Genel

Konut kredileri ekonomik durgunluğa sebep oldu

İzmir Esnaf ve Sanatkarlar  Odaları Birliği (İESOB) Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mutlu, esnaf için bu  yılın sıkıntılı geçtiğini, umutların 2011 yılına kaldığını bildirdi

Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 131 meslek odası çatısı altına  yaklaşık 300 bin esnaf ve sanatkara hizmet vermeye gayret gösterdiklerini  belirtti.   Esnaf ve sanatkarlar açısından ekonomik tabloya bakıldığında, 2010  yılının oldukça sıkıntılı geçtiğini öne süren Mutlu, küresel krizin etkileri  nedeniyle durgunluk yaşayan Türk ekonomisinin, henüz tam anlamıyla zor günleri  atlatamadığını savundu.  Özellikle 2010 yılının ilk yarısında piyasalara hakim olan olumsuz  psikolojinin, yatırımların aksamasına, zincirin devamında genel üretimin ve  istihdamın düşmesine, piyasalardaki nakit akışının durmasına yol açtığını iddia  eden Mutlu, şunları kaydetti:

'Piyasaları, özellikle esnaf sanatkarları boğan ekonomik durgunluğun bir  başka nedenini de, üç dört yıl önce çekilen uzun vadeli krediler oluşturmuştur.  Enflasyonun tek haneli rakama inmesiyle kredi faizlerinde de önemli düşüşler  görülmüştür. Bu ortamdan yararlanmak isteyen insanlar, uzun vadeli araç,  tüketici, konut kredileriyle geleceklerini adeta ipotek altına almışlardır. Bunun  yanında, geliri orta veya alt seviyede olan insanlar da dahil olmak üzere,  toplumun çoğunluğu farklı bankalardan, ikişer üçer kredi kartı kullanmaya  başlamıştır. Kredi kartlarının hesapsızca kullanılması, geri ödemelerin sağlıklı  yapılamamasına, yüksek faizli kart borcundan kurtulmak isteyenlerin de yeni  borçlanmalara gitmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler, Türkiye"de insanların  aylık gelirlerinin önemli kısmını banka borçlarına ayırmasına neden olmuştur.  Rakamlar, bugün toplumu oluşturan her üç bireyin ikisinin bankalara kredi borcu  bulunduğunu göstermektedir. Geleceğe güvenle bakamayan insanların tüketimlerini  kısması, zorunlu ihtiyaçları dışında harcamadan kaçınmaları, memur, emekli, köylü  gibi kesimlerin satın alma gücünün düşmesi, doğrudan halka mal ve hizmet sunan  esnaf sanatkarları da iş yapamaz hale getirmiştir.'  Zekeriya Mutlu, 2008 bütçesinde 222 milyar lira harcama yapılırken, bütçe  gelirlerinin 204 milyar liraolduğunu, bütçe açığının 18 milyar lira olarak  gerçekleştiğini ifade etti.  2009 yılında bütçe giderinin 267 milyar, bütçe gelirinin 215 milyar,  bütçe açığının ise 52 milyar lira olduğunu hatırlatan Mutlu, 2010 yılındaysa tüm  çabalara rağmen bütçe açığının 70 milyar lira olarak gerçekleşmesi beklendiğini  ifade etti.

KEPENK KAPATAN ESNAF

Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'İşžKUR rakamlarına göre, Türkiye"de 2010 yılının ilk 7 ayında kapanan iş  yeri sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 83 artışla 27 bini aşarken,  İzmir;de Esnaf Sicil Müdürlüğü verilerine göre 2010 Ekim sonu itibarıyla 5862  esnaf sanatkar kaydını kapatmak zorunda kalmıştır. Aynı dönemde 9860 yeni iş  yerinin açıldığı görülmektedir. Yeni iş yeri açılışlarında kayıt yaptırma yasal  bir zorunluluktur. Öte yandan avantajlı kredi kullanmak isteyen esnaf sanatkarın  da kayıt yaptırması gerekmektedir. Bunun yanı sıra kayıt sildirmenin yasal bir  zorunluluğu yoktur ve ayrı bir maliyeti bulunmaktadır. Özetle, bahsi geçen  dönemde açılışların lehine olan fark, ekonominin iyi olmasından, piyasalarda  canlılık yaşanmasından değil, yasal zorunluluklardan kaynaklanmaktadır.'  

2010 yılı genelinde yaşanan sıkıntılı durum, yılın son döneminde  hükümetin arka arkaya yaptığı açıklamalar ve çalışmalarla bir nebze olsun  azalmıştır. Emekli maaşlarında yapılan iyileştirmeler, KOSGEB tarafından yeni  kredi imkanları tanınması, kanunlaşması artık an meselesi olan geniş kapsamlı  borç yapılandırma tasarısı ve istihdam paketi çalışmaları, reel sektöre nefes  aldıracak girişimler olmuştur. Bu noktada umutlar 2011 yılına kalırken, esnaf  sanatkarların da uzun vadeli, dövize endeksli aşırı borçlanmalardan kaçınmaları,  bilgi ve teknolojiyi kullanarak kendilerini geliştirmeleri önem  kazanmaktadır.'                 Zekeriya Mutlu, hükümetin, yılın son çeyreğinde arka arkaya yaptığı  açıklamalarla reel sektöre umut aşıldığını, borç yapılandırma tasarısı ve  istihdam paketi çalışmalarının bir an önce kanunlaşmasının, ülkedeki ekonomik  çevrelerin ortak beklentisi haline geldiğini söyledi.  

