Kefilin evine haciz gelir mi?
Kefil, birilerinin alım satım işleminde, alımı yapanın parayı ödememesi gibi durumlarda, onun yerine ödeme yapmayı kabul eden kimse oluyor. Borcun ödenmemesi halinde kefilin evine haciz gelir mi?
Kefilin evine haciz gelir mi?
Kefil, birilerinin alım satım işleminde, alımı yapanın parayı ödememesi ya da gerekenleri yerine getirmemesi gibi durumlarda, onun yerine ödeme yapmayı kabul eden kimsedir.
Günümüzde birçok borç için kefil isteniyor. Örneğin, bankalar tüketiciye kredi verirken, gelirin yeterli olunmadığı tespit edilirse, kefil talep edebiliyor.
Kefalette müteselsil sorumluluk söz konusu olması nedeni ile kefil; kefil olduğu kimsenin borcunu ödememesi durumlarında, borçtan aynı şekilde sorumlu oluyor. Peki, kefilin evine haciz gelir mi?
Kefilin de bu borcu ödememesi durumlarında, alacaklı haciz talebinde bulunabiliyor. Alacaklı asıl borçlu ile birlikte kefilin de malları üzerinde hacze gidebiliyor. Ancak, Kefaletten dolayı hapis cezası söz konusu olmuyor.
YARGITAY 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15421
KARAR NO: 2013/1789
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davacı banka ile dava dışı asıl borçlu M... arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, ancak dava dışı M...' e kullandırılan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacağın tahsili için davacı yanca müvekkili aleyhine icra takiplerine girişildiğini, müvekkilinin icra takiplerine dayanak sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, bu yönde kefalet iradesinin olmadığını ileri sürerek icra takiplerinden dolayı borçlu olmadığının tesbitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 18.06.2008 tarihli genel kredi sözleşmesini davacının kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşmenin 41. maddesi uyarınca davacının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeden değil dava dışı asıl borçlu ile akdedilen diğer sözleşmelerden kaynaklı borçlardan da sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, genel kredi sözleşmesinin 41.1 maddesi uyarınca davacının, dava dışı asıl borçlunun davalı banka ile yapmış olduğu ve ileride yapacağı işlemlere "kefil olmayı" kabul ettiği, bu durumda davacı kefilin, genel kredi sözleşmesinde yazılı ve hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde sorumluluğunun belirlendiği, böylece davalı bankanın dava dışı borçlu M... hakkında genel kredi sözleşmesi dışında oluşan (kredi kartı kullanımı ve tüketici kredisi kullanımından kaynaklı olarak) doğan alacakları hakkında davacı hakkında icra takibi yapmakta haklı olduğu, bu takip dosyalarında da davacı kefilin kefalet limiti kapsamında ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı banka ile dava dışı M... arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamıştır. Dava konusu borcun ise, davacının imzası bulunmayan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı kefilin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulması doğru değildir. Her ne kadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 41.1 madde hükmüne dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.01.2013 gününde oybirlğiyle karar verildi.
Konut kredisinde kefil istenir mi?
Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com