24 / 12 / 2024

Kentsel dönüşüm ve bina güvenliğinin belirlenmesinde yöntemler!

Kentsel dönüşüm ve bina güvenliğinin belirlenmesinde yöntemler!

Ülkemizde arka arkaya meydana gelen, yapılara ve ekonomimize ağır hasarlar veren depremler sonrası alınan kararlar, çıkarılan yasalar, yönetmelikler ve genelgelerle özellikle deprem güvenliği olmayan binaların yıkımı veya güçlendirilmesi gündeme geldi




Özellikle büyük metropollerde uygulanacak kentsel dönüşüm projeleri milyonlarca liralık maliyetleri ile birçok sektörün iştahını kabartan etkinlikler olarak belirdi ve konuyla uzaktan yakından ilgisi olan kişi ve teknik kuruluşlar bu büyük pastadan pay alma eğilimine girdi.


Zemin Araştırmaları: Binaların yapımı ya da mevcutların analizi için önce üzerine/içine oturacağı zeminin fiziksel ve mekanik özellikleri ölçülür. Bu çalışma sondaj ve sondalama denilen delgi ile ve zeminden alınan numuneler üzerinde uzman deneyler yapılarak yürütülür Sondajlarda jeologlar çalışmalara yardımcı olur ve nezaret eder. Zeminle ilgili deneyler "zemin mekaniği" denilen ve ilk olarak Şekil 1. Kolonda donatı düze- Şekil 2. Kirişte donatı düzeninin röntgen ile belirlenmesi (tahribatsız yöntem) Türkiye'de geliştirilmiş bilim dalı' ilkelerine uygun yürütülür. Zahmetli ve uzun süren zemin incelemelerinin daha çabuk yapılabilmesi için son yıllarda devreye jeofizik ölçüm yöntemleri sokuldu. 


Zemin incelemelerinin tamamlanması ile binanın temelleri projelendirilir ve üst yapı inşaatına geçilir. Temeller ve betonarme üst yapının imali sırasında buralardan alınan beton ve çelik örnekleri laboratuvarlarda mekanik deneylere tabi tutularak Türkiye Deprem Yönetmeliği koşullarını sağlayıp sağlamadıkları denetlenir. 


Malzeme kalitesinin belirlenmesi ve Türk Standartlarının istemleri: Binaların yeterli hizmet verip veremeyecekleri kuşkusu varsa, binanın projesi, kendisini oluşturan beton, çelik ve üzerinde oturduğu zeminin kalitesinin tesbiti gerekir. Laboratuvarlardan gelen bilgilerle binanın depremde davranışı modellenmektedir.

Ultra ses, radar, röntgen vb. tahribatsız veya çekip çıkarma (pull out) gibi yarı tahribatlı dolaylı yöntemler karşılaştırma, seçme, eleme gibi amaçlarla yararlı olabiliyor. 


Tabii ama karar vermeye, statik proje tahkiki için betonun yerindeki fiili basınç dayanımını belirlemeye yeterli olmuyorlar, Şekil 1, Şekil 2, Şekil 3, Şekil 5. 


TS 500'ün "Bina Dayanımının Saptanması" başlıklı 14- maddesi beton dayanımının saptanması için tahribatsız yöntemlerle kapsamlı çalışma yapılmasını, ancak bu yöntemlerle elde edilen sonuçların daha çok güvenilir olan karot sonuçları ile ilişkilendirilmesini şart koşuyor. TS EN 13791 "Yapılarda ve Öndökümlü Beton Bileşenlerde Yerinde Basınç Dayanımının Tayini " standardı 10 ise; yeterli sayıda karot alınmasını ya da dolaylı yöntemlerin karot deneyleri ile kalibrasyonu (ölçümleme) yapılmak şartıyla, kullanılmasını öngörüyor, Şekil 4, Şekil 5. 


Kalibrasyon (ölçümleme) için de; o beton üzerinde 18 çift karot-dolaylı yöntem verisi toplanmasını; ya da en az 9 çift karot-dolaylı yöntem verisi toplanarak standardın referans eğrisine paralel bir ölçümleme eğrisi elde edilmesini istiyor. Yürürlükte olan DBYBHY 2007 Bölüm 7 ise karot sayısını daha da yüksek tutuyor. 

Teknik gerekçeler dışında siyasi / yönetsel bir karar alınarak, %80-90'ının yapı kalitesinin zaten yetersiz olduğu bilinen mahalle binalarının durumu merak ediliyorsa, dolaylı yöntemlerle tam doğru olmayan ama fikir veren bir veri tabanı oluşturulabilir, bu tartışmaya da açık olur, ancak sonuçta yaşın yanında kuru da yanar. 

Ayrıca, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2 Temmuz 2013 gün ve 28695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"8 ve "Ek2- Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar"8: "Madde 2: Riskli Bina: Bulunduğu bölge için DYBYHY7'de tanımlanan Tasarım Depremi altında yıkılma veya ağır hasar görme riski bulunan bina riskli bina olarak tanımlanır. Riskli binanın tespiti için uygulanacak değerlendirme kuralları bu esaslarda verilmiştir." Madde 3.2. -Betonarme Binalarda Donatı Tespiti ve Malzeme Özelliklerinin Belirlenmesi" başlığı altında; Madde 3.2.1 Kolonlarda enine donatı türü, çapı ile kolonların orta ve sarılma bölgelerinde enine donatı aralıklarının belirlenmesi için: kritik katta en az toplam 6 adet olmak üzere perde ve kolonların en az %20'sinde boyuna donatı türü, miktarı ve düzeninin belirlenmesi (yarısı kabuk betonu sıyrılarak ve diğer yarısı tahribatsız yöntemler ile) istenmektedir, Şekil 3. 

