Sektörel

Kent parkları yerel ölçekte büyük ekonomik değer yaratabilir!

EVA Gayrimenkul Değerleme, kent parklarının sosyo-ekonomik değeri ve çevresel etkilerini mercek altına alıyor. İşte Gökçen Taşkın ve Cansel Turgut Yazıcı'nın görüşleri..

EVA Gayrimenkul Değerleme Yetkilisi Gökçen Taşkın, kent parklarının halkı bir araya getiren kamusal alanlar olmalarının yanı sıra istihdam yaratan, turizme katkı sağlayan ve çevredeki gayrimenkul piyasasına olumlu etkileri olan ekolojik ve rekreasyonel alanlar olarak sosyo-ekonomik değeri yüksek alanlar olduğunu, kent parklarının bu bakımlardan yüksek potansiyeller taşıdığını belirtiyor. 



Değerleme sektörünün önde gelen kuruluşlarından EVA Gayrimenkul Değerleme Yetkilisi Gökçen Taşkın, evrensel tanımıyla kent parklarının bireyleri şehrin yoğun ve stresli ortamından uzaklaştıran, çeşitli pasif ve aktif rekreasyon olanaklarının bulunduğu, her yaş grubunun yer aldığı, ölçü olarak minimum 40 hektar olmakla beraber fazla yol kat etmeden ortalama 30 ila 60 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan ve kentin merkezi lokasyonlarından toplu taşıma araçlarıyla ulaşımı kolay kamusal alanlar olduğunu belirtiyor.


Kent parklarının toplu taşıma sistemleri ile doğrudan ilişkili olduğunu ifade eden Taşkın, bu bağlamda her parkın çevresinde yer alan otobüs ve dolmuş duraklarının kentsel ölçekte parklara erişilebilirlik olanağı sağladığını, bununla beraber parklarda büyük ölçekli düzenlenmiş otopark alanlarının varlığının, toplu ulaşımın yanı sıra özel araçla erişim imkânının da bir göstergesi olduğunu dile getiriyor.


EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı ise kent parklarına ekonomik açıdan da bakılması gerektiğini söyleyerek büyük şehir parklarının artık belediyelere maliyet yükü olmaktan çıkabileceğini, bu alanların ticari bir olgu olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bunun özellikle büyük şehir parklarının içinde oluşuturulabilecek ticari fonksiyonlardan kazanılan gelirlerle sağlanabileceğini belirten Yazıcı, bu sayede belediyelerin vatandaşa hizmet götürürken maliyet yükünden kurtulabileceği, yap-işlet devret modeliyle hem vatandaşın hizmet alma hem de belediyelerin hizmet verme açısından büyük avantaj elde edebileceğini belirtiyor.


Parkların sosyo-ekonomik etkisi

Taşkın, sosyal açıdan kamusal alanlar olması niteliğiyle kent parklarının farklı insanların bir arada bulunduğu, kent yaşamını paylaştığı ve toplumsal iletişimin gerçekleştiği merkezler olduğunu kaydediyor. Parkların ayrıca çocukların gelişimine katkı sağladığını, hayal güçlerini ve oyun becerilerini geliştiren unsurları içerdiğini belirtiyor. 



Park içerisinde gerçekleştirilen eğitim programları, konserler ve gösterilerin kent insanlarını kültürel ortamlarda bir araya getiren olanaklar da sunduğuna değinen Taşkın, kamusal yarar doğrultusunda iyi tasarlanan parkların halkı ekolojik yönden eğittiğini belirtiyor. İyi tasarlanmış kent parklarının aktif, yaşayan, eğitici, geliştirici, ve bilinçlendirici kamusal alanlar olarak kent yaşamında önemli bir rol oynadığını ifade eden Taşkın, bu nedenlerden ötürü kent insanlarının parklara ve rekreasyonel faaliyetlere erişiminin kolay olması gerektiğinin altını çiziyor.


Ekonomik açıdan ise kent parklarının istihdam ve gelir üretimi gibi yere bağlı ekonomik faydalar içerdiğini ve civardaki mülk fiyatları üzerine etkilerinin yanı sıra ticari faaliyetler açısından da cazip olduğunu ifade eden Taşkın, bununla birlikte turistleri çekme yönünde önemli role sahip bulunduğunu kaydediyor. Taşkın, bu bakımdan parkların çoğunlukla turistlerin ilgisini çeken, toplantıları ve ticareti çekici kılan başlı başına bir pazar aracı olduğuna dikkat çekiyor. Öte yandan, bu farkların bölgede yaşam kalitesini artırdığı için ilçe vatandaşlarınca tercih edildiğini ve değer artışı  açısından da fark yarattığını söylüyor. 


