Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşümle kimliksiz bina kalmayacak!

Bursa’da gerçekleştirilen Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’nda sanayi dönüşümü, altyapı sorunları ve bunların çözümü masaya yatırıldı. Sektörün dev oyuncuları ‘sağlıksız ve kimliksiz bina kalmayacak’ mesajı verdi.

Sabah Gazetesi'nin ilkini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle İstanbul'da gerçekleştirdiği 'Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı'nın ikincisi Bursa'da yapıldı. Bursa Merinos Kültür Merkezi'nde düzenlenen kurultaya 400 kişi katıldı. Kurultayda inşaat sektörünün dev oyuncuları, yerel yöneticiler ve finans sektörünün temsilcileri 2012'den bu yana gelinen son durumu masaya yatırdı. Öğleden sonra düzenlenen iki oturumda kentsel dönüşümde altyapı sorunları, Bursa'daki sanayi dönüşümü ve ulaştırma konuları tartışıldı.


ŞEHRİ BİR SONRAKİ YÜZYILA TAŞIYACAK

Turkuvaz Medya Grubu adına kurultayın ev sahipliğini yapan SABAH Gazetesi Ekonomi Müdürü Dr. Şeref Oğuz, katılımcılara neden Bursa'nın seçildiğini şu sözlerle anlattı: "Bursa sıradan bir şehir değil. 1000 yıldan daha eski tarihi var. Şehri bir sonraki yüzyıla hazırlamak için dönüşüm son derece hayatidir." Kurultay dizisinin ilkinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla nisan ayında gerçekleştirildiğini hatırlatan Oğuz, "Bundan sonra İzmir, Gaziantep, Antalya ve Ankara'da bu toplantılara devam edeceğiz. İnşaat sektörünü büyümenin lokomotifi olarak görüyoruz. Geçmişte mütekabiliyet ve KDV konularında sektörün sorunlarını dile getiren bir mecra olduk. Kentsel dönüşüm konusunda da öncü bir rol üstlenmek adına bu toplantıları gerçekleştiriyoruz" dedi.


ARABESK BİR YAPI VAR

Türkiye'de şehircilik anlamında en büyük sorunun sağlıksız yapı stoku ve kimliksiz binalar olduğunun altını çizen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ise sağlıksız yapı stokunu dönüştürmek için hükümet olarak ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Şehirlerin insanların inançları ve kültürlerinden izler taşıdığını anlatan Özhaseki, şöyle devam etti: "Şimdi geri çekilip bizim şehirlerimize bir bakın. Kimler yaşıyor bu şehirlerde? Hangi millet ve medeniyetin temsilcileri yaşıyor? İstisnalar olabilir ancak genel itibarıyla baktığınız zaman resmen bir arabesk yapı var ve her telden çalıyor. Şurada 15 katlı bir bina, yanında modern bir bina, yanında bir tamirhane, onun yanında bir yıkamacı, 3 tane gecekondu. Bu neye benziyor? Bunlar bizim dertlerimiz. Niye diyeceksiniz peki? Şundan dolayı, bizde planlama çok geç. Birçok Avrupa kentinde 350-400 yıl öncesine dayanan planlamalar var." Halihazırdaki şehirlere baktığında 2 noktada fikri sabit hale geldiğini ifade eden Özhaseki, "Bir, genel itibarıyla sağlıksız yapılara ve şehirlere sahibiz ve bu noktada bizim çok hızlı hareket etmemiz gerekiyor. 1999'dan sonra çıkan yönetmelik binaları biraz daha sağlam hale getirdi. İnşallah herkes şartlara uymuştur ve bu binalar depreme karşı dayanıklıdır. Öncekilerde kocaman bir soru işareti var. Genelde hepimizde hakim olan fikir, 99'dan önce yapılan binaların bir kez daha gözden geçirilmesi" diye konuştu. Özhaseki, bu binalarla ilgili değişik rakamların verildiğine işaret ederek, "5.5-6.5 milyon gibi rakamlar veriliyor. 20 milyon yapı stoğu içerisinde 5 milyon yapı 1999'dan sonra yapıldıysa, 99'dan önce yapılan 15 milyonun en az yüzde 50'si risk taşıyor. Bunların büyük çoğu da Marmara Bölgesi'nde, İstanbul ve çevresinde. Bir daire çizin, elbette bu daire içerisinde Bursa geniş ve bizim tedbirli olmamız, ne yapacağımıza karar verip hızlı hareket etmemiz gerekiyor" dedi.


