Kerpiç teknolojisi yaygınlaştırılmalı!
Elazığ'da yaşanan altı şiddetindeki depremde 41 kişinin ölümünden ‘kerpiç evler' sorumlu ilan edildi
Anadolu'daki kerpiç evlerin yapısal özellikleri, 9 bin yıl öncesindeki kerpiç evlerle benzerlik gösteriyor. Ancak Prof. Dr. Bilge Işık, teknolojik imkanlar kullanılarak hazırlanacak kerpiç evlerin betonarme binalardan daha sağlam olacağını ve hiç yıkılmayacağını söylüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ayazağa Kampüsü'nde bulunan ‘kerpiç ev'le ilgili projeyi yürüten Prof. Dr. Işık, kerpiç evler konusunda şöyle konuştu: “Yatay hatıllı kerpiç yapılar, depremde çatlasalar da ölümle sonuçlanacak büyük hasarlara neden olmazlar. Kuralına uygun yapılan yapılar dayanıklıdır. Kerpiç yapı malzemesi düşük mukavemetlidir. Ancak her dayanımdaki malzemeye uygun projelendirme prensibi vardır. Kırsal kesimde yaşayan insanlar kerpiç evi ucuz olması ve kolayca inşa edilebilmesi nedeniyle tercih ediyor. Ancak alçı katılmış kerpiç evin de maliyeti o kadar çok değil. Genel inşaat sektöründe kullanılan mekanizasyon ile kerpiç inşaat süresi de kısaltılabilir. Püskürtme kerpiç tekniği ile bir ev bir günde inşa edilebilir.
Yıllar önce insanlar usta-çırak ilişkisiyle kerpiç evler yapıyorlardı. Usta-çırak ilişkisi koptuktan sonra binalar hatalı olmaya başladı. Gelecekteki yegane doğru malzeme kerpiçtir. Hiçbir şiddette depremde yıkılmaz, en fazla çatlar. Biz bunu test ettik. Kerpiç binaları sağlamlaştırmak için, çatısındaki toprak ağırlığı azaltmak gerekir. Çatının taşıyıcı sistemini iyileştirmek lazım.”
Kerpiç Anadolu gerçeği
İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Ali Çınar ise kerpiç evin Anadolu'nun bir gerçeği olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Son depremde yıkılan evler gibi Anadolu'nun kırsalındaki kerpiç evler, tabi ki depreme karşı çok dirençli değildir. Bu evleri toptan yıkıp hemen yenisini yapamayacağımıza göre; yerel yönetimler, uzmanlarla irtibata geçip, özellikle deprem bölgelerinde riskli yapıları tespit edip önlem almalıdır.”
Ece Seçil Şahin / Radikal
Kerpiç gökdelenler bin yıldır ayakta
Elazığ depreminde ölümlerin, evlerin kerpiç olmasından kaynaklandığı iddiaları yeni bir tartışma başlattı. Gazeteci Coşkun Aral soruların yanıtını Yemen'de aradı. Aral, Yemen'de bin yıldır ayakta duran yüksek katlı kerpiç binalar olduğunu hatırlattı
YÜZLERCE yıl önce tüccarların buluşma noktası olan Yemen, bu özelliğini çoktan yitirmiş durumda ama onu akıllara kazıyan doğal güzellikleri ve renkli kültürü, turizm getirileri için eşsiz bir fırsat yaratıyor.
Bizim için Yemen, gündelik hayatımızın içine kadar girmiş bir ülke. Kahveyle beraber andığımız bu ülkenin örnek almamız gereken bir özelliği var ki, tam da şu günlerde bahsedilmeye değer.
Geleneksel mimari yöntemlerinin gelir adaletsizliğiyle mayalandığında, ucuz yollu mimari ürünlerini doğurduğu ve bunun da depremle sarsılan Türkiye coğrafyasında nasıl sonuçlara yol açtığı ortada. Kerpiç mimarinin küçümsendiği, betonun kerpiçe ikame olarak gösterildiği şu günlerde, Yemen'in geleneksel mimarisine göz atmakta fayda var.