 -DESTEĞE EN FAZLA İHTİYAç DUYAN KÜçÜK İşžLETMELERE ÖNCELİK-

Hükümetin, meslek örgütlerinin görüşlerini de dikkate alarak tasarı  çalışmalarında eksik kalan yönleri tamamlamasını beklediklerini bildiren Mutlu,  şöyle dedi:  'Toplum vicdanını rahatsız etmeyen, haksız rekabet ortamı yaratmayan  adaletli kanunlar çıkararak reel sektörün 2011 yılına daha güvenli bakabilmesini  sağlanmalıdır. 2011 yılının yaz aylarında yapılması beklenen genel seçimler  öncesi, ülke yöneticilerinin ekonomi politikaları da büyük önem kazanmaktadır.  Gerek yapılandırma yasası, gerek istihdam paketi, gerekse yeni dönemde hayata  geçirilecek diğer çalışmalarda ayaklar yere sağlam basmalı, genel seçimler  düşünülerek popülist yaklaşımlarda bulunmaktan özenle kaçınılmalıdır. Yeni yılın  ilk çeyreğinde, 2010"un son döneminde yapılan çalışmaların meyvelerini vereceği,  ekonomide bir canlanma yaşanacağı beklenmektedir. Reel sektörün eski ritmini  yakalamaya çalışacağı bu dönemde, ülke yöneticilerinin de son derece dikkatli  hareket etmeleri gerekmektedir. Zira, bu kritik süreçte seçim ekonomisini  çağrıştıran politikaların izlenmesi, uzun vadede piyasalarda yeni tıkanıklıkların  yaşanmasına yol açabilecektir.    

Ekonomi kurmayları, mali disiplini kaybetmeden, üreten ve yatırım yapan  kesime desteklerini sürdürmelidir. Alınacak kararlarda ekonomik zincirin en zayıf  halkası esnaf sanatkarlara pozitif ayırımcılık yapılmalı, esnaf teşkilatının  yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda üyelerimize yönelik özel destek  programları hazırlanmalıdır. Yeni önlemler planlanırken, desteğe en fazla ihtiyaç  duyan küçük işletmelerin sıkıntılarını gidermek öncelikli olmalıdır.'  

-İESOB"UN ÖNERİLERİ-

Zekeriya Mutlu, bu doğrultuda yapılacak çalışmalarda hazırladıkları  önerileri de şöyle özetledi: 'Ekonomi öncelikli olmalıdır. Ülke yöneticilerinin gündemlerini siyasal  konular ve soyut kavramlar gereğinden fazla meşgul etmektedir. Türkiye"nin  önceliği ekonomi olmalıdır. İlk adımda ülke yöneticileri ile esnaf  temsilcilerinin bir araya geleceği samimi platformlar oluşturulmalıdır. Tüm  siyasiler, TBMM üyeleri, yerel yönetimler, halkın ekonomik sıkıntılarının  azaltılması için daha fazla mesai sarf etmelidirler.                 Üretim maliyetleri düşürülmelidir. Türkiye"de akaryakıt, elektrik gibi  üretim girdileri oldukça pahalıdır. Özellikle akaryakıta gelen son zamlar, mal ve  hizmet üreten kesimlerin belini iyice bükmüş durumdadır. Üretime ivme  kazandırılması için önce girdi maliyetleri düşürülmelidir.

Yerli malı özendirilmeli, Türk malını tercih etmek bir inisiyatif,  seçenek değil, mecburiyet olmalıdır. Yerli malının tercih edilmesi, genel üretim  ve istihdamı destekleyecek bir unsur olacaktır. TUİK verilerine göre, Türkiye"de çalışan yaklaşık 22 milyon çalışanın yarısından fazlası kayıtdışıdır. Kayıtdışıyla mücadeleye daha fazla önem  verilmeli, mükellef tabanı genişletilmelidir. Meslek eğitimi ülkelerin kalkınmasında büyük rol oynayan bir etkendir.  Ülkemizde meslek eğitimi tercihi, gelişmiş ülkelere nazaran daha düşüktür.  Türkiye"de meslek eğitimi yaygınlaştırılmalı, özendirilmeli, esnaf teşkilatlarına  daha verimli meslek eğitimi verebilecekleri imkanlar sağlanmalıdır. Ar-Ge Teşvik Yasası"ndan yararlanamayan esnaf sanatkarlara yönelik yeni  çalışmalar yapılmalıdır. Ar-Ge desteklerinin meslek odaları kanalıyla verilmesini  sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir.   İstihdam özendirilmelidir. Hükümet tarafından hazırlanan istihdam  paketinin ayrıntıları henüz tam açıklanmamıştır. Ancak yapılan çalışmada işçi  çıkarmaların önüne geçecek önlemler, Sosyal Güvenlik primi ve vergi muafiyeti  gibi istihdamı özendirecek tedbirler mutlaka düşünülmelidir.'
AA