Kentsel dönüşümde kaybedecek zaman yok!
Deprem sonrası çalışmalarını ve kentsel dönüşüm sürecini gayrimenkul sektörünün aktörlerine sorduk. Yapılan çalışmaların yetersiz olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri kaybedilecek zaman olmadığını dile getiriyor. İşte görüşler:
Deprem sonrası yapılan çalışmaları ve kentsel dönüşüm sürecini gayrimenkul sektörünün aktörlerine sorduk. Tüm sektör temsilcileri kentsel dönüşümün zorunlu olduğunu ve kamu ile işbirliği içinde hızlı hareket edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bugüne kadar yapılan çalışmaların yetersiz olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri kaybedilecek zaman olmadığını dile getiriyor. İşte görüşler:
'ÖLÜ DOĞDU'
Ömer Faruk Çelik (KONUTDER Başkanı)
Türkiye çok buyuk depremler atlattı, çok büyük kayıplar verdi. Toplumsal acı çok büyük ama kayıplarımızın yakınları için bu acının tazeliği hiç geçmeyecek. Hep canımız acıyacak. Yaşanan can kaybının yanı sıra oluşan ekonomik hasaıın sıkıntılarını da hâlâ yaşıyoruz. Bu nedenle deprem kayıplarını azaltmak için bir arı önce kentsel dönüşüm konusunda hızla mesafe kat etmek gerekiyor. Ancak kentsel dönüşüm yasası, bu yasayı o dönemde hazulayan ekibin ve bürokrasinin egolarıyla doğmadan ölen bir sistem. Ülkemizde her yıl 650 bin yeni konut üretilmesi ve 6 milyon depreme dayanıksız binanın da yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıllık nüfus planlamasına baktığımızda bu durum artarak devam edecek. Gelişmiş ülkeleri model alarak biz pratik, akademi ve teorik gereklilikleri yerine getirerek inşaat sektörüne yeni bir vizyon kazandırmalıyız. Marmara Depreminin yıl dönümünde bu konunun hatırlanıp, geri kalan zamanlarda uykuya dalmasının hiçbir değeri yok.
'UMUDUMUZU YİTİRMEDİK'
Nazmi Durbakayım (İNDER Başkanı)
Bilen bilmeyen, ilgili ilgisiz herkes, her şeyi söyledi. Ancak hiç kimse hiçbir şey yapmadı. Bunca kargaşa ve açıklama enflasyonu içinde riskli binaların yenilenmesi gerekiyor Yine de ümitsizliğe kapılmadık. 'Tabut evler' diye tanımlarım riskli binaların yenilenmesi için en somut adımı yaklaşık üç yıl önce atıldı. 6036 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 16 Mayıs 2012 tarihinde kabul edildi ve 31 Mayıs ta yürürlüğe girdi. Nihayet, riskli binaları ortadan kaldıracak somut bir adım atıldığını duşunduk. Fakat ne yazık ki ilk 13 yılda ulu orta konuşanlar gibi bu kez de ortaya fırsatçılar çıktı. Kamunun Afet Yasası kapsamında attığı adımlar, önüne çıkan engeller nedeniyle yavaşlamaya başladı. Ancak umudumuzu yine yitirmedik. Yeter ki insanların zihinlerindeki soru işaretleri yaratmadan plan tadilatları yapılsın imar haklan mantıklı ve makul oranda arttırılsın.
İMAJIMIZI ZEDELİYOR'
Süleyman Çetinsaya (Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı)
İstanbul depremi bize acı ve büyük bir ders oldu. deprem gerçeğini önümüze koydu. 1999'un 17 Ağustos'dan itibaren Türkiye'de yapılaşma anlamında bir çok değişiklik yapıldı ve büyük yol kat edildi. Deprem sonrasında inşa edilen konutlar sıkı denetlemelere tabi tutuldu. Bununla birlikte halkımız da bilinçlendi ve konut alırken ilk araştırdığı konu depreme dayanaklılık oldu. Ancak bugün Türkiye geneline baktığımızda hala çarpık kentleşmeyle birlikte genele yayılan niteliksiz yapılar görürüz. Bu bozuk yapılaşma başta insanımızın sağlığı ve güvenliği açısından tehdit oluştururken Türkiye'nin imajım da zedelemektedir. Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla bu niteliksiz yapıların bir an önce kaliteli ve estetik yapılarla yenilenmesi amaçlanıyor. Buradaki en öneli nokta yem geliştirilen yapıların buğunu kurtarma kaygısıyla değil de gelecekteki Türkiye'yi ve şehirlerin karakteristiğini yansıtan, sürdürülebilir kalite anlayışına hakim nitelikli yapılardan oluşmasıdır.
