KKTC, kültür turizmini ön plana çıkaracak destinasyonlarla dikkat çekiyor!
Deniz, kum, güneş üçlüsünün yanı sıra kültür turizmini ön plana çıkaracak destinasyonlarla da dikkati çeken KKTC’de kaleler, kilise ve manastırlar, müzeler ziyaretçil
KKTC’nin gözbebeği olan Girne ve çevresinde Girne Kalesi, liman çevresi, Beylerbeyi, St. Hilarion Kalesi, Hz. Ömer Türbesi ve Batık Gemi Müzesi görülebilecek mekanlar arasında yer alıyor.
Çok eski bir kuruluş tarihi ve KKTC’nin başşehri olan Lefkoşa’da gotik ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkün.
Antik Yunalılardan, Romalılara, Araplar’dan, Fransızlara, İtalyanlar’dan İngilizler’e ve Türklere kadar birçok uygarlık için ada üzerindeki en önemli şehir olan Gazimağusa’da her uygarlığın mimari ve tarihi eserlerine rastlamak mümkün.
Ülkenin en gözde tatil beldesi olan Girne’de, liman boyunca Türk mutfağına özgü yemeklerin yanı sıra diğer yemekleri de sunan lokantalar, barlar ve açık hava kafeteryaları bulunuyor. Akdeniz kıyılarında Orta Çağ’dan bugüne kalan etkileyici kalelerden biri olan Girne Kalesi, limana hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa edilmiş.
Antik kaynaklar kaleden ilk kez İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard’ın MS. 1191 yılında Üçüncü Haçlı seferine katılırken, Kıbrıs Kralı Isak Komnen’i yenerek Kıbrıs’ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kalenin kesin yapım tarihi bugüne dek saptanamamışsa da kale içiyle çevresinde yapılan araştırmalar bizlere kalenin MÖ. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını gösteriyor.
Girne Kalesi’nin Kıbrıs’a yapılan sürekli Arap akınlarına karşı Bizanslılarca Girne’yi savunmak için inşa edildiği var sayılıyor. Kale, Venedikliler zamanında son şeklini almış ve günümüze kadar o şekliyle gelmiş. Girne Kalesi’nde sergilenen batık, günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak biliniyor. İlk olarak 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1.5 kilometre açıkta, suyun 3 metre derinliğinde fark edilen batık, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılmış ve bugün müzede ziyaret edilebiliyor.
Kale ziyaretinin ardından Girne’nin batısındaki 1974 Barış Harekatı’nın gerçekleştiği, "Çıkartma Plajını" gezip, ardından "Karaoğlanoğlu Şehitliği"ne gidebilirsiniz. Girne’nin doğusunda bulunan yüksek bir tepe üstüne kurulu "Beylerbeyi Köyü" ve "Bellapalis Manastırı" görülebilecek mekanlar arasında. Girne’nin çarşılarını gezdikten sonra limanda taze balık menülerinden oluşan öğle yemeği molası verebilirsiniz.
-OSMANLI VE GOTİK MİMARİ TARZININ EN GÜZEL ÖRNEKLERİ-
Ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi eski Lefkoşa’da da bariz bir Türk
şehri karakteri dikkati çekiyor. Türk ve Rum kesimlerini ayıran yeşil hatla ikiye ayrılmış olan Lefkoşa’nın kuzey bölümünde Türkler oturuyor. Lefkoşa’nın etrafında Türklere karşı savunma maksadıyla 1567 yılında Venedikliler tarafından kalın ve yüksek surlar yaptırılmış. Onbir burcun yer aldığı bu surlar tüm Lefkoşa’yı çevreliyor.
Ortaçağ ve daha sonraki devirlerde yapılan eserler bakımından zengin bir şehir olan Lefkoşa’da, Gotik ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkün.
