Genel

Konut kredisinde yüzde 9 faiz mümkün müdür?

Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Gürses bugünkü yazısında konut kredisi faizlerini ele aldı. İşte Gürses'in o yazısı...

Bugün yüzde 12.5'lik maliyet ve ortalama 1­2 aylık vade ile TL mevduat toplayabilen bankaların, 7.5 yıllık vade ile konut kredisi faizlerini yüzde 9­10'a çekmeleri mümkün mü? Yanıtım, teknik açıdan 'olanaksız.' Ancak kamu bankaları görev zararını göze alıp indirime gidebilir. Özel bankalar da zarar edecekleri için kısıtlı bir miktar için faizi yüzde 9'lara çekebilir.


Bankalar acaba Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrıda bulunduğu gibi konut kredisi faizlerini yıllık yüzde 9’a düşürebilirler mi? Cumhurbaşkanı, önceki gün bankalara, konut kredileri için “faiz oranlarını yıllık şöyle yüzde 9’a doğru çekiversinler” diyordu. Ardından da ekliyordu; “Yıllık faiz oranlarının 10’un altında tek haneli rakamlara, sanayicilerimiz için ise oranları çok daha aşağıya çekip sürümden kazanmalarını isteriz. Çünkü hangi banka kendi öz sermayesiyle çalışıyor? Hepsi milletin parasıyla çalışıyor. Dolayısıyla sürümden kazanın.” İlk akla gelen şu; ‘sürümden kazanma’ koşulları için, söz konusu ‘malın’ niteliğine ve maliyetine bakmak gerekiyor.



ÜÇ NOKTAYA BAKILMALI


Birincisi, ‘sürüme’ konu kredilerin kaynağı kısıtlı; dış sermayeye bağımlıyız. Bankaların 270 milyar TL’lik öz kaynakları var. Yurtiçinde mevduatın bir sınırı var. Artıramıyoruz. Yurtdışından da uzun vadeli sermaye gelirse ancak bunu kullanabiliyoruz. İkincisi, Bankalar Birliği verilerine göre Türkiye’deki mevduatların vadesi kısa; yüzde 83’ü üç aylık vadenin altında. Pratikte büyük bölümünün 32 gün vadeli olarak bankalara yatırıldığı için ‘3 ay’ sınıfına giriyor; daha kısa yani. Üçüncüsü, TL mevduatın vadesinin uzaması için enflasyonun düşmesi gerekiyor. Biz tersine Merkez Bankası eliyle kısavadeli faizi düşük tutup buna engel oluyoruz.


EN UCUZ FAİZ % 13.63


Merkez Bankası verilerine göre bankacılık sisteminde 22 Temmuz haftası açılan 3 ay vadeli mevduatların ortalama faizi yüzde 10.69 olmuş. Swap gibi işlemlerle, bu maliyet kayıtlara daha düşük yansıyor. Bunun üzerine, kabaca 2 puana yakın yasal yükümlülük gibi maliyetler ekleniyor. Yani çok kaba bir hesapla yüzde 12.5’luk bir çıplak ‘mal maliyeti’ var. Buna, işletme ve personel, sair masraflar dahil değil. Ya peki bankalar kredileri hangi faizden kullandırmışlar? Yine Merkez Bankası verilerine göre; ticari, ihtiyaç ve taşıt kredilerine bakarak en ucuz kredi olan konut kredilerinde uygulanan faiz; yüzde 13.63 olmuş.


FAİZİ NASIL ÇEKEBİLİRLER?


Peki bu konut kredilerinin vadeleri nasıl? 2015 sonunda bankaların kullandırdığı konut kredisi miktarı 148 milyar TL’ye ulaştı. Bugünkü kurdan baksak, kabaca 50 milyar dolar karşılığı. Kredilerin ortalama vadesi ise 91 ay. Yani 7.5 yıl demek. Soru şurada; yüzde 12.5 çıplak maliyetle ortalama 1­2 aylık vade ile TL mevduat toplayabilen bankaların, ortalama 7.5 yıllık vade ile yüzde 13­14 faizle konut kredisi verirken, bunu yüzde 9­10’a çekmeleri mümkün mü? Dünyanın her yerinde, böyle uzun vadelere birkaç puanlık ‘vade primi’ eklenir. Bu durumda, Türkiye’deki bankaların TL mevduat toplayıp, yüzde 13­14’le bile konut kredisi verebiliyor olması, büyük cesaret. Hele ki hem ekonomik, hem de politik çalkantılara tanık olunan bir ülkede? Yanıtım teknik olarak ‘olanaksız.’ Ancak kamu bankaları kanalıyla görev zararı göze alınıp böyle bir indirim yapılabilir. Özel bankalar da teknik olarak zarar edeceklerinden kısa bir dönem, kısıtlı bir miktar için faizi yüzde 9’a çekebilirler.


2013’TEN BU YANA SERMAYE YAVAŞLADI


PEKİ bankalar nasıl oldu da, 7.5 yıl vadeli konut kredisi verebildiler? Yanıtı ise 2005 sonrasındaki dünyaya sunduğumuz ‘Türkiye hikayesinde’ saklı. 2005 sonrasında tek parti iktidarı, demokratikleşme, Avrupa Birliği’ne üyelik kapısının açılması, bir çok alanda reformlarını yapmış, bankalarının içini temizlemiş bir Türkiye fotoğrafı ile bankalar, yurtdışından 10 yıla kadar vade ile bol ve ucuz faizli TL borç bulabildiler. İşin aslı şurada; yatırım sınıfı yüksek notu olan yabancı bankalar, kuruluşlar TL cinsinden uzun vadeli tahvil ihraçları yapmaya başladılar ve bunu Türkiye’deki bankalara 7­8 yıllık vadeli ‘swap’ işlemleri ile borç verdiler. Faizleri ise neredeyse Merkez Bankası’nın gecelik faizleri seviyesinde idi. Bu da, doğal olarak en teminatlı ve müşterisi hazır kesime, konut kredilerine aktı. 2013’den bu yana, bu sermaye akışı yavaşladı.


BDDK TABLONUN NE KADAR FARKINDA


Bu konudaki otoriteyi temsil eden BDDK başkanının, “faizler konusunda aşağı doğru bir yönün olmasını bekliyoruz” diyerek, tablonun farkında olmadığını ortaya koyması tuhaf. Son bir not; darbe girişimini izleyen iki haftalık veriler gösteriyor ki; kabaca 10 milyar dolarlık döviz hesabı azalışı olmuş. Ama bu olduğu gibi TL’ye çevrildiği anlamına gelmiyor. 5 milyar dolarlık TL mevduat artışı söz konusu. Gerisi ise sistemden çıkmış demek.


BDDK: ÜLKEYE SAHİP ÇIKAN BANKALARIMIZ ÖNCÜ OLSUN


BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konut alımlarında faiz oranlarının yıllık 9'a doğru çekilmesi yönündeki çağrısına ilişkin, "Bireysel tarafta, konut tarafında, şirketlerin kredilerle desteklenmesini, faizler konusunda aşağı doğru bir yönün olmasını bekliyoruz. Bu konuda ülkeye sahip çıkan bankalarımızın öncülük yapmasında fayda var. Bunları hep beraber takip edeceğiz. Bankaların da bu konuda gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyoruz” dedi. Akben ayrıca, bankaları son günlerde verilen mücadeleye destek vermeleri ve bu mücadeleye herhangi bir zarar gelmemesi ile gerek bankaların faiz politikaları gerekse kredi politikalarından herhangi bir olumsuzluk yapmaması açısından uyardıklarını belirtti.



Hürriyet