Konut

Konut stoku son üç yılda 550 bin daha arttı!

Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, konut stokundaki artışa dikkat çekerek, "Artmaya devam ediyor ve son üç yıldaki artış 550 bini aştı" yorumunu yaptı. İşte analizi...

Alaattin Aktaş'ın yazısı şöyle;


Bardağın dolu tarafı... Konutta stok artışı geçen yıl 2014'e göre neredeyse yarı yarıya azaldı ve 126 bine düştü. Bardağın boş tarafı... Konut stoku artmaya devam ediyor ve son üç yıldaki artış 550 bini aştı. 


Üç yıldaki 550 binlik artışla toplam stok hangi düzeye erişti onu bilme şansına sahip değiliz. Çünkü Türkiye'de konut stokunun hangi dönem ne miktarda olduğuna ilişkin sağlıklı bir veri seti yok. 


Stok artışını da yalnızca son üç yıl için hesaplayabiliyoruz zaten. 

Konut satışlarına ilişkin istatistikler, 2013 yılından önceki dönemde yalnızca il merkezleri ve merkez ilçeleri kapsayacak biçimde tutuluyordu. Dolayısıyla 2013'e kadar olan rakamlarda tüm Türkiye'ye ait veriler bulunmuyordu. 

İşte bu yüzden Türkiye genelindeki satışlar yalnızca son üç yıla ait. 

Stok artışım da yalnızca son üç yıl itibariyle hesaplama şansımız var.

 

Ruhsatta azalma


TÜİK'in dün yaptığı açıklamaya göre belediyeler geçen yıl 871 bin daire için inşaat ruhsatı, 724 bin daire için de-yapı kullanma izin belgesi düzenledi. 


İnşaat ruhsatına konu daire sayısı geçen yıl yüzde 15'ten fazla azaldı. 2014 yılında ruhsat alınan daire sayısı 1 milyon 31 bin düzeyinde gerçekleşmişti. Aslında geçen yılki azalmayı normal karşılamak gerekir, çünkü eğilimi bozan 2014 yılındaki artıştı. 2013 yılında ruhsat verilen daire sayısı da 840 bindi. 2014 yılında yapılan yerel seçim, her yerel seçim döneminde olduğu gibi ruhsat alımını tetikleyen bir etki doğurdu. 


Yönetimlerin değişebileceği ve yeni yönetimden ruhsat almanın zorlaşabileceği gibi kaygılar yüzünden her yerel seçim sürecinde ruhsat alımlarının arttığı bir gerçek. 2014 yılında yaşadığımız da bundan ibaret. İnşaat ruhsatına konu daire sayısında 2013'ten 2014'e geçerken yüzde 23'ü bulan hızlı bir artış oldu, geçen yıl da normal düzeye inildi. 

Yapı kullanma izni verilen daire sayısında ise daha ılımlı bir düşüş var. 2014 yılında 770 bin olan kullanımına izin verilen daire sayısı, geçen yıl yüzde 6 azalmayla 724 bine indi.

 

2015'te 126 bin daha eklendi 


Geçen yıl 724 bin daireye yapı kullanma izni verildiğini belirttik.


Türkiye genelinde geçen yıl gerçekleşen ilk el konut satışı ise 599 bin düzeyinde gerçekleşti. Bir başka ifadeyle, 724 bin adetlik konut arzına karşılık 599 bin adetlik talep yaratıldı ve aradaki farkı oluşturan 126 bin adet konut, stoka eklenmiş oldu. 


Bu hesaplamayı yaparken bazı ayrıntıları göz ardı ettiğimizi belirtelim. Örneğin yapı kullanma izni verilen 724 bin dairenin 3 bini ikamet amaçlı binalar dışında kalıyor. Yine 724 bin dairenin 39 bini devlete ait. Ayrıca, yapı kullanma izni verilen konutların illa o takvim yılında satılması da söz konusu değil elbette. Mutlaka yıldan yıla kaymalar vardır. Ama bu kaymanın boyutunu bilme şansımız hiç yok. İşte hesaplamada sadelik için bu ayrıntıları göz ardı ediyoruz. 


Konut stokuna eklenen daire sayısı geçen yıl 126 bin düzeyinde kaldı ve 2014 yılındaki 229 bin adede göre neredeyse yarı yarıya azaldı. Geçenyılki stok artışı, 2013 yılındaki 197 binin de altında. 


Stoktaki artışın hız kesmesi olumlu; ne var ki üç yıl toplammdaki stok artışının 550 bini aşması da gözden uzak tutulmaması gereken bir olumsuzluk. Girişte de belirttik; Türkiye'deki konut stokunun hangi dönem ne kadar olduğunu bilmediğimiz için bu 550 binle birlikte hangi düzeye gelindiği konusunda da fikir yürütemiyoruz. 


Tablo açık... Son üç yılda 2 milyon 221 bin daire için yapı kullanma izni verilmiş, yani daire arzı bu kadar artmış, ama bu dönemde ilk el konut satışı 1 milyon 669 binde kalmış. Yani arz edilenle talep gören ve satılan arasındaki 552 bine yakın fark, stoka eklenmiş. 


Merkez ne faiz değiştirdi, ne söylem


Ankara-Ulus'tan gelen karar beklendiği gibi oldu. Merkez Bankası faizde herhangi bir değişikliğe gitmedi. Son olarak geçen yılın şubat ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında aşağı çekilen faiz. o günden beri sabit tutuluyor. 


Zaten Merkez Bankası'nın dünkü toplantısında bir faiz değişikliği yapacağını bekleyen de yoktu. Faizde sadeleştirmeye gidilmesi yönündeki planı da önceki ay rafa kaldırılmıştı. 


Merkez Bankası faizde değişiklik yapmadığı gibi, toplantı sonrası yaptığı açıklamayı da bir önceki toplantı açıklamasına göre neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan tekrarladı. 

İçinde bulunulan ekonomik koşullar faizde ve söylemde zaten bir değişiklik yapılmasını gerekli kılmıyordu. 


Kaldı ki, adeta uzatmaları oynuyormuş gibi görünen bir Merkez Bankası yönetimi var. Görev süresi şunun şurasında iki ay sonra dolacak bir başkanın yönetiminden söz ediyoruz. Erdem Başçı görevini sürdürecek mi, belli değil ya da kamuoyu bilmiyor. Belki Başçı da bilmiyor, işte o yüzden uzatmaları oynayan bir yönetimden söz ediyoruz ya... 


Başçı'nın nisanda yeniden atanıp atanmayacağı ya da atanmayacaksa yerine kimin geleceği şimdiden bilinse kötü mü olur? 


Alaattin Aktaş / Dünya