Yemen'in başkenti Sana dünyadaki diğer başkentlerden oldukça farklı. Deniz seviyesinden 2 bin 700 metre yüksekte olan bu şehirdeki binalar kerpiçten yapılmış. Su, kum ve saman karışımından yapılan kerpiçlerin üretiminde hala eski teknikler kullanılıyor. Kalıplara dökülüp 3 gün boyunca güneşin altında kurutulan balçık, sonunda kerpiç tuğla haline geliyor. Bu kerpiçten yapılan binaların suya ve rüzgara dayanıklı olması için duvarların üzerine her yıl yenilenmesi gereken koruyucu bir madde sürülüyor. Alçı taşı olarak da tanınan bu madde, Yukarı Mezopotamya bölgesinde yüzlerce yıldır kullanılıyor. Osmanlı'nın katkısı olan vitrayla süslendiğinde bu tip mimari eşsiz bir görsellik sunuyor.
DEPREME DAYANIKLI
Bakımı iyi yapılmış olan yaşlı binalarla yeni yapılanları ayırt edebilmek mümkün değil. Hepsi son derece dayanıklı görünüyor. İşte bu mimari yapı sayesinde Sana 1984 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Bizim kerpiç binalarımız ise orta şiddetli bir depremde yerle bir oluyor.
Tıpkı Sana gibi Şibam da Yemen mimarisinin karakteristik özelliklerini taşımakta. Baştan sona çamurdan yapılmış yüksek apartmanlarıyla bir gökdelen şehri olan Şibam'da yarım kilometrelik bir alanın içinde 500'e yakın yüksek bina var. 16. yüzyılda kurulmuş olan Şibam gökdelen mimarisinin temellerinin atıldığı yer.
ÖNEMLİ OLAN BAKIMINI YAPMAK
Peki bu binalar hiç çökmüyor mu? Tabii ki, bu binaların da çökmesi söz konusu. Binlerce yıllık mühendislik ve mimari bilgisinden uzaklaşıldığında (sapla saman kerpice karıştırıldığında, dış cephe sıvaları her yıl yenilenmediğinde ya da çok varisli binaların bakım görmesinin mümkün olamadığı durumlarda burada da çökmeler yaşanıyor. Ülkenin değişik bölgelerindeki teröre rağmen, Yemen geçtiğimiz ay İstanbul'da düzenlenen Emitt'te dev bir stand açacak kadar turizme ağırlık veriyor ve kerpiç evleriyle dünyaya kendini tanıtıyor.
Akşam
Konu ile ilgili basında yer alan diğer haberler
Sadece kerpiç evler değil kamu binaları da yıkıldı
Okçular İlköğretim Okulu lojman binası ve üç dersliği ciddi ölçüde hasar görürken aynı köydeki eski sağlık ocağı da yıkıldı. Yukarıkanat, Yukarı Demirci ve Kayalık köylerinin ilköğretim okulları da kullanılmaz halde...
Elazığ'ı vuran depremin faturası kerpiç evlere çıkarıldı ancak her depremde olduğu gibi yine kamu binaları iyi sınav veremedi. Okçular Köyü İlköğretim Okulu, deprem nedeniyle üç derslikli bir binasını ve öğretmen lojmanını kaybetti. Büyük hasar gören okulun bu iki binasında eğitim verilemeyeceği için 6 dersliğin bulunduğu ve hasar görmeyen okulun diğer binasında dersbaşı yapılacak. 146 öğrencisi bulunan okulda ikili öğretime geçilerek tek binada eğitime devam edilecek.
Diğer köylerdeki ilköğretim okulları da depremde ayakta kalmayı başaramadı. Yukarıkanat İlköğretim Okulu artık kullanılmaz halde. Yukarı Demirci İlköğretim Okulu ise tamamen yıkıldı.
Kayalık İlköğretim Okulu da savaş alanına döndü. Bu köylerdeki öğrenciler de Kovancılar ilçesindeki okullara taşımalı sistemle gönderilecekler.
‘Malzeme çok kalitesiz'
Binaları inceleyen İnşaat Mühendisleri Odası Elazığ Temsilcisi Hıdır Kaya, “Devletin yaptırdığı binaların yıkılması ve büyük hasar görmesi, deprem konusunda tepeden tırnağa hatalı olduğumuzu gösteriyor. Kurallara uygun yapılsalardı zarar görmezlerdi” dedi. Hasar gören tüm köyleri dolaşan Kaya, Tabanözü Köyü'nde de 5 yıldır kullanılmayan okul binasının da büyük hasar gördüğünü, her ne kadar kullanılmasa da devlet tarafından yaptırılan binanın dayanıksız olduğunun ispatlandığını söyledi.
