Sektörel

Kentsel dönüşümde sadece binalar mı dönüşüyor?

Kentsel dönüşüm furyası Türkiye’nin dört bir yanında hızla devam ediyor. Peki ya kentsel dönüşüm sürecinde sadece binalar mı dönüşüyor? İnsanlar da dönüşüyor mu? İşte Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği Başkanı Hüseyin Erkanlı’nın soruya verdiği yanıt….

İstanbul tarihinin en büyük dönüşümüne sahne oluyor. Sadece İstanbul değil Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca ev kentsel dönüşüm kapsamında yenilerek depreme daha dayanıklı şekilde inşa ediliyor. Bu süreçte tabii ki sadece binalar yenilenmiyor. Aynı zamanda yepyeni bir yaşam biçimi de inşa ediliyor. 


Bugüne kadar kentsel dönüşümle ilgili birçok şey yazıldı, konuşuldu. Ben de bununla ilgili inşaat sektörünün birçok önemli aktörüyle röportaj yaptım. Şu dikkatimi çekti. Özellikle kat sahiplerinin dönüşüm sonrası projede olmayacağının altı çiziliyor. İstemiyorlar mı, istenmiyorlar mı? 


Az önce de söylediğim gibi sadece binalar yenilenmiyor aynı zamanda yepyeni bir yaşam tarzı da inşa ediliyor. Bu durumda uzun yıllar mahalle kültürü ile yaşamış bir insan bu kadar güvenlikli ve lüks bir ortamda adaptasyon sorunu yaşar mı? Bu soruları Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği Başkanı Hüseyin Erkanlı’ya sorduk….




Mahalle kültürüne alışanlar satıp gitmeyi tercih ediyorlar

Bazı yerlerde mahalle havasının olması nedeni ile dönüşümde bazı insanların dairelerini satıp gitmeyi tercih ettiğini belirten Hüseyin Erkanlı, bu karar tamamen kat maliklerinin inisiyatifine kalmış bir şey dedi. 


Yeni konutlar daha pahalı olduğu için satıp gelir elde etmek isteyenler de var

Mal sahiplerinin kendilerine verilecek konutun daha yüksek değerli olması nedeni ile satıp kazanç elde etmek istediklerinin altını çizen Erkanlı, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da açıkladığı gibi bu dönüşüm yerinde dönüşümün ön planda tutulduğu bir süreçtir. Yani bir bölgede dönüşüm gerçekleştiğinde orada yaşayan insanlar mevcut yerlerinde yeni konutlarında rahatlıkla oturabilecektir. Bunun dışında bakanlığın planlama yaptığı bazı bölgelerde mecbur kalması durumunda anlaşarak orada yaşayan insanları belirlediği rezerv alanlara taşıyabilecektir.  Ancak mal sahipleri kendilerine verilecek yeni konutların daha yüksek değerli olması sebebiyle buraları satıp kazanç elde edip başka bölgelerde daha ucuz konutlara çıkabilir. Bu tamamen kat maliklerinin inisiyatifine veya anlaşma koşullarına bağlıdır. Sahada gördüğümüz durum, bazı yerlerde mahalle havası olması ve yıllardır o bölgede yaşanması sebebiyle dönüşümde yerinde kalmak isteyenlerin ve satıp gitmek isteyenlerin de bulunduğu şeklindedir” dedi. 


Kentsel dönüşümün sağlıklı işlemesi için insan faktörü göz ardı edilmemeli

Kentsel dönüşüm sürecinin sağlıklı işlemesi için insan faktörünün tüm boyutları ile ele alınması gerektiğinin altını çizen Erkanlı, kentsel dönüşümü aynı zamanda bir entegrasyon olarak da gördüğünü ifade etti. 


Farklı kültürlerin kaynaşmasına vesile olacak

Kentsel dönüşümün kültürel çatışma yerine daha iyi bir kaynaşmaya vesile olacağını belirten Erkanlı, “Bu süreçti insan faktörü çok etkin olmalı. Sürecin sağlıklı işlemesi için bu faktörün tüm boyutları ile ele alınması gerekiyor. Ben kentsel dönüşümü aynı zamanda bir entegrasyon olarak görmekteyim ve kültürel çatışma yerine daha iyi bir kaynaşmaya vesile olacağını inanmaktayım. Ancak bu tür kültür çatışmasına mahal olan yerlerde zaten eski kat sahipleri orada yaşamayı tercih etmeyebiliyor. Fakat bunu sadece dönüşümün bir sonucu olarak görmeyin. Bugün Etiler’deki bir apartmanda sosyo-gelir seviyesi düşük bir ailenin yaşamasına ya da Fatih’te sosyo-gelir seviyesi yüksek bir ailenin yaşamasına normalde hiç mi karşılaşmıyoruz? Onlar bu kültür çatışmasını ya kendi içlerinde çözüyor ya da tercih yapıyorlar. Hayatın içinde ne oluyorsa dönüşümün içinde de olacak, bu tabii bir durum” diye konuştu.


Alt gelir gurubu şehrin çeperlerine mi taşınmaya çalışılıyor?

Alt gelir gurubunun şehrin dışına taşınmaya çalışılması gibi bir amacın olmadığını vurgulayan Erkanlı, “Böyle bir amaç olduğunu ne yasaları okuduğumda nede uygulamalar da görmüyorum. Ancak gelişmiş ülkelerin büyük şehirlerine gittiğinizde aslında bu tip bir yaşam konumlanması görebiliriz. Merkezi yerler pahalı lüks bölgelerdir; alt ve orta gelir grubu insanlar çeperde yaşarlar ama merkeze ulaşımlarını en rahat şekilde sağlayacak imkanlar devlet tarafından sağlanır. Bu durumdaki kent merkezlerinin gayrimenkul fiyatları da yüksektir, öyle ki o merkezi alanlar kentin ekonomik seviyesini ve dolayısıyla çeperlerde yaşayanların da hayat kalitesini yükseltecek kadar rantı yüksek alanlardır” şeklinde konuştu.


Şengül KIRMIZITAŞ/Emlakkulisi.com