Konut satışları ilk 5 ayda arttı!
Alışılagelmiş konut ve ofis anlayışını baştan sona değiştiren marka projeler, yarattığı "yaşam konsepti" algısıyla bir mekândan çok daha fazlasını sunuyor.
Alışılagelmiş konut ve ofis anlayışını baştan sona değiştiren marka projeler, yarattığı "yaşam konsepti" algısıyla bir mekândan çok daha fazlasını sunuyor.
Türkiye ekonomisinin amiral gemisi kabul edilen inşaat sektörü, 1990'h yıllardan bu yana pek çok önemli gelişmenin baş aktörü oldu. Türk firmalarının global arenada elde ettiği başarılar; milli bir gurur kaynağı olurken, ülkenin dört bir yanında - özellikle de büyük şehirlerde - marka projeler yükselmeye başladı.
Alanının en saygın inşaat dergilerinden New York merkezli Engineering Nevvs Record'un (ENR) hazırlamış olduğu "Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi" listesinde 2003 yılında sadece 8 Türk firması yer almaktaydı. 2015 yılında bu sayı, 43'e yükseldi. Böylece Türkiye, 65 firma ile listede birinci sırada yer alan Çin'in ardından, dünyada ikinci sıradaki yerini korudu. Söz konusu rakamlar, Türkiye'nin uluslararası platformda ne kadar etkin bir konuma eriştiğinin açık bir göstergesi. Bu ivmede kaliteli yapı malzemelerinin, yenilikçi mimari anlayışının, dört duvar yerine yaşam alanı yaratma arzusunun, gelişmiş estetik algısının ve sürdürülebilirlik yaklaşımının payı oldukça büyük. Bu elementler, aynı zamanda marka projelerin ve A+ ofislerin de "olmazsa olmazları" arasında yer almakta. Marka proje akımının bu denli değer kazanmasının bir diğer önemli nedeni ise, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeği. Ardında acı bir miras ve alınması gereken büyük dersler bırakan 17 Ağustos depreminin ardından yapılaşma kavramı, farklı bir boyut kazandı. Talep "önce can güvenliği" olgusuna doğru evrilirken; depreme dayanıksız, eski ve ekonomik ömrünü tamamlamış binaların yerine yenisinin konulması için kapsamlı bir kentsel dönüşüm sürecine start verildi. Bu ivmeye, giderek kalabalıklaşan kentlerde yaşam standardını belirli bir seviyenin üzerinde tutma ihtiyacı da eklenince; marka projelerin önü daha da açıldı. İmaj değiştiren yapı sektörü, sadece Türk şehirlerinin değil, Türk ekonomisinin de aydınlık yüzü oldu.
Beklentiler değişiyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, konut satışları yılın ilk 5 ayında 2015'in aynı dönemine göre artış gösterdi. Büyük gayrimenkul projeleriyle çeşitliliğin arttığı yapı sektörü; sadece ev sahibi olmak isteyenlere değil, yatırımcılara da yeni fırsatlar sundu. Bu projeler satışlara olumlu yansırken, ilk 5 ayda Türkiye genelinde satılan konut sayısı 524bin 612ye yükseldi. Yani Türkiye'de günde ortalama 3 bin 415 konut el değiştirdi. Türkiye genelindeki satışların önemli bir dilimi İstanbul, Ankara ve İzmir'de gerçekleşti.
Günümüzde insanların bireysel ve kitlesel beklentileri, farklı öncelikleri kapsamakta. Bu da gayrimenkul sektörünün kişilere olan yaklaşımını ve tasarım - üretim eğrisini direkt olarak etkiliyor. Artık yapı sektörü paydaşlan, proje üretirken, "maksimum fayda" olgusunu ön plana çıkarmaya çalışmakta. Peki "maksimum fayda" ne anlama geliyor? Hemen hemen tüm marka projelerde, var olanı en etkili ve en fonksiyonel şekilde kullanma eğilimi mevcut. Mekânlar, en üst seviye yararı sağlayacak şekilde dizayn ediliyor, üretimde en kaliteli yapı malzemeleri kullanılırken ekolojik bilinç göz önünde bulunduruluyor. Şehir merkezinde konumlanırken doğayı da bünyesine katan projeler, yeşile özlem duyan kesim tarafından özellikle tercih edilmekte. "Lüks" kavramının inovatif ve modern tasarımlarla yansıtılması ise satış grafiğini arttıran önemli unsurlar arasında yer alıyor. Zira yaşam mekânlan, insanların aynı zamanda nasıl bir yaşam felsefesi benimsediğinin de aynası, imzası olarak kabul görüyor. Sağlanan sosyal avantajlar ise, projeleri daha cazip ve daha değerli kılıyor.
Forbes