Kira sözleşmesi iki kişi üzerine olur mu?
Kira sözleşmesi, gayrimenkul kiralamalarında mal sahibi ile kiracı arasında imzalanıyor. Peki, kira sözleşmesi iki kişi üzerine olur mu?
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme oluyor.
Kira sözleşmesi, belirli ve belirli olmayan bir süre için yapılabiliyor. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılıyor.
Kira sözleşmesi, mal sahibi ile kiracı arasında imzalanıyor. Peki, kira sözleşmesi iki kişi üzerine olur mu?
Kira sözleşmesi, normal şartlarda mal sahibi ile kiracı olan bir kimsenin adına yapılıyor. Örneğin 4 kişilik bir ailenin ev kiralaması halinde genelde düzenli geliri olan aile büyüğü adına sözleşme yapılıyor.
Ancak kimi zaman ortak 2 kişinin bir daire ya da işyeri kiralaması gibi durumlarda sözleşme tarafına iki isim yazılabiliyor.
Birden fazla kiracının olması ve tahliye taahhüdünün imzalanması gibi durumlarda süreç yargıya taşınabiliyor. Konu ile ilgili dava örneği şu şekilde sıralanıyor:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/6-965
K. 1999/975
T. 17.11.1999
• TAHLİYE ( Birden fazla kiracı )
• MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Tahliye/birden fazla kiracı )
• TAHLİYE TAAHHÜDÜ ( Birden fazla kiracı )
6570/m.7/a
ÖZET:Kira sözleşmesinde kiracılar iki kişi ise, aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Tahliye taahhüdünün de birlikte verilmesi gerekir. Kiracılardan birisinin kiralananı fark etmiş olması sözleşme hükümlerini etkilemez.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.4.1999 gün ve 1999/95 E-528 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 28.6.1999 gün ve 1999/5699-5707 sayılı ilamı;
( …Dava tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine yöneliktir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalı Selahattin Sağdıç aleyhine açtıkları davada 1.8.1996 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak, 18.6.1997 tarihinde noterlikçe tanzim edilen tahliye taahhütnamesi gereğince 1.8.1998 tarihinde kiralananın tahliye edilmesi gerekirken taahhüdün yerine getirilmediğinden bahisle davalının tahliyesini talep etmişlerdir.
Davalı kiracının iki kişi olduğunu, biri tarafından verilen taahhüdün geçerli olmadığını, icra tetkik merciince de bu durum göz önünde tutularak davanın reddine karar verildiğini, ortada kesin hüküm bulunduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece kira sözleşmesinde kiracının iki kişi olmasına rağmen kiracılardan Sait Çoşkun’un kiralananı terkettiği kabul edilerek diğer kiracı Selahattin tarafından verilen taahhüdün geçerli olduğu, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek tahliye kararı verilmiştir.
Dosyada mevcut kira sözleşmesinde kiralayanlar Selver ve Remziye olup, kiracıların da davalı Selahattin Sağdıç ile dava dışı Sait Çoşkun Türkay’ın olduğu görülmekte ve kiranın başlangıcının da 1.8.1996 olduğu anlaşılmaktadır. Tahliye taahhütnamesi ise 18.6.1997 tarihinde kiracılardan sadece Selahattin Sağdıç tarafından verilmiştir. Kiracılar arasında da mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan taahhüdün de kiracılar tarafından birlikte verilmesi gerekir. Kira sözleşmesi son bulmadığına göre halen taraflar arasında devam etmekte olduğunun ve taraflar yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Kiracılardan birisinin kiralananı terketmiş olması sözleşme hükümlerini etkilemeyeceğine göre yapılan sözleşme ile bağlı kalınarak taahhüdün her iki kiracı tarafından verilmiş olması ancak bu durumda taahhüdün bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Bu durum göz önünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Dosya içeriğine göre, kira sözleşmesi, yerel mahkemenin de kabul ettiği üzere artık fiilen davacı ile davalı arasındadır. Bu durumda zorunlu dava arkadaşlığından söz etmeyi hukuki düzenlemeyi çok şekli anlamda yorumlama olarak değerlendiriyorum ve hukuk genel ilkelerinin buna cevap vermeyeceğine inanıyorum. Bu nedenlerle verilen taahhüt geçerlidir. Yerel mahkemenin kabulü kanımca doğrudur. O nedenledir ki, onanması gerektiği inancıyla çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com