Sektörel

Konutlarda KDV arttırımına sektör karşı çıktı, TBMM yumuşadı!

150 metrekarenin altı konutlarda KDV'nin artırılması öngörülüyordu. Ancak, konut sektöründe başlanmış işleri ve konut talebini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle karşı çıkılan bu düzenleme TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nda yumuşatıldı

Halen TBMM Genel Kurulu'nda olan “torba yasa” tasarısı ile konut teslimlerinde şimdiye kadar uygulanan 150 m2 ve üstüne yüzde 18, 150 m2 altına yüzde 1 KDV oranları, inşaatın yapıldığı arsa veya konutun vergi değeri esas alınarak farklılaştırılıyor. Böylece 150 m2nin altı konutlarda KDV'nin artırılması öngörülüyordu. Ancak, konut sektöründe başlanmış işleri ve konut talebini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle karşı çıkılan bu düzenleme TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nda yumuşatıldı. Öngörülen düzenleme inşaat sektörü açısından kritik öneme sahip. Sektör bir yönüyle halen konut teslimlerine metrekare ölçütüne göre yüzde 1 ve yüzde 18 olarak uygulanan KDV oranlarında iade sorunundan şikayetçi.


Sektör liderleri yeni düzenlemenin, bu sorunu da aşarak, sektörü ciddi bir maliyet, satış, talep daralması ve bunların doğuracağı yan sorunlarla karşı karşıya getireceği görüşünde birleşiyorlar.


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek KDV farklılaştırmasının gerekçesini, lüks ve barınma amaçlı konut teslimlerinde eşitsizlik yaratan mevcut uygulamayı düzeltmek şeklinde açıklarken, DÜNYA Mikro Politika'ya konuşan liderler ise ikna olmuşa benzemiyor. Özetle dedikleri şu: Bu düzenleme inşaat sektörünü vurur!


Tahir Tellioğlu/Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED) Başkanı


GETİRİLEN MUAFİYETLER SEKTÖRÜN TALEPLERİNİ KARŞILAMAZ


Bu tür düzenlemeler belli alanları koruma zihniyetiyle yapılıyor, dolayısıyla işin genel adalet yapısından uzak olmuş oluyor.


Örneğin, müteahhit inşaat malzemelerinde yüzde 18 KDV ödeyerek malzemeyi alıyor. Bir konut ya da bir yapıyı imal ediyor. Sonra, 150 metrekarenin altındaki yapıyı yüzde 1 KDV ile satıyor. Devlet ödediği yüzde 18'lik KDV'nin yüzde 1'ini karşılamış oluyor. Yüzde 17'lik olan kısmı iade edilmesi gerekirken, alamıyor. Böyle bir sorunumuz da var. Getirilen muafiyetler sektörün taleplerini karşılamaz. Burada belli bir kesimden farklı KDV alınması doğru, destekliyoruz; ama, bütünü de görmek lazım. Diğer alanda yaptığın haksızlığı görmeden, o haksızlığı telafi etmeden başka bir hak talep etmek genel açısından  dil bir yaklaşım olmuyor. Şimdi kentsel dönüşüm ya da bir kısım teşvik alanı içindeki yapılarla ilgili istisna tutmak da çözüm değil. Sen başarmak, sonuç almak istediğin konuyla alakalı işin önünü  çıyorsun, ama özel sektörün, müteşebbis ruhun, kendi sermayesiyle, çabasıyla bir şeyler yaratmaya çalışan kesimin önünü tıkıyorsun! Olaya bu çerçevede bakmak l‚zım. Ama yüzde 1 aldığın yerde de inşaat malzemesine yüzde 18 KDV ödeyen müteahhidin kaybı ne olacak? Arada yüzde 17 kayıp var. Onu sen  alıyorsun devlet olarak, peki niye iade etmiyorsun? Kentsel dönüşümü desteklemek güzel ama bütün kesimlerin ihtiyacını karşılayacak şekilde; inşaat malzemelerinin KDV'sini yüzde 8'e, konuttaki ortalama KDV'yi de yüzde 8'e indirsen daha adil olur. Bir de şöyle göreceli bir durum var. Gayrimenkul rayiç değerlendirmeleri Türkiye'de çok sağlıklı değil. Bunu neye göre yapacaksın? Bence bu tür ayrıntılara hiç girilmemeli. Toplamına değer bir hadise yapılmalı. Örneğin, 500 bin liraya konut satılıyorsa zaten ona göre genel vergisini alıyorsunuz, Bunun üstüne katma değer oranını artırmak adil ve mantıklı değil. Hem kentsel dönüşümden, hem de yabancılara satış yasasından ötürü inşaat sektöründe oluşacak hareketlilik var. Bu tür düzenlemeler bu hareketliliğin önünü de keser. Kentsel dönüşüm alanlarında bir kısmı devlet eliyle olacak ama bir kısmı da özel sektör gücüyle olacak. KDV muafiyeti sağlasanız da müteahhit finansmanı daha önce yaptığı işlerden, öz kaynaklarıyla sağlayacak. Bu durum, mevcut finansman kaynaklarının kentsel dönüşüme ilk etapta yansıtılmasına engel teşkil edecek, bu bir. İkincisi, kentsel dönüşüm ilan edilen alanların dışında da dönüşüm olacak. Şu anda bile İstanbul-Kısırtepe'de binlerce gecekondu dönüştürülüyor. Resmen kentsel dönüşüm alanı ilan edilmediğinde özel sektör de oralara girmek istemeyecek. Devlet bu sektörü kendi menfaatine göre TOKİ evi, kentsel dönüşüm evi şeklinde ayırıp özel sektörün vergi yükünü ağırlaştırdığı zaman özel sektör de üretimi düşürür. Yılda 2-3 milyar KDV alacaksın diye, 100 milyar yatırım gücüne sahip sektör yüzde 15 gerilese 15 milyar liralık yatırım gücünü kaybettireceksin. Bunları bu açıdan değerlendirmek lazım. Şu anda Türkiye'de üretim aşamasında olan 300 bin civarında konut, KDV'de yüzde 17 fark var. Yeni bitirdiğim bir sitenin bir kısmını KDV dahil sattık. Yüzde 1 alıyorsun, ama şimdi yüzde 17 KDV getirdiğin zaman ben nereden karşılayacağım?