Kritik kat ise; "Rijitliği alt katlara oranla küçük olan, betonarme çevre perdeleri bulunmayan veya yanal ötelenmesi zemin tarafından tutulmamış en alt bina katıdır." diye tanımlanmaktadır. 


Aynı yönetmeliğin eklerinde Madde 3.2.4- de beton basınç dayanımının belirlenmesi için ise: "Kritik kat kolon ve perdelerinden en az 10 elemanda tahribatsız yöntemler kullanılacak ve en düşük sonucun alındığı 5 yerden beton numunesi alınacaktır. Kat alanı 400 m2 den fazla ise, her 80 nr için beton numunesi bir adet arttırılacaktır. Numunelerden elde edilen ortalama beton dayanımının % 85'i Şekil 3. Kolonda beton ka- Şekil 4. Beton Çekici okumaları buğun (pas payı) sıyrılması için hazırlanmış bir yüzey (tahri(tahribatlı yöntem). batsız yöntem) ve yanı başında alınacak bir karot nümunesi yeri mevcut beton dayanımı olarak alınacaktır" . 


Zemin için ise, aynı yönetmeliğin Ek-2, Madde 3.2.5. 

aynen; "Riskli bina tespitlerinde binanın bulunduğu arsada yeni zemin araştırması yapılabilir veya daha önce yapılmış zemin araştırma sonuçları kullanılabilir. Arsada zemin araştırması yapılmaması durumunda, bölgesel olarak elde edilen verilerin kullanılmasına "PROJE MÜHENDİSİ" karar verecektir. 


Veri yokluğunda yerel zemin sınıfı Z4 olarak kabul edilir." Burada karar verecek olan "PROJE MÜHENDİSİ" ne yazık ki, olmayan bir bilimdalı olan "yapı jeofiziği"'nden mezun kişi değildir. 


Bu aşamada "yapı jeofiziği" olarak adlandırılan ve dünyada hiç bir yerde rastlanmayan bir bilim dalı Türkiye'de ortaya çıktı. Bu uygulama ile bina analizlerinin sadece jeofizik yöntemlerle yapılmasının yeterli olduğu izlenimi verilmekte... Oysa doğru değil. Kuşkusuz, yukarıda anılan ve hızla gelişen teknolojiden yararlanarak tahribatsız deneylerden yararlanmak çalışmalara katkı sağlar. 


Ancak mekanik ölçümlerden vazgeçilemez. 

Bu durumda komşu mesleklerden inşaat mühendisliği alanlarına giriş teşebbüslerini bir anlamda "hak ihlali" olarak nitelendirmek gerekecektir. DBYBHY 2007 Yönetmeliğini, "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ve "Ek-2- Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar"ı göz ardı ederek, "yanlış uygulamalar" 1 başlığıyla kamu oyunu yanıltmak, kandırmak ve kişisel çıkarlar uğruna onları yanlış yönlendirmek bilim eriğine uymayan bir davranış olarak algılanmalı. Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD)'nın "Deprem Kestirimi ve Tahmininde Etik Kurallar"11 konulu genelgesinin "Bilim insanları ve araştırıcılar deprem kestirimleri hakkında medya kanalıyla topluma rastgele bilgi vermemeli ve yanlış kestirimde bulunması halinde, bunun neden olabileceği sorunları ve kişisel sorumluluklarını mutlaka dikkate almalıdır." diyen 2(d) maddesini dikkatle okumalarında yarar var. 


SONUÇ: Binanın deprem güvenliğinin belirlenmesi Yazının devamı 19. sayfada Şekil 5. Karot nümunesi alınacak yerin yanı başında Beton Çekici okumaları (tahribatsız yöntem). 

www.kultur.k12.tr www.kultur2000.k12.tr 


Kentsel dönüşüm ve bina deprem mühendisliği ve inşaat mühendisliğinin uygulamasıdır ve inşaat mühendisinin bilgi alanlarına girer. Mevcut binada beton kalitesinin belirlenmesi deprem güvenliğine etki eden parametrelerden sadece birisidir. Bunun için uygulamada beton çekici, ses hızı ölçümü, beton numunesi alınması ve deney yapılması yöntemleri inşaat mühendisleri'tarafın; dan başarı ile kullanılıyor. 


Genellikle ilk iki yöntem üçüncü yöntemle incelenen her binada ayrı ayrı kalibrasyon (ölçümleme) yapılarak kullanılır. Her bina esas alınarak yapılması gereken bu kalibrasyonun genel olarak yapılması ve bütün binalar için kullanılması doğru değildir. Özellikle kentsel dönüşüme tabi olarak binalarda beton kalitesinin katlar ve elemanlar arasında bile değişkenlik gösterdiği hatırlanırsa, genel bir uygulamanın doğru olmayacağı kolayca anlaşılır. 


Deprem güvenliği incelemesi genellikle birincisi sokaktan tarama, ikincisi belirlenecek kritik katın incelenmesi ve üçüncüsü ayrıntılı inceleme olmak üzere üç kademeli olarak yapılır. Birincisinde sadece beton çekici veya ses hız ölçümü bina esasına yönelik incelemeden daha çok yerleşim alanları için kullanılır. Ancak bir binanın deprem güvenliği konusunda görüş bildirmek veya bir binada güçlendirme kapsamını belirlemek için kesinlikle beton kalitesinin numune alınarak belirlenmesi ve bunun diğer tahribatsız yöntemlerle yaygınlaştırılması gerekir. Riskli Bina Belirleme Esaslarında* da bu durum açık biçimde ifade edilir. Benzer şekilde donatının da belirli kapsamda beton kabuğu kaldırılarak belirlenmesi ve diğer manyetik yöntemlerle yaygınlaştırılması gerekir. 

Cumhuriyet Bilim Teknoloji


Geri Dön