımızla pilot bölgeyi buradan başlattık. Bu çalışmaları inşallah hükümetimizin desteğiyle sayın başbakanımızın desteğiyle sürdüreceğiz. Bu çalışmalarla Karadeniz’deki, Doğu Karadeniz’deki başarıyı inşallah bütün Türkiye’ye taşımayı düşünüyoruz."  ifadesini kullandı.


Kaynak, "Biz Allah’a hamdolsun öyle bir lidere öyle bir Cumhurbaşkanına sahibiz ki Türkiye’yi ve bölgemizi her türlü riske karşı adeta bir sigorta olarak, her türlü istikrarsızlığa karşı Allah'a hamdolsun adeta milletimizin bir sigortası olarak dimdik ayakta tutuyor." diye konuştu.


Veysi  Kaynak, "Madende kaybettiğimiz kardeşlerimiz için hain PKK’nın canlı bomba saldırısı ile dün Adana’da şehit olan kardeşlerimiz için ve Fırat Kalkanı Operasyonu’nda, Suriye topraklarından ülkemize bir terör, terörist sadırı gelmemesi için bu vatanın bütünlüğünü, bu ülkenin geleceğini, milletin selametini ülkemiz sınırları dışında aslanlar gibi savunan kahraman askerlerimizden 4'ü şehit oldu. Onlara Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımız var rabbimden onlara da şifa diliyorum." dedi.


"Su keder değil, hayattır" sloganı altında üç gündür devam eden ve 9 oturumda 50 tebliğin sunulduğu sempozyuma Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Rize Valisi Erdoğan Bektaş, Trabzon Valisi Yücel Yavuz, AK Parti Rize Milletvekili Hasan Karal ve Osman Aşkın Bak, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Rize Belediye Başkanı Reşat Kasap, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman ve diğer ilgililer katıldı.


AA