Kentsel dönüşüm yasası, geçmişin bedelini ödetecek!
Türkiye, kentleşme sürecinde fazla gözyaşı dökmüş bir ülke... 70'li yıllarda bu gözyaşı gecekondu idi. Sağlıksız şehirleşmenin bedelini, trafik, hava kirliliği, akmayan sular, düşük voltaj ve patlayan çöplüklerle ödedik
Daha güzel kentlerde yaşamak büyük bir iştir. Gözyaşı dökülmeden de büyük işler başarılmaz.
Türkiye, kentleşme sürecinde fazla gözyaşı dökmüş bir ülke... 70'li yıllarda bu gözyaşı gecekondu idi. Sağlıksız şehirleşmenin bedelini, trafik, hava kirliliği, akmayan sular, düşük voltaj ve patlayan çöplüklerle ödedik.
Yetmedi, yerel yönetimlerin gecekondu popülizmi ve siyasi istikrarsızlık bileşkesinde, gecekondularımızı "apartmana" dönüştürürken, rüşveti kullandık.
Henüz onbinlerce kurban vermediğimiz için deprem veya zemin umurumuzda değildi. Ancak apartmanın altına garaj koyma zorunluluğu vardı fakat kapıcı dairesi veya fazladan rant için plana uymadık. İskn almak da kolaydı; neticede rüşvet denen kurum tıkır tıkır çalışıyordu.
Zaten ikide bir yapılan seçimler öncesi imar afları ile apartmanlarımızın garajları ev oldu fakat sokaklarımız da otoparka dönüştü. Arabaların geçemediği sokaklara, itfaiye dahi giremez boyuttaydı.
Her 7 kişiden birinin yaşadığı İstanbul'da Marmara Depremi sabahı, "zemini" keşfettik. Misal bugün, hiç kimsenin aklına "zemin uygunluk raporu" almak için belediyeye rüşvet önermek gelmiyor. Çünkü "bedeli ödendi" ve binaların sağlam zemine oturması gereğini kabul ettik.
Fakat henüz "gözyaşı dökülmemiş" yığınca problem var ve alınması gereken dersler için "felaket beklemek" zorunda değiliz. Bundan 15 yıl önce fert başına milli gelirimiz 2 bin 500 dolar civarında iken, "beslenme, barınma, giyinme" gibi temel fizyolojik ihtiyaçlar odağındaydık. Su, elektrik, çöp, park gibi temel hizmetlere "fit" oluyorduk.
Bugün fert başına milli gelirimiz 10 bin doları aştı. Taleplerimiz de tırmandı, dönüştü, arttı, nitelik kazandı. Daha güzel konutlar, daha az trafik, daha yeşil sokak, daha yaşanabilir çevre...
Kentsel dönüşüm, tam da bu süreçte, "vazgeçilmez" hale geliyor. Fert başına estetik, fert başına akıl, fert başına kentlilik de artmak zorunda. Bu, kendiliğinden olmadığına göre ya deprem gibi (Allah korusun) kırılmalar veya Kentsel Dönüşüm Yasası gibi kararlılıklara ihtiyaç var.
Daha yaşanabilir kentler için geçmişin hayaletlerinden kurtulmak şart. Yeni tasarı, tam da bunu yapacak.
Şeref Oğuz/Sabah