Konut sektörünün maskeli balosu
Bir sektörün sağlıklı büyüyebilmesi yaşanan problemlerin doğru analizi ve zaman zaman da ağır özeleştirilerle mümkündür.
Lokomotif sektör olan konut inşaatı işinin en büyük problemlerinden biri kendisi ile yüzleşememesidir. Problemleri iç bünyede konuşup dışta ise maske ile dolaşmaktır. Normalleşme sürecinden uzaklaşıp doğrularını kaybetme ve anormalleşme sürecine girilmesidir. Rekabetin çirkinliği arttıkça da arayışların yanlışlığı sonuçların yanlışlığını daha da arttırmaktadır.
Bir maskeli balo var sanki ve gerçek yüzlerin saklanması hüner sayılıyor. Sorular yüzlerce fakat cevaplardaki gerçeklerin ne kadarı doğru.
Satış problemimiz yok.
Projemizin büyük bölümünü sattık.
Hedef kitlemizi doğru tespit ettik.
Konut ihtiyacına uygun üretim yapıyoruz.
Finansal problemimiz yok.
Hem pazarlama ve satışta hem de teknik işlerde eğitilmiş personel ile çalışıyoruz.
Tamamen müşteri memnuniyeti ilkesi ile hareket ediyoruz.
Üretimin her kademesini denetliyoruz.
Konut alımını tüketici açısından çok avantajlı ve karlı hale getirdik.
Gazete satış ilanlarından, web bannerlardan ve diğer satış kanallarından çok iyi verim alıyoruz. Neredeyse satışlarımızı tamamladık.
Çalışanlarımızın iş istikrarı çok fazla ve sürekli eğitimlerle onları güncelliyoruz.
Mortgage kanunu çok iyi oldu.
Artık bizde yurtdışındaki mortgage sistemini uyguluyoruz be nedenle satışlarımız çok arttı.
Birkaç banka ile konutlarımızı kredilendiriyoruz ve bu kredilerin hiçbir masrafı yok vs. vs.
Bu soru yanıtlarına yüzlercesini ilave edebilmek çok mümkün. Fakat gerçekler bu cevapların kolaylığı kadar basit değil. Acaba bu cevaplar aşağıdaki gibi yürekten olsaydı doğru cevapların oluşturulması daha mı kolay olurdu? Üzerimize düşen sorumlulukları daha mı ciddi yerine getirebilirdik?
Satışlarımız hiç düşündüğümüz gibi gitmiyor.A -B müşteri segmentine konut ürettik fakat yanlış yapmışız. Keşke C ve C+ konut alıcılarına uygun üretimler yapsaydık şimdiye kadar rahatlıkla satardık. Fakat arsa maliyetleri çok yüksek. Üretici karıda % 50 nin altına düşerse bu işi yapmanın ne anlamı var. Bizde birçok müteahhit gibi bu sektörü bırakıp asıl işimiz olan tekstil v.s. e geri dönmeyi düşünüyoruz. Nerden girdik bu işe. Satışlar kötü gitti ve finansal olarak sıkıştık. Satış ve pazarlamada eğitimli ve yetişmiş personel yok ve bunun içinde sektörel olarak hiçbir çözüm ortaya koyamadık. Ticaret Odalarımız aracılığı ile eğitimlerin düzenlenmesini ve eleman yetiştirilmesini sağlayamadık. Bu nedenle çok fazla müşteri kaçırdık. Müşterilere vermiş olduğumuz taahhütleri tam olarak yerine getiremedik. Bu da bize kaçan satış olarak geri döndü. Karlılık oranlarımızdan taviz vermedik ve bu nedenle fiyatlar normalin üzerine çıktı ve alıcı daha ucuz konuta yöneldi. İşlerimizin yoğunluğundan dolayı işin başında tam olarak duramadık. Gazetelere yüz binlerce lira para verdik ama tam olarak satışa dönüşmedi. Yıllarca mortgage kanunu bekledik fakat yurt dışındaki uygulamanın çok ilkel hali yürürlüğe konuldu. Kira öder gibi taksit ödeme fikri tamamen hayal oldu. Üstüne faiz artışlar, uluslar arası mortgage krizi derken bir de parti kapatma davası eklenince moraller bozuk ve istikrarsızlık endişesi tamamen sardı psikolojimizi. Sürekli eleman kaybediyoruz ve bulduğumuz yeni elemanlarda eskilerine göre daha bilgisiz ve tecrübesiz. Satış rakamlarına ilave ettiğimiz kredi faiz farkından başka kredileri aşağıya indirebileceğimiz başka seçeneğimiz kalmadı v.s. v.s.
Aslında tüm bu soruların karşılığı var. Fakat bu cevapları aramaya başlamadan problemi kabul ederek başlamak lazım iyileşme sürecine. Aksi takdirde maskeli balo bitecek, evlerine dönen mutsuz ve umutsuz insanlar baloda geçirdikleri suni dakikalarla avutacaklar kendilerini. Bu sektörden ekmek yiyen herkesin bu iyileşme sürecine katabileceği bir şeyler var diye düşünüyorum. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derseniz bir gün bu yılan sizi de sokar ve çevrenizdekiler aynen sizin geçmişte yaptığınız gibi seyirci kalırlar.
Dost acı söyler.