Kıbrıs'ta asrın suyu denize akıyor!
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a boru hatlarıyla götürülen ‘Asrın Suyu’ iki aydır yönetim krizi çözülemediği için denize boşaltılıyor. İşte KKTC ile Türkiye arasında oluşan anlaşmazlığı perde arkası...
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a boru hatlarıyla götürülen ‘Asrın Suyu’ iki aydır yönetim krizi çözülemediği için denize boşaltılıyor. 600 milyon liralık yatırım gerektiği için bir türlü iki ülkenin anlaşamadığı su yönetimi memurların 13’üncü maaşını da etkiledi.
TÜRKİYE ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında, Anadolu’dan borularla gelen suyun yönetilmesiyle ilgili devam eden kriz, iki ülke arasındaki mali protokolü de tıkanma noktasına getirdi. KKTC hükümetinin büyük ortağı, su konusunda tutumlarından geri adım atmayacaklarını açıklarken, KKTC Maliye Bakanlığı, Türkiye ile mali protokol imzalanmadığı için memur ve emeklilere 13’üncü maaşları ödemekte zorlanıyor. 1.6 milyar lira maliyetle Anamur’dan denizin 250 metre altından askılı boru sistemiyle Girne’ye ulaşan suyun yönetimi konusundaki krizin temelinde, “Tüketicilerden faturayı kim toplayacak?” sorusu yatıyor. KKTC tarafı, mevcut belediyelerin ve belediyelerin kurduğu şirketin, su faturalarını tahsil etmesini istiyor. Türkiye tarafı ise, suyun KKTC’ye bedava verildiğini, Ada içindeki su dağıtımının maliyetinin ise, KKTC tarafından karşılanmasını istiyor.
600 MİLYON YATIRIM
Su dağıtım maliyetinin içinde KKTC’deki pompa istasyonlarının elektrik maliyeti ile arıtma tesisinin işletilmesi bulunuyor. Türkiye ayrıca mevcut dağıtım hatlarının yenilenmesi gerektiğine dikkat çekerek, KKTC içinde ek 600 milyon liralık yatırıma dikkat çekiyor. Türkiye mevcut belediyelerin, günümüzde su fatura tahsilat oranlarının çok düşük olduğunu, çoğunluğunun mali krizde bulunduğunu ve 600 milyon liralık ek yatırımı da yapmak için kaynağının olmadığına dikkat çekiyor ve suyun özel şirketlerin de katılacağı bir sistemle işletilmesini istiyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu son olarak, su yönetimi ve yatırımın, sorun çözülene kadar Türkiye Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılmasını teklif etti.
KKTC REDDETTİ
KKTC’de koalisyon hükümetinin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) önceki akşam Türkiye’nin yaptığı, içinde özel şirketlerinin de bulunduğu DSİ yönetimi teklifini ele aldı. CTP Genel Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, DSİ formülünü kabul etmediklerini belirterek, suyu mevcut belediyelerin yönetimi konusundaki tavırlarından geri adım atmayacaklarını açıkladı. Bu arada, bir süre ‘Türkiye vanaları kapattı’ iddialarına yol açan borulardan gelen su ise, iki aydır denize boşaltılıyor. Su projesini yöneten DSİ, suyun ‘teknik nedenlerle’ denize boşaltıldığını açıklıyor. Ancak Ada’da gerçek nedenin işletme krizi olduğu yönünde genel bir görüş hakim.
İKİNCİ KRİZ MALİ PROTOKOLDE
SU krizi KKTC ile Türkiye’yi bu yıl sona eren mali protokolün yenilenmesi konusunda da karşı karşıya getirdi. Mali protokolün içine, ek bir protokolle su yönetimi ve yatırımlarının da girmesi gerekiyor. Ancak Türkiye’nin yardımlarını belirleyen 2016-1018 mali protokolündeki tek sorun su yönetimi değil. KKTC tarafı, geçmiş mali protokollerde Türkiye’den yardımları almış ancak imzaladığı reformları yerine getirmemişti.
1 MİLYAR LİRA YILLIK YARDIM
TÜRKİYE’nin yıllık bir milyarı aşan yardımını, yapılacak reformlara bağlıyor. KKTC Meclisi, 2016 bütçesini onayladı, ancak Türkiye’den alınacak yardım miktarı belli olmadığı için, ‘tahmini’ durumuna düştü. KKTC’de kamuda çalışanlar ve emekliler her yıl aralık ayında maaşlarının yanında 13’üncü maaş da alıyor. Maliye’nin kasasında yıl sonlarında kaynak kalmaması nedeniyle 13’üncü maaşlar genellikle bir sonraki yılın bütçesinden ‘avans’ kullanılarak ödeniyor. Maliye Bakanlığı Türkiye ile mali protokolün imzalanmaması nedeniyle bu yıl Türkiye’den ‘avans’ alamıyor. Bu nedenle, hükümet, 13’üncü maaş ödemesinde sıkıntı yaşıyor. 13’üncü maaşlar ödenirse, çiftçinin devletten alacakları aksayacak.
Hürriyet
Haber Milliyet Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;
‘Barış suyu’ projesinden sonra Kıbrıs’a ödenek verilmediği iddialarını yalanlayan Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Kıbrıs’a 4 aydır ben bakıyorum, bekleyen bir tane ödeme yok” dedi.
