Kent bahçeleri projesiyle plaza arasında meyve yetiştirecek çiftçi yetiştiriliyor!
Bu yıl ikincisi düzenlenen Kent Bahçeleri projesi apartman bahçelerinde, plazaların arasında sebze-meyve yetiştirmek isteyenlere yol gösteriyor
Metropolün göbeğinde, plazaların ortasında pembe köy domatesleri, metroya beş dakika mesafede meyve bahçeleri, 20-30 katlı apartmanların bahçelerinde yetişen mis kokulu çilekler... Yeryüzü Derneği’nın bu yıl ikincisini düzenlediği Kent Bahçeleri projesi kapsamında bunların hepsi gerçek oluyor. Projeye katılmak isteyenlerin başvuruları tamamlandıktan sonra herkesin ekime uygun alanları değerlendiriliyor. Bu yeni şehirli çiftçilere Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden gelen tohumlar bedelsiz olarak veriliyor. İsteyene yarım günlük bir eğitim veriliyor. Endüstriyel üretimle soframıza gelen tavuğun, zeytinin, balın gündemdeki haline bakınca dernek üyelerinin anlattıkları ilaç gibi geliyor. İşlerin tamamen imece usulü yürüdüğü bu dernek, hormonlu sebze yemek istemeyen ama organiğe de parası yetmeyenler için alternatif sunuyor. Onları dinlerken gerçekten ikna oluyorsunuz; başka bir şehir hayatı mümkün!
* Kent bahçesine sahip olmak için ne yapmak gerekiyor
Aytaç Tolga Timur: Bahçenizin ya da terasınızın olması lazım. Büyüklüğü önemli değil.
30 metrekarede dört kişilik bir ailenin bir yıllık ihtiyacı karşılanıyor.
* Balkon neden kapsam dışı
Aytaç T. T.: Balkonu olanları Slow Food Balkon Bahçecilik Konviviyumu’na yönlendiriyoruz. Balkon olursa o hobiciliğe girer. Kent bahçesinde ektiğiniz sebze tüketiminizi karşılıyor. Bunun için 30-35 santimetre derinlik lazım.
* Diyelim ki bahçem yok ama sebze yetiştirmek istiyorum...
Aytaç T. T.: Belediyeyle görüşün, size yer göstersin.
Ceyda Saygıner Falay: Vancouver’da 2 bin 900 tane kent bahçesi var. Orada atıl bir alan gördüğünüzde belediyeye gidip “Orada sebze yetiştirmek istiyorum” diyorsunuz. Orayı size tahsis edip tohum ve gübre sağlıyor.
* Dalından salatalık koparıp yeme zevki dışında ne gibi sonuçları oluyor bu projenin
Aytaç T. T.: Buna ilgi duyan ama birbirini tanımayan insanların tanışmalarını sağlıyor. Çıkan ürünlerle kısır yapıp birlikte yiyorlar. Kendini topluma yararsız hisseden yaşlıların bir şeyle ilgilenmesini sağlıyor. Çocuklar neyin nerede yetiştiğini öğreniyor. Artan sebze meyve de ihtiyacı olanlara veriliyor.
* Neler yetiştiyorsunuz
Aytaç T. T.: Sebzelerin çoğu yetişiyor. Kekik harika oluyor.
Ceyda S. F.: Maydanoz, reyhan, ısırgan, semizotu...
* Hangi sebze revaçta
Aytaç T. T.: Herkes kırmızı bir domates yemek istiyor.
Ceyda S. F.: Bir de çok ve çabuk ürediği için biber ve dolmalık biber...
* Kirli hava sorun olmuyor mu
Aytaç T. T.: Egzostan çıkan kurşun en risklisi. Yaprakta birikiyor ama meyvede birikmiyor. Bahçeniz yanından yol geçen bir yerdeyse “Maydanoz ekme, biber ek” diyoruz.
* Şehirliler güneye yerleşip domates yetiştirmeyi hayal eder. Siz bunun için güneye gitmeye gerek olmadığını gösteriyorsunuz...
Aytaç T. T.: Destek bulursak hayata geçireceğimiz şöyle bir projemiz var. Karasu’da küçük bir eko-köy kurmak istiyoruz. İstiyoruz ki orada daha büyük topraklar ekip biçelim. Çocuklar keçi sağsın, tavuğu tanısın. Ekmek, salça, tarhana yapılsın. İsteyen güneye yerleşmeden önce gelip orada baksın, gerçekten istediği bu mu
“Perma kültür bütün bunlara bir bütün halinde bakmamızı sağlıyor”
Haziranın başında perma kültür tasarım kursu düzenliyoruz. ABD’de yaşayan Emet Değirmenci geliyor. Dokuz günlük bir eğitim. Altı günü İstanbul’da, üç gün Şile’de çiftlikte yapılacak. Perma kültür bütün olan bitene kapsayıcı şekilde bakmanızı sağlıyor. Topraktan insana, güneşten arıya, böcekten ağaca kadar her şeyin ilişki içinde olmasına bakıyorsunuz. Pratikleriyle beraber bu düşünce sisteminin eğitimini veriyoruz. Yağmur suyunu nasıl toplayabilirim Atıksız yaşam mümkün mü Kedimi, köpeğimi nasıl besleyeyim Bu dünyaya ne kadar zarar veriyorum. Bunları içeren bir eğitim.
Aytaç Tolga Timur: “Sümüklü böcekten kurtulmanın yolu bira”
* Şehirde en büyük sorun ne oluyor
Sümüklü böcek. Projeye İsveç’ten katılan bir arkadaşın çözümünü uyguluyoruz. Sümüklü böcek birayı çok seviyor. Eski bir yoğurt kabını üst hizası toprağa gelecek şekilde koyuyorsunuz, birayı içip orada boğuluyorlar.
GÜLİZ ARSLAN /Milliyet