Kasım'da 122 bin 732 konut satıldı!
İç talepteki iyileşme ekonomik büyümeye güç veriyor. İşsizlik rakamlarında adım adım gerileme sevindirdi. Uluslararası doğrudan yatırım girişi konusunda gelecek dönem için umut vaat eden bir seyir var.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) aralık ayı toplantı özeti açıklandı. Özette, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam ettiği vurgulandı. Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyrinin enflasyon görünümünde Aralık 2017’de ve 2018’in ilk aylarında gözlenmesi beklenen iyileşmeyi sınırlayabileceğini ifade edildi.
Para Dergisi'nde yer alan habere göre; Özette, enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmeme sinin, enflasyon görünümünü olumsuz etkilediği vurgulandı. İktisadi faaliyetin güçlü seyrinin, maliyet baskılarının enflasyon üzerinde hissedilir olmasında rol oynadığına işaret edilen özette, aralıkta baz etkisiyle tüketici enflasyonunun belirgin oranda gerilemesinin, ancak yüksek seviyesini korumasının beklendiği bildirildi.
KASIMDA 122 BİN 732 KONUT SATILDI
Konut satışları ekim ayının ardından kasımda da geriledi. Türkiye genelinde konut satışları kasımda yıllık yüzde 7.5 azalışla 122 bin 732, yılın ilk 11 ayında ise yüzde 6.5 artışla 1 milyon 276 bin 342 adet oldu. TÜİK verilerine göre, ipotekli konut satışları ekimde yıllık yüzde 23.9 azalışla 37 bin 250 olurken, toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 30.4 olarak belirlendi. Ocak-kasım döneminde ipotekli konut satışları yüzde 9.6 artışla 439 bin 70 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye genelindeilk defa satılan konut sayısı kasımda yıllık bazda yüzde 6.5 azalarak 59 bin 354 olurken, toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 48.4 olarak belirlendi. İkinci el konut satışları bu dönemde yüzde 8.4 azalışla 63 bin 378’e geriledi.
EN ÇOK ORTAÖĞRETİME GİTTİ
Hazine Müsteşarlığı geçici verilerine göre, merkezi yönetim brüt borç stoku 30 Kasım 2017 itibarıyla 2016 sonuna göre yüzde 17.2 artarak 890.8 milyar TL olarak gerçekleşti. Borç stokunun 534.5 milyar TL tutarındaki kısmı TL cinsi, 356.3 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluştu. Hazine alacak stoku 30 Kasım itibarıyla 17.9 milyar TL oldu. Geçici verilere göre Hazine alacak stokunun 3.9 milyar TL’si vadesi geçmiş borçlardan oluştu. Kasım sonu itibarıyla Hazine alacaklarından toplam 1.9 milyar TL tahsilat gerçekleştirildi.
Türkiye’de eğitim harcamaları 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 18.9 artarak 160 milyar 873 milyon TL oldu. TÜlK’in 2016 yılı eğitim harcamaları istatistiklerine göre, eğitim harcamalarının en çok arttığı eğitim düzeyleri; yüzde 31.6 ile ortaöğretim, yüzde 20.3 ile yükseköğretim oldu.
Eğitim harcamalarının gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı arttı. 2011 yılında eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 5.7 iken 2016 yılında yüzde 6.2’ye yükseldi. Eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı 2016’da bir önceki yıla göre ise 0.4 puan artış gösterdi. Türkiye’de 2016’da yapılan eğitim harcamalarının yüzde 74.2’sini devlet, yüzde 18.8’ini hane halkları finanse etti. Devlet kuramlarınca yapılan harcamaların yüzde 29.8’ini yükseköğretim, yüzde 28.1’ini ilkokul oluşturdu. 2011’de 4 bin 103 TL olan öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2015’te 6 bin 382 TL olurken, 2016’da yüzde 16.7 artışla 7 bin 449 TL düzeyine çıktı.
YATIRIMA 5.4 MİLYAR DOLAR GELDİ
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, uluslararası doğrudan yatırım girişi ekimde 800 milyon dolar oldu. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki yerli sermayeli şirketlerdeki ortaklık paylarına ilişkin transferleri içeren sermaye girişi, ekimde 180 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Yılın 10 ayında net doğrudan uluslararası yatırım girişi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.9 azalışla 8.3 milyar dolar oldu. Uluslararası doğrudan yatırım girişleri kaleminde yer alan sermaye girişi ilk 10 ayda geçen yüzde 8.6 artışla toplam 5.4 milyar dolara ulaştı.
Uluslararası doğrudan yatırımların gerilemesinin hem ekonomik hem de siyasi nedenleri olduğunu söyleyen Dr. Sönmez, yatırım koşullarında rekabet gücünün halen yeterli olmadığını vurguladı, işgücü birim maliyetlerinin yüksek olduğunu belirten Sönmez, küresel belirsizliklerin, iç siyasi gelişmelerin, lanet kalkışma girişimi ve terör faaliyetlerinin doğrudan yabancı yatırımları olumsuz etkilediğini kaydetti. Sönmez, “Yatırım ortamının daha rekabetçi hale getirilmesi ve siyasi zeminin daha sağlıklı olması gerekiyor ki doğrudan yatırım pastasından alacağımız pay artabilsin. Bu iyileşmeler yapılamadığından uzun süredir yıllık hacim 10 milyar doların biraz üzerine çıkabiliyor” dedi.