Kıbrıs işlerinden de sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Türkiye ile KKTC arasında bir su sorunu olmadığını ancak ‘su konusunun siyasi iç malzeme olarak kullanıldığını’ kaydetti. Türkiye’nin her zaman Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında olduğunu ifade eden Türkeş, ‘su nedeniyle KKTC’ye para verilmemezlik de yapılmadığını’ açıkladı. “Kıbrıs’ta Türkiye parayı vermiyor algısı yaratılıyor” diyen Türkeş, “Yok böyle bir şey. 4 aydır ben bakıyorum Kıbrıs’a. Masama gelip, beklemiş bir tane ödeme yok. Kıbrıs’taki haberleri okuyunca, hayretler içinde bakıyorum. Su, halkın menfaatine. Kıbrıs’taki siyasiler bunun sorumluluğunu almak zorunda” dedi. Çankaya Köşkü’nde Milliyet’in sorularını yanıtlayan Türkeş, “Su tartışmalarını Kıbrıs medyasından takip ettiğini ve hayretler içerisinde kaldığını” belirtti. Türkeş, şunları söyledi:
DEHŞETLE İZLİYORUM: Kıbrıs’ın içinde şebeke kaçaklarını önlemek üzere bir protokol çerçevesinde yapılması tasarlanan iyi niyetli girişimin Kıbrıs kamuoyunda bu kadar negatif algı içinde olmasına şaşırıyorum. Bir hayır yaptıktan sonra, Türkiye sanki kötü bir şey yapıyormuş gibi sunulmasını dehşetle izliyorum. Kıbrıs için hayati olan bir mesele iç siyasette bir siyasi malzeme olarak kullanılmak isteniyor.
TOROSLARIN SUYU: Torosların tertemiz suyunu Kıbrıs’taki Türk vatandaşlarına ulaştırdık. KKTC’de ilçelerde, ‘kayıp-kaçaklar’ var. Adayı tekrar yeşil ada yapacak bir projenin siyasi partilerin kendi iç meseleleri için malzeme yapılmasını üzüntü ile karşılıyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile KKTC arasında bir tartışma yoktur. Bir anlaşmazlık da mevcut değildir. Türkiye kardeş Kıbrıs’a elinden geleni yapmak için gayret ediyor.
SU HEBA EDİLMEMELİ: Kıbrıs’ta 472 kilometre dağıtım şebekesinin elden geçirilmesi, kayıp-kaçağın önlenmesi ve ön ödemeli bir sistemin tesisi ile ilgili bir ikinci kısmın yapılması lazımdır. Yap-işlet-devrete kadar vakit kaybedilmemesi açısından hükümetimizin bir ek protokol önerisi var. Bu ek protokolle, suda bir anlaşma yapılana kadar DSİ bunları yapsın yönünde önerimiz oldu.
AK PARTİ ÖRNEĞİ: KKTC Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün, Ankara’dan yetkilendirilmiş arkadaşlarımızla vardığı mutabakatı, (iktidar partisi) CTP, Parti Meclisi’ne bilgi verecekti. Orada bunun oylanmış olmasını bizim anlamamız mümkün değil. KKTC, ayrı bir devlettir. Onun için politikasına karışmayız. Ama şunu da belirtmeliyim ki; ben Kıbrıs işlerinden de sorumlu Başbakan Yardımcısı’yım. Kıbrıs’taki yetkililerle bir anlaşma yapıp bu anlaşmayı Ak Parti MYK’ya götürüp, oylatabilir miyim? Birikim Bey, yetkilendirilmiş ve müzakere yapıyor, bir noktaya geliyor. Ondan sonra bunun yürümesi gerekirken, koalisyondaki parti (CTP) bunu Parti Meclisi’ne götürerek oylatıyor. Sonra da bu olmaz deniliyor. Bunu kendi seçmenlerine nasıl anlatacak?
PARALAR VERİLDİ: Hiç bir zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti Kıbrıs Türkünün mağduriyeti doğrultusunda bir karar vermez. Anlaşma ve protokoller gereği Türkiye’nin vermeyi taahhüt ettiği bütün paralar zamanında ödenmiştir. Mali protokol yapılmadığı için mali protokole bağlı olarak Kıbrıs’a verilmesi gerekenler verilememiştir. Asla su değildir. KKTC’ye su nedeniyle verilmemiş hiçbir şey yoktur. Mali protokol niye yapılmadı? Bunun sorgulanması gerekir.
Türkiye su konusunda ne önerdi?
Türkeş, Türkiye’nin su konusundaki önerisini şöyle anlattı:
“Kıbrıs’ta, Türkiye’de olduğu gibi kartlı sistem öngörülüyor. Ön ödemeli sistem olduğunda, diyelim ki siz bankaya gideceksiniz kartınıza yükleme yapacaksınız, onu yükletirken belediyenin alması gereken rakam direkt belediyenin hesabına girecek. Kıbrıs’ta bu çok yanlış anlatılıyor, ‘DSİ parayı alacak, sonra bize verir vermez’ gibi. DSİ’nin para alma gibi bir yetkisi yok. Kimse kimsenin parasını alıp öbürü ile paylaşmayacak. Ama iç siyaset nedeniyle farklı anlatılıyor.”
‘Süreci tamamlarsa tarihe geçer’
Tuğrul Türkeş, Kıbrıs’taki görüşmeler ile ilgili olumlu mesajlar de verirken, şunları söyledi:
“Görüşmeler olumlu gidiyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşüyoruz. Anastasiadis’le görüşmelerin iyi gitmesinden memmunuz. Ancak güven artırıcı önlemler kapsamında, anlaşabilmek için her iki tarafın küçük jestlerde bulunması lazım. Ama Rum tarafı bu küçük jestlerden bile imtina ediyor. Anastasiadis tarihe geçmek istiyorsa anlaşmayı yapması gerekir. Güney’deki baskılara Anastasiadis’in direnmesi lazım.”
Milliyet/ Sefa Karahasan