Kentin gezilecek yerleri arasında Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camii, Selimiye Camii, Etnoğrafya Müzesi, Büyük Han, Kumarcılar Hanı, Büyük Hamam, Derviş Paşa Konağı yer alıyor.
İsteğe göre, şehir merkezine inilebilir ya da Rum kesiminin rahatça görülebildiği "Yiğitler Burcu" parkını ziyaret edebilirsiniz. Kıbrıs’ın oldukça hafif kahvesini tatmak isteyenler "Büyüh Han"da bir mola verebilir, daha sonra Selimiye Camii’ni gezebilir, Lefkoşa Belediye Pazarı’nda alışveriş yapabilirsiniz.
-"KUMLARA GÖMÜLÜ KENT"-
Antik Yunalılardan, Romalılara, Araplardan, Fransızlara, İtalyanlardan İngilizlere ve Türklere kadar birçok uygarlık için ada üzerindeki en önemli şehir olmuş Gazimağusa’da her uygarlığın mimari ve tarihi eserlerine rastlamak mümkün.
Kentin çekirdeğini, kıyıdaki lagünün çevresine Mısır Kralı II. Ptolemy Phiadelphus’un (İÖ 285-247) kurduğu ve karısının adını verdiği Arsinoe denilen bir yerleşmenin oluşturduğu söyleniyor. Gazimağusa, bütün Avrupa’da Ortaçağ mimarisinin en tipik örneklerini görebileceğiniz çok az sayıda şehirden birisi. Şehir, genellikle orijinal adı olan ve Yunanca’da "Kumlara Gömülü Kent" anlamına gelen "Famagusta" diye tanınıyor.
Gazimağusa’da görülebilecek oldukça fazla sayıda turistik ve tarihi yer mevcut. Bunlar Lala Mustafa Paşa Camii, Salamis Harabeleri, Othello Kulesi, Canbulat Müzesi, Sinan Paşa Camii, Namık Kemal Hapishanesi, çeşitli kilise ve manastırlar.
Mimarisini Leonardo da Vinci’nin tasarladığı şehir surlarından, Williham Shakespeare’in ünlü eseri Othello için mekan olarak seçtiği Doğu burçlarına, Venedikli kraliçelerin taç giydiği katedrallerden, III. Haçlı seferi sırasında adayı ele geçiren Aslan Yürekli Richard’ın son Bizanslılarla savaştığı Kantara Kalesi’ne varıncaya kadar birçok ünlü tarihi mekan bu ihtiyar kenti büyüleyici kılıyor.
İsa Peygamber ile aynı çağda yaşamış ve onun ölümünden hemen sonra Hırıstiyanlığı yaymak üzere Kıbrıs adasına gelmiş Aziz Barnabas adına yapılmış tarihi manastır ve içerisindeki "İkon müzesi" de görülmeye değer. Efsaneye göre St. Barnabas ölümünden 400 yıl sonra bir Ortodoks papazının rüyasına girerek o güne kadar kimsenin bilmediği gömülü olduğu yeri göstermiş. Papaz rüyasında öğrendiği bu yeri kazınca gerçekten Azizin kemiklerine ve bazı kutsal eşyalara rastlamış. Bunları dönemin Bizans başkenti İstanbul’a götürerek Kıbrıs Ortodoks kilisesinin bağımsızlığının tanınmasını sağlamış ve kendisi de ilk Kıbrıs Psikoposu olmuş.
İmparatorun verdiği bağışla Aziz Barnabas’ın kemiklerinin bulunduğu yere bugün müze olarak kullanılan bu manastır inşa edilmiş. Manastırın arka kısmındaki bina ise genellikle Salamis bölgesindeki arkeolojik kazılarda bulunmuş değişik dönemlere ait birçok değerli tarihi eşyanın sergilendiği bir Arkeoloji Müzesi.
Özellikle Ortaçağ ve daha öncesine ilgi duyan tarih meraklılarının Gazimağusa’yı mutlaka görmesi gerekiyor.
AA