Konut alıcısı aldatılıyor mu?
Türkiye ve ekonomisi zor bir dönemi geride bırakıyor. Siyasetteki güç birliği örnek olmalı ve bu dönemi ekonomide de siyasetteki gibi aynı hassasiyetle ele almak gerekiyor... İşte Yeni Birlik Gazetesi köşe yazarı Yıldıray Gökkaya'nın bugünkü yazısı..
Türkiye ve ekonomisi zor bir dönemi geride bırakıyor. Siyasetteki güç birliği örnek olmalı ve bu dönemi ekonomide de siyasetteki gibi aynı hassasiyetle ele almak gerekiyor. İlk haberler bu konuda umut verici ve teşvik ediciydi.
Merkez Bankası kredi faiz bandını düşürerek konut kredi faizlerinin düşmesi sinyalini verirken, inşaat şirketleri Emlak Konut ve GYODER'in çatısı altında biraraya gelerek kampanyalar düzenlediler. İndirimler, düşük faizler, düşük peşinatlar uygulayan kampanyalar, biriken konut stokunun erimesine de sektörün canlanmasına da yardımcı oldu.
Ama aman dikkat! Kimse bu coşkulu havanın arkasına saklanarak birbirini de kandırmaya kalkışmasın. İnşaat sektörünü bugüne kadar üreten ve ekonomiyi ayakta tutan sektör olarak hep destekledik. Ama bu, sepetteki bazı elmaların kötü olabileceği gerçeğinden de bizi uzaklaştırmıyor. Gelen haberler, sektördeki bazı markalı konut üreticilerinin tüketicileri, alıcıları sıfır faiz tuzağına düşürdüğü yönünde. Kampanyasında faizi sıfırlamış görünen kimi şirketlerin, aslında farkı fiyatlarına yedirdiği ve fiyatların ucuzlamak yerine tersine pahalandığı haberleri can sıkıyor.
Bir diğer olumsuz haber bankalar cephesinden. Bankaların da müşterisini aldattığına ilişkin şikayetler var. Yüzde 0,95 seviyesine gerileyen konut kredilerindeki faiz, inşaat sektörünü memnun etse de vatandaş bu oranın daha da düşeceğini düşünerek temkinli davranıyor. Beklenti ise konut faizinin yüzde 0,65'e inmesi. İzmir Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, konut faizlerinin sektör için belirleyici unsur olduğunu ifade ederek "Daha fazla faiz düşüşü beklendiği için gayrimenkul sektöründe henüz istenilen hareketlilik sağlanamadı. önümüzdeki aylarda bankaların daha fazla devreye girmesiyle de konut talebindeki artış gündemde kalacak gibi görünüyor" şeklinde konuştu.
Faiz indirimlerinin uzun süreli olması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Diğer yandan bankalar bir aldatmaca içinde. Faiz oranını düşük gösteriyorlar, ama ekspertiz ücreti, tahsis bedeli, dosya parası gibi eklentilerle faiz oranına en az yüzde 3 ilave alıyorlar. İşleme başlayan kredi taleplisi alım noktasında olduğu için vazgeçemiyor. Bu resmen aldatma. O yüzden hem faizlerin düşmesini hem de bu masrafların azaltılmasını bekliyoruz."
Üzüm yemeye çalışırken bağcıyı da öldürmeyelim. Merkez Bankasının banka mevduat faizlerini düşürmesi için gereken adımları atmadan, bankalarıın da kredi faizlerini daha fazla gevşetemeyeceği ortada. Çünkü bankalar da yüksek fonlama ile topladıkları parayı düşük faizle satmak istemiyor. Zarar edip kapanmalarını hiç kimse istemez. Bunun için de gözler yine ekonomi yönetimine çevriliyor. Sadece kredi faizlerinin değil, genel faiz oranlarını da gevşemesi için alınması gereken önlemler düşünülmeli. Ama dünyanın dengesi için de, yabancı sermayeyi çekebilmek için de faizlerin düşürülmesini beklemek acaba çok mu hayalcilik oluyor? Kendimizi de aldatmayalım derim ben...
Yıldıray Gökkaya/ Yeni Birlik