Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşümle, mimarlar ve şehirler ön plana çıkıyor!

Kentsel dönüşüm bütün hızıyla sürüyor. Eski ve kötü binalar yıkılıyor, yerlerine yenileri yapılıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın üzerinde büyük bir sorumluluk var...



Kentsel dönüşüm bütün hızıyla sürüyor. Eski ve kötü binalar yıkılıyor, yerlerine yenileri yapılıyor.


Doğrusunu söylemek gerekirse Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın üzerinde büyük bir sorumluluk var.


Gelecek nesillere güzel, estetik, depremi dikkate alan, çevreye saygılı, sanatsal işlerle bezeli, insan odaklı binalarla donanmış şehirler bırakmamız lazım. Bunun için de "kılı kırk yarmalı", sıradanlık ve kötü seçimlerden uzak durmalıyız.


Yap-satçı zihniyet artık son buldu. Sefertasları gibi dizilen apartmanları "medeniyet" aracı gibi gören anlayış da bitmeli.


Müteahhitler, mimarlara çok değer vermeli ki, sanırım yakında böyle bir sürece de geçiliyor, konutlar ve çok amaçlı büyük binalar, kentlerimizi şenlendirsin, içimizi açsın, huzur versin.


Kaliteli konuta sahip olmak gelirle ilgili de olsa, sadelik ve estetik unsuruna dikkat edildiğinde yine de güzel evler ve binalar yapılabilir. Bunun örneklerini çoğu ülkelerde görebiliyoruz. İlla da kolay ve ucuz olsun diye tarzı olmayan beton garibesi veya "cam" binalar yapmak zorunda mıyız?

 

"Ben yokum" diyen mimarlar

 

Geçenlerde, Türkiye müteahhitlik sıralamasında birinciliği alan Rönesans Holding'in patronu Erman Ilıcak'la bu konuyu epeyce konuştuk. Hatta ona "Çok zevksiz ve kalitesiz evler inşa etmeyi nasıl başarıyoruz? Neden mimarların sözü geçmiyor, şehirler bu şekilde nasıl dönüşecek" sorularını da yönelttim. İşin birincisini karşımda bulunca bunları hepimizin adına sormalıyım diye düşündüm.


Ilıcak, mimarların ve şehirlerin giderek ön plana çıkacağını söyledi ve yeni süreçle ilgili şunları anlattı: "Mimarlar da masaya yumruğunu vurup, müteahhide 'Çizdiğim planı yapmıyorsan, ben bu işte yokum' demeye başladı. Rekabet arttıkça mimarlar daha çok söz sahibi olacak. Sen yapmıyorsan, bir arkadaş çıkıp daha estetik, daha güzel binalar yapacak. Onunki daha iyi satılacak, o zaman müteahhitler daha güzel binalara yönelecek. Zaten de bu süreç başladı." 


İstanbul'u kaybettikten sonra mı olacak bunlar? Ilıcak'a göre her şeye rağmen İstanbul'u kaybetmemişiz. Bir şekilde çirkin binalar yıkılacak, onların yerine yeni ve nitelikli binalar yapılacak. Sabrımız kalmadı ama bekleyip görelim.

 

Müteahhitler daha az kazanacak

 

Ilıcak'ın söylediği önemli bir gerçek daha var. Şehirler ve mimari yani mimarlar, bundan sonra ön plana çıkacak. Müteahhitler, artık çok değil daha az para kazanacak ve kendilerini nitelikli binalar yapmakla yükümlü görecekler.


Bu sözlere inanmak istiyorum. Gerçekten müteahhitler paraya doymalı.


Son 30-40 yılın en zengin aktörleri onlar oldular. Kötü, zevksiz ve kalitesiz binalara bizleri mecbur ettiler.


Kaliteye önem veren mimarlara iş vermediler. Onları başka işler yapmaya ittiler.


Kimse darılmasın ama böyle oldu.


Türkiye, mermer ve doğal taş zengini bir ülke. Neden bunları, binalarımızı güzelleştirmekte kullanmıyoruz?


Ilıcak itiraf ediyor, "Bunlar bina yapımını pahalıya çıkardığı için kullanılmıyor, kolay ve ucuz olduğu için cam binalar yapılıyor" diyor.


Güzel şehirler, estetik ve sanatsal olan mimari tarzı bulunan yapılardan oluşur.


Perihan Çakıroğlu/ Bugün Gazetesi