'SINIFTA KALDIK'
Ali Dumankaya (DKY inşaat Yönetim Kurulu Başkanı)
ÜLKE genelinde 7 milyon konut risk potansiyeli taşıyor ve yenilenmesi gerekiyor, buna mevcut konut ihtiyacını da eklersek yıllık 1 milyona yakın konut üretmemiz gerekiyor. Planlama ve aksiyon için en önemli nokta ise finansman. Kentsel dönüşüm için her yıl 42 milyar TL gerekiyor ve 20 yıllık dönüşüm sürecini planladığımızda 850 milyar TL'lik bir bütçe ortaya çıkıyor. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Özellikle finansman için bankacılık sektörüne buyuk görev düşüyor. 16 yılda kentsel dönüşüm bakımından sınıfta kaldık diyebilirim. Kentsel dönüşüm kendi içinde ekonomi oluşturabilen merkezi yerlerde ilerliyor, ancak ihtiyacı fazla olan yerlerde ilerlemiyor. Her deprem olduğunda, kentsel dönüşümü konuşup soma kısa surede bunları unutmak çok üzücü. Bunun yerine vatandaş, üretici, bürokrasi başta olmak üzere her paydaşın üzerine düşeni yapması gerekiyor. Türkiye'de deprem riski her zaman var. Bu nedenle kentsel dönüşüm sürecini hızlandırmalıyız.
'MASTER PLAN GEREK'
Özen Kuzu (Kuzu Grup Yönetim Kurulu Üyesi)
17 Ağustos 1999 depremiyle birlikte çok büyük acılar yaşayan Türkiye'de aradan geçen 16 yılda önemli gelişmeler yaşandı. O tarih adeta bir kırılma noktası olurken binalar artık deprem yönetmeliğine göre yapılmaya başlandı. Yapı denetimi uygulaması başlatıldı, inşaatlarda iş güvenliğiyle ilgili uygulamalar ve önlemler arttırıldı. Ancak en önemli gelişme ise 6306 saylı Afet Riskli Altındaki Alanın Dönüşümü Hakkındaki Kanun ile yaşandı. Bu kanunla birlikte Türkiye'nin her yetinde kentsel dönüşümde hızlanma başladı. Kanun özü itibariyle depreme dayanıksız binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasını öngörse bile. Bu uygulamayı aslında sağlıklı ve yaşanılabilir kentlerin ortaya çıkmasında önemli bir fırsat olarak da değerlendirmek gerekiyor. Türkiye'de bu işi yapabilecek gelişmiş bir gayrimenkul sektörü ve çok kaliteli firmalar yer alıyor. Şehirlerin ve bölgelerin büyük ölçekli master planlan hazırlanarak, hem depreme dayanıklı hem de ulaşım sorunu olmayan yaşam alanları yaratmalıyız.
TÜM İLÇELERE YAYILMALI
Uğur Dumankaya (Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı)
ÜLKEMİZ coğrafi konum olarak şiddetli depremler üretme potansiyeline sahip fay hatları üzerinde bulunuyor. Başta İstanbul olmak üzere tum şehirlerimiz dünyanın deprem riski en yüksek kentleri arasında yer almaktadır. Bu sebeple depremlerden en az hasarla çıkabilmek için toplumun her kesimine büyük sorumluluklar düşüyor. İstanbul'daki binalann yüzde 50'si 30 yaşını aşmış. Nitelikli konut çok az. Var olan konutların 4/3 ü ise niteliksiz ve depreme dayanıklı değil. Kofa yapı stoğunun değişimindeki süreç atılacak sağlıklı adımlarla ilerlemelidir. Söz konusu olan seçilmiş ilçelerde başlayan dönüşüm çalışmaları iki sistem içinde hızlıca diğer ilçeler için de uygulanmalıdır. Kentsel dönüşüm deprem gerçeğini ve etkilerini en aza indirgeyebileceğimiz önemli bir olgu. Ben kentsel dönüşümün İstanbul ve Türkiye için çok buyuk bir fırsat ve sıçrama noktası olarak görüyorum. Bu noktada toplumda yer alan tum paydaşlar bu dönüşüme destek vermelidir. Ancak bu şekilde hızlıca ilerleme kaydedebiliriz.
SİYASET ÜSTÜ MESELE
Ziya Yılmaz (DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı)
KENTSEL dönüşüme inanan şirketlerden biriyiz. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle İstanbul'un yapı stokunu inceledik. Deprem gerçeğinin kendini iyiden iyiye hissettirdiği İstanbul'umuzda, yaşanılan binaların çok riskli ve güvensiz olduğuna üzülerek şahit olduk. Bu durum hızlı ve etkin bir dönüşüm çalışmasıyla düzeltilebilir. Büyük umutlarla başlayan kentsel dönüşüm hareketlerinin sağlıklı yönetilememesi, hem insanımızı hem de inşaat sektöründe faaliyet gösteren biz müteahhitleri küstürüyor. Başka bir deyişle, detaylarda kaybolanlar, buyuk resmi göremiyorlar. Bu. gerçekte ülkemizin ve insanımızın kaybıdır. Elbette tercih edilen, her mülk sahibinin, mevcut konutundaki kullanımına uygun olarak yeni projeden pay alma hakkına kavuşmasıdır. Ancak hak sahipleri aşın beklentide olmaktan kaçınmalıdır. Kentsel dönüşüm hareketi inşaat sektörünü doğal olarak çok yakından ilgilendiriyor. Kentsel dönüşümü siyaset ustu bir mesele olarak görmeliyiz. Bu süreçte hepimizin, herkesin el ele vermesi gerekiyor.