BADEM BIYIKLILAR CANAVARA DÖNÜŞTÜ

15 Temmuz'daki hain darbe girişimine de değinen Özhaseki, "2.5 sene öncesine kadar hepimizde uyandırdıkları intiba şuydu; 'Bunlar güzel insanlar, hizmet de ediyorlar. 170 ülkede okul açmışlar. Biz gidince bana Gesi Bağları'nı okuyorlardı, ne biçim oluyordum. Fakat 17-25'te gördük ki bunlar farklı iş peşindeler. Sonra 15 Temmuz'da gördük ki o gülen yüzler, badem bıyıklar bir anda canavara dönüştü. Şimdi 'Hizmet' dese birisi ters ters 'Himmet' dese yan yan bakıyorum. Kurban dese 'Git şurdan' diyorum. 'Cemaat' diyor, 'Ne cemaati kardeşim' diyecek hale geldik" dedi.


FİKİRTEPE'DE DEVREYE GİRECEĞİZ

Türkiye'nin aynı zamanda bir deprem ülkesi olduğuna da değinen Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuda atılan en ciddi adım Sayın Cumhurbaşkanımızın 2012 yılında çıkarmış olduğu kentsel dönüşümle ilgili yasalar. Bütün bu tehlikeleri gördüğü için müthiş bir ufuk ortaya koyarak bu konuyu hızlandırmak istiyor. Geldiğimiz noktada bu yasaya uygun olarak yapılan çalışmaların hepsinde 3 milyon 100 bin kişiyi ilgilendiren bir yapı değişimiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama en fazla 3 milyon kişiyi ilgilendirecek bir dönüşüm yapabiliyoruz. Halbuki 25-30 milyonu ilgilendirecek bir yapı stokunun değişmesi gerektiğini ifade ediyoruz. O zaman demek ki bu işte hızlı davranmıyoruz ve geç kalıyoruz. Fay hatları yerinde duruyor ve gittikçe açıklıklar da büyüyor. Tehlike yaklaşıyor ama biz bu konuda ne yazık ki çok hızlı adım atamıyoruz. Çevre ve insan odaklı çalışmalar yapmalıyız. Bunları yapmazsak, yazık olur. Bizim anlayışımız ev yıkan değil, yuva yapan bir dönüşüm anlayışıdır" diye konuştu. Doğu'da birçok şehrin yerel yönetimlerin ilgisizliği sebebiyle yok olup gittiğini belirten Özhaseki, "Şehirlerin kaderi, yerel yönetimlerin ufuklarıyla doğru oranlıdır. Şehirlerin iyi bakılması belediyelerin elzem görevidir" dedi. Kentsel dönüşümde tıkanan yerlerde devreye gireceklerini anlatan Özhaseki, Fikirtepe örneğini verdi.


RANTI ADALETLİ DAĞITMALIYIZ

Türkiye'de rant konusunun yanlış anlaşıldığının da altını çizen Özhaseki, şunları vurguladı: " Şöyle bir akım başladı. 'Efendim bu iş rantsal dönüşüme dönüşmesin.' Kardeşim ranta da bu kadar küfür etmeyin, rant olmadan hayat olmaz. Ama doğru olan adaletli bir şekilde bu rantı dağıtmak. Bu nedenle de öncelikli olarak parsel bazlı yoğunluk artışlarında yaşanan çirkinlik artık sona erecek. Parsel bazlı emsal artışından vazgeçmek lazım." Özhaseki, gayrimenkul sertifikası ve imar hakkı transferi ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini, bunların eksik yönlerini tamamlayarak, inşaat sektöründe ve kentsel dönüşümde çok ciddi bir argüman olarak ortaya koymayı hedeflediklerini vurguladı.



Sabah / Seda Tabak