Kamu parklarında organize edilen sanat festivalleri, sportif yarışmalar, yiyecek festivalleri, müzik konserleri ve tiyatro gösterilerinin yerel dükkânlara, lokantalara ve otellere müşteri getirdiğini ve pozitif ekonomik etkiler sağladığını belirten Taşkın, iyi planlanan ve yönetilen kent parklarının bulundukları lokasyonun ekonomik yaşantısını ciddi ölçüde canlandırdığının altını çiziyor.


EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı ise "Lale Zamanı Etkinliklerini" örnek olarak gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbul’da 'Lale Zamanı' konsepti ile halkı parklara çektiği ve bu etkinliğin şehrin son on yıldır en önemli etkinliklerinden biri haline geldiğini söyleyen Yazıcı, lale için yapılan yatırımın Belediye tesislerinin gelirlerinin katlanması ile kat be kat geri ödendiğini belirtiyor. Bu etkinliğin devam eden yıllarında dünya çapında bilinir hale geleceğini ve şehrin yabancı turizmini daha da artırarak markalaşmayı sağlayacağını belirtiyor. Bugün şehirlerin bölgelerine özgü konsept etkinlikleri düzenleyebildiğini, ancak bunu uluslararası boyuta taşımak gerektiğinin altını çizen Yazıcı, şehirlerin markalaşmasının olmazsa olmazının bu tür etkinlikler olduğunu belirtiyor.



Kentsel parklar geliştirilmeli

Taşkın, dünya çapında metropollere bakıldığında Londra, Paris, New York gibi ekonomik değeri yüksek, dünyanın en pahalı perakende caddelerine sahip şehirlerin önemli parkları olduğunu belirtiyor. Londra’da Hyde Park, Paris‘te Jardin du Luxembourg, New York’da Central Park gibi yeşil alanla bütünleşmiş parkların şehrin hayatında can alıcı rol oynadıklarını ifade ederek, örneğin New York’da en pahalı konutların Central Park'a bakan konutlar olduğunu kaydediyor.


Türkiye'de ise özellikle İstanbul’da Lale Festivali gibi etkinliklerle parkların gün geçtikçe önemini artırdığını belirten Taşkın, son birkaç yıldır yeşil alanlarda otopark fonksiyonlarının da görüldüğüne dikkat çekiyor. Bunun hem var olan otopark problemini çözmeye yönelik hem de meydan-rekreatif alan yaratmak açısından yeni bir kentsel tasarım deneyimi olarak karşımıza çıktığını söylüyor. 


Artık parklar kendi kendine yetiyor

Taşkın, özellikle kamu ve özel sektör işbirliği sağlanarak yap-işlet-devret modeliyle birçok ilçe belediyesinin park ihaleleri açtığını ve ekonomik olarak  daha kolay hızlı, verimli ve yapılabilir hale de geldiğini belirtiyor. Bu sayede metropollerin en yaygın sorunu olan otopark probleminin kent parklarının zemin altında kurulan otoparklarla bir nebze olsun çözülebileceğini de ileri sürüyor. Taşkın, hem kamunun hem de vatandaşın karşılıklı kazançlı çıktığı bu yöntemlerle şehirlerin daha yaşanabilir olabileceğini, ilçelerinde farklılık yaratarak hizmet getirebileceğini ifade ediyor. Bugün bazı şehirlerde bu modeli başarıyla  uygulayan belediyeler olduğunu, bazılarının ise bu yaklaşımı kısmen uygulayabildiğini, ancak sonuçta farkındalığın her geçen gün arttığını belirtiyor. 


Bu modelde genellikle 19-29 senelik ihalelerle ilçe belediyelerinin işi özel firmalara devrettiğini söyleyen Taşkın, ihale süresi sonunda, ihaleye konu olan işletmenin ilçe belediyesine devredildiğini belirtiyor. Taşkın, bu modelle kentliler için kaliteli alanlar yaratılmakla birlikte, kent parklarının kente ekonomik katkı sunduğunu da sözlerine ekliyor.