EKSİKLER VAR
Seba Gacemer (Sinpaş GYO Genel Müdürü)
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'mn üzerinden 16 yıl geçti. Bu yıkıcı afet bir anlamda Türk inşaat sektöründe kırılma noktası oldu. Yoğun müzakerelerle hayata geçirilen kentsel dönüşüm projesi büyük bir adım oldu. 1999 soması yönetmeliğe uygun inşa edilen binalar yapılarak deprem yönetmeliği sağlansa da, özellikle İstanbul'da hala büyük bir çürük yapı stoğu var. Aıtık deprem olacak mı, olacaksa ne zaman, kaç şiddetinde hangi fay hattında olacak sorularının ötesine geçmemiz gerekiyor. Bu sorulann yerine yolu. altyapısı, yeşil alam ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yeni yaşam alanlan nasıl oluşturulur, bu yaşam alanlarını kimler oluşturmalı, surece engel konular nasıl çözümlenmeli gibi konulan tartışmamız gerekir. Deprem yönetmeliği daha iyi uygulanmaya başlandı ise de mesleki yeterlilik sistemi tam anlamıyla oluşturulamadı. Yetkin müteahhitlikle ilgili yasal düzenleme henüz yok. Mevzuatlar ise gelişen tasarım ve üretim teknolojisi ve pazar gerçeğinin çok gelişinde.
İYİ PROJE ÖNEMSENMİYOR
Mahmut Sefa Çelik (Servet GYO Genel Müdürü)
Büyük Golcuk depremi üzerinden 16 yıl geçti, bu sııre içerisinde gerek inşaat ve malzeme üreticileri gerekse yasal mevzuat ve kontrol altyapısı ciddi gelişme gösterdi. Ne yazık ki mühendislik eğitimi ve proje üretimi konusunda aynı şeyi ifade etmek mümkün değil. En başta yapı üreticileri olarak sektör 'iyi proje taşıyıcı sistem tasarımı' kavramlarını önemsemiyor. Sektör için mermerin cinsi ya da beyaz eşya modeli çok daha önemli konular. Projeyi sipariş edenin bunun parasını ödeyenin gözünde kıymeti olmayan bu kadar hayati bir konu bir de ehil olmayan mühendisler in eline düşünce inanılmaz hesap hataları veya yanlış tasarımlar ortaya çıkıyor. Öncelikle projeyi yaptıran yatırıma toplam yatırımın binde 5'ini geçmeyen proje bedelleri için ehil olmayan, tecrübesiz bürolara veya mühendislere böylesine kritik bir işi emanet etmemeli. Yapı denetim ve belediye kontrollerinin proje, hesap ve dığer verileri detaylı inceleyecek yorumlayacak eğitim ve tecrübe seviyesine getirilmesi gerekir.
KAMU DESTEĞİ OLMALI
Altan Elmas (Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı)
Ülkemiz aktif fay hatları üzerinde bulunuyor, dolayısıyla deprem gündemimizde her zaman, yer alıyor. Dayanıksız ve ömrünü tamamlamış binalar can ve mal kayıplarını arttırarak daha üzücü sonuçlarla karşılaşılmasına neden oluyor, bunu 99 depreminde gördük. Mevcut kötü binalar depreme dayanıklı ve olası bir durumda riskleri azaltacak şekilde tekrar inşa edilmesi için Kentsel Dönüşüm Kanunu çıkarıldı. Plansız ve düzensiz yapılaşmaların hızla ve güvenle yenilenmesiyle depremde kayıp riskinin azaltılması ulkenüz için zorunlu. Kanun çıktığından bu yana önemli biı yol kat edildi fakat çalışmalar hızlanmalı. Dönüşümde hak sahiplerinin büyük beklentileri sürecin neticeye ulaşmasında sıkıntılar yaratıyor. Surecin uzaması da özellikle yatırımcılar için ek maliyetler yaratıyor. Bu nedenle kentsel dönüşümde kamu bir şekilde donuşurnleıe destek veımek zorunda. Yoksa bu ış kolay olmaz. Belediyeler müteahhit ve hak sahibi arasında müşavir ve garantör olabilir.
Hürriyet