Sektörel

Konut kredisinde hayat sigortası zorunlu mu?

Tüketici Mahkemesi konut kredisi kullanırken yapılan hayat sigortalarıyla ilgili emsal olacak bir karar verdi. Hayat sigortası yapmadan ödenen tutar da mirasçılara iade edilecek.

Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Noyan Doğan, bugünkü yazısında ''Konut kredisinde hayat sigortası zorunlu mu?'' sorusuna cevap verdi. İşte o yazı...

Tüketici Mahkemesi konut kredisi kullanırken yapılan hayat sigortaları ile ilgili ilginç bir karar verdi.

Mahkeme kararı gündeme geldi. Kısaca özetleyeyim. Bir vatandaşımız bankadan konut kredisi çekiyor, iki yıl sonra hayatını kaybediyor. Mirasçıları 4 yıl boyunca kredi borcunu ödüyor. Sonradan anlaşılıyor ki, kredi kullanan kişi, kredi işlemi sırasında hayat sigortası yapılmasını istiyor, hatta bununla ilgili belgeleri de imzalıyor, ancak banka sigortayı yapmıyor. Bunun üzerine mirasçıların 4 yıl boyunca ödediği kredi borcunun iadesi için banka aleyhinde dava açılıyor ve Tüketici Mahkemesi de davanın kabulüne karar veriyor. Dava, banka aleyhine sonuçlanırsa, krediden kalan borç ödenmeyecek, 4 yıl boyunca ödenen tutar da mirasçılara iade edilecek.

BANKA ZORUNLU DEĞİL

Mahkemenin bu kararı; kredi kullanırken hayat sigortasının zorunlu tutulup tutulmayacağı ve tarafların haklarının ne olduğu konusunu gündeme getirdi ki, okuyuculardan da “Konut kredisi çekilirken hayat sigortası yapılması gerekmez mi?  Sigorta yapılmadı ise ihmal mi vardır?” benzeri sorular gelmeye başladı. Anlatayım. Madem hayat sigortası özelinden bahsediyoruz, bankalar, kredi kullandırırken hayat sigortasını zorunlu tutamazlar. Yani, konut kredisi kullanırken hayat sigortası zorunlu diye bir kavram yok. Banka sadece hayat sigortası konusunda vatandaşı bilgilendirir ve sigorta yaptırıp yaptırmak istemediğini sorar. Tüketici, sigortayı istememe hakkına sahip. Aynı şekilde banka da ‘sigorta yapmıyorum, sadece kredi veriyorum’ deme hakkına sahip. Bu, bir.

İkincisi, tüketici sigorta yaptırmak istiyorsa istediği sigorta şirketinden yaptırıp, bankaya sunabilir. Banka, ‘sigortayı benden yaptıracaksın’ diye bastıramaz. Banka, ‘krediyi veririm ama hayat sigortası istiyorum’ diyebilir. Bu durum karşısında tüketici başka bir bankadan kredi kullanabilir ya da istediği sigorta şirketinden yaptıracağı kredi tutarı ile orantılı hayat sigortasını bankaya sunabilir. Üçüncüsü, kredi ile bağlantılı yapılan hayat sigortasının kredinin kalan borç tutarıyla uyumlu ve azalan tutarlarda olması gerekir. Ayrıca, kredi ile bağlantılı hayat sigortasının süresi de kredi vadesine uyumlu olacak şekilde ya uzun süreli ya da yıllık yenilenmek üzere yapılır.

BUNLARA DİKKAT EDİN!

Gelelim, işin bir diğer boyutuna. Kredi ile bağlantılı hayat sigortası tüketicinin beyanına göre yapılır. Bu beyan sırasında da kredi kullanan kişi, varsa sağlık sorunlarını ve özel durumlarını bildirmek zorundadır. Şöyle anlatayım. Ciddi bir sağlık sorununuz varken ‘sorunum yok, turp gibiyim’ diye beyanda bulunursanız ve vefat ederseniz sigorta şirketi geçmişe yönelik tüm sağlık kayıtlarına ulaşıp, sorunu tespit edip, sigorta parasını ödemez. Şu da var; ciddi sağlık sorununuz varsa sigortacı, sigorta yapmayabilir ya da öyle bir prim çıkarır ki, zaten siz bu maliyetin altından kalkamazsınız. Kimi sigorta şirketleri, belirli limite kadar hayat sigortasını beyana göre yapıyor, limitin üzerine çıkıldığında ise sağlık kontrolü istiyor. Bu arada yaş konusunu da unutmamak lazım. Kimi şirketler 65 yaş, kimi şirketler 70 yaşın üzerinde hayat sigortası yapmıyor. Banka bu yaştaki kişilere kredi verebilir ama sigorta şirketi sigorta yapmayabilir.

İşin aslı, kredi kullanırken -özellikle de konut gibi uzun vadeli kredilerde- hayat sigortası yapılıp yapılmaması tartışması bana anlamsız geliyor. Bu bir lüks değil ihtiyaç. Düne kadar hayat sigortasının kredinin maliyetini artırdığını, gereksiz olduğunu tartışıyorduk; bugün bankaların neden yapmadığını, neden zorunlu tutulmadığını tartışıyoruz. Burada bankayı ilgilendiren bir husus yok. Banka ipotek sayesinde verdiği krediyi her şart altında geri alıyor. Bu iş asıl tüketiciyi ilgilendiriyor. Sigortası yoksa geri kalanların ödeme gücü varsa krediyi devam ettiriyor, ödeme gücü yoksa konut bankaya geçiyor. Hayat sigortası yapılmışsa kalan borcu sigorta şirketi ödüyor, mirasçılar da konutun sahibi oluyor. Bu iş bu kadar basit. Nitekim geçen sene kredi ile bağlantılı hayat sigortası yaptıranlardan 100 bin kişi vefat etmiş ve karşılığında da sigorta şirketleri varislerine 1.3 milyar lira ödeme yapmış.