Eğitim-Sen Elazığ Şube Başkanı Halit Şen de, her depremde en çok kamu binalarının hasar gördüğünü, devletin ihale usullerini ve proje kontrollerini çok daha titiz yapması ve gerçekleştirmesi gerektiğine dikkat çekti.
Minarelerin üstü uçtu
Depremin sarstığı köylerin tamamında cami minarelerinin şerefe bölümünün üst kısmının yıkıldığı görüldü. Okçular, Yukarıkanat, Aşağıkanat ve Tabanözü köylerindeki minarelerin hepsinin üst bölümü depremle birikte yıkıldı. Hıdır Kaya, minarelerde demir kullanılmadığını, deprem sırasında üst bölümlerinin daha çok sallanması nedeniyle hepsinin aynı kısımdan yıkıldığını söyledi. Minareler önümüzdeki günlerde tehlike yaratmaması için yıkılacak.
Türk Musevi Cemaati'nden destek
Türk Musevi Cemaati ve American Joint Distribution Committe (JDC), Elazığ'daki depremden etkilenenlere yardım için Uluslararası Mavi Hilal İnsani Yardım ve Kalkınma Vakfı'na destek verdi. Açıklamada, Türk Musevi Cemaati ve JDC'nin yöredeki depremzede aileler için yapılması planlanan 500 prefabrike ev, çadır ve halihazırda ayakta kalabilen evlerin ısıtıcılarının bedellerini, Uluslararası Mavi Hilal İnsani Yardım ve Kalkınma Vakfı'na bağışladığı kaydedildi.
Papa: Dua ediyorum
Papa 16. Benediktus, deprem felaketiyle ilgili olarak, “Onların her birine dua ederken, uluslararası camiayı da yardım faaliyetlerine hızla ve cömertçe katkı sunmaya çağırıyorum” dedi.
Deprem 2 saat gecikseydi Fatih ve Fuat kurtulacaktı
Deprem Yukarı Demirci köyü sakinlerinden Kadir Demirtaş'ı can evinden vurdu. 6 çocuğu bulunan Demirtaş 4'ünü depreme kurban verdi. 18 yaşındaki Özlem, 15 yaşındaki Kibar, 14 yaşındaki Fatih ve 12 yaşındaki Fuat enkaz altından çıkamadı. İki odalı köy evi tamamen yıkılan Kadir Demirtaş, 6 çocuğunun da aynı odada yattığını, iki oğlu Özcan ve Mehmet'in kurtulduklarını belirterek, yaşadığı acıyı şöyle anlattı:
“Fatih ve Fuat, Kovancılar Mimar Sinan Yatılı İlköğretim Okulu'nda okuyordu. Hafta sonu eve tatile gelmişlerdi. Depremin olduğu sabah 06.30'da okul servisi onları gelip alacaktı. Keşke deprem iki saat sonra olsaydı, evlatlarım yaşıyor olsaydı.”
Çeyizlerinin peşinde
Depremde evlerini kaybeden ailelerden biri olan Şeker ailesi de evlerinin etrafından ayrılamıyor. Evin yıkılmayan kısmına girerek eşyalarını kurtarmaya çalışan 16 yaşındaki Sibel Şeker'in aklı ise hem kendisinin hem de bir süre önce nişanlanan ablasının çeyizlerini kurtarmakta. Şeker, annesinin ve babasının uyarılarına rağmen yıkılmaya yüz tutan yarısı enkaz olan eve girerek bavullar içindeki çeyizleri çıkardı. Sibel, “Evimiz artık yok, eşyalarımız her şeyimiz mahvoldu. Devlet umarım bize yardım eder” derken annesi Hatun Şeker de, “Sadece iki ineğimiz kaldı. Bir oğlum da uzak köylerde çobanlık yapıyor. Yarınımız ne olacak bilemiyoruz” diye dert yanıyordu.
325
Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan bugüne kadar 325 köprü ve viyadüğün güçlendirildiğini belirterek, “İstanbul'da olabilecek en yüksek şiddette depremde hizmet dışı olacak yapımız kalmamıştır” dedi.
Serhat Oğuz / Milliyet