Şerif KÜTÜK/Ankara İnşaatçılar Sanayiciler ve İşadamları Eğitim Derneği Başkanı


YAP-SATÇI MÜTEAHHİTLER BÜYÜK ZARAR GÖRECEK


Son yıllarda gelişen inşaat sektörünün şehrin her bölgesinde arsaları değerli hale getirmesi, kat karşılığı inşaat işlerini kaçınılmaz kıldı. Yeni KDV düzenlemesi bu ilişkileri müteahhit aleyhine bozacak, bunun sonucunda da süratle kendini yenileyen şehirler büyük bir darbe alacak. Mevcut uygulamada, arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşmekte. Arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte eş zamanlı fatura düzenlemesi gerekmekte. Söz konusu uygulamada hasılat paylaşımı, gelir paylaşımı gibi şekillerde düzenlenen sözleşmeler uyarınca yapılan işlerde, inşa edilen bağımsız birimler yerine bunların hasılatı paylaşılmakta, yapılan işler de 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliği'nde düzenlenen arsa karşılığı inşaat olarak değerlendirilmekte. Fakat, arsa sahipleri genellikle işletme sahibi değillerdir. Bu nedenle tüm yük zaten müteahhidin omuzlarında. Yeni düzenlemeyle yap-sat yapan müteahhitler büyük oranda KDV ödemek; dolayısıyla elde ettikleri kârdan daha fazla Gelir Vergisi ödemekle karşı karşıya kalacaklar. Net ifade etmek gerekirse, bu tasarı kanunlaşırsa yüz binlerce yap sat müteahhidinin beli kırılacaktır!


Hamza CAN/Mamak İnşaat Müteahhitleri Derneği (MİMDER) Başkanı


MÜTEAHHİT KAZANDIĞINDAN DAHA ÇOK VERGİ VERECEK


Türkiye genelinde 200 bin, Ankara'da da 20 bin civarında yapsat işi yapan inşaat müteahhidi bulunuyor. Bu müteahhitlerimiz öncelikle işlerini taşeron firmalara yaptırmakta. Büyük çoğunluğunun vergi kaydı dahi bulunmuyor. Proje, yapı denetimi, hafriyat, kalıp, soğuk demir, boya, fayans, paslanmaz, dış cephe mantolama, kapı pencere işlerinin tamamına yakını taşeron firmalarca yapılıyor. Proje, yapı denetimi, hafriyat, kapı, pencere işleri karşılığında fatura alabiliyoruz. Fakat diğer işlemlerin çoğunda faturalandırma şansımız bile olmuyor. İşin bitiminde Maliye ve SSK ‘Bu işte şu kadar insan istihdam etmiş olmanız gerekir' diyor, biz de o kadar vergi ve SSK primi ödüyoruz. Aldığımız faturaları da devlete ibraz ediyoruz. Daha önce devleti yönetenler bu sıkıntılarımızı bildiği için konutta haksız vergiler çıkmasın, fiyatlar yükselmesin diye, 150 metrekareye kadar olan konutlarda yüzde 1, 150 metrekarenin üzerindeki konutlarda ise yüzde 18 KDV uygulaması getirdiler. Bu uygulama doğru fakat yetersizdi. Çünkü, yap-sat işi yapanlar bu farklardan doğan KDV'leri devletten alamamakta; iadesi istendiğinde, denetimle korkutulmaktaydılar. Siz işlerinizi taşeronlara vermişsiniz, fakat onların çalıştırdığı işçilerin sigortası yapılmamış.


İşin karşılığında fatura da alamamışsınız. Bunları ispatlama şansınız olmuyor. Yeni uygulamada şu sakıncalar var:


Belgelendiremediğiniz giderler için fatura alamıyorsunuz. Arsa sahiplerine bedava konut, arsa parası veriyor ama fatura alamıyorsunuz. Şimdi yapılan tüm konutlarda doğalgaz, asansör var, lüks konut sayılıyor. Sattığınız her daire için yüzde 18 KDV ödeyeceksiniz. Konut fiyatı artacak. Yetmiyormuş gibi arada müthiş bir kazanç gözükecek, onun da yüzde 30'a yakın kısmını devlet vergi olarak isteyecek. Yani kazandığınızdan fazla vergi ödemiş olacaksınız. Bu sistem tam olarak işletildiğinde Türkiye genelinde 200 bin inşaat firmasından sadece 1000'i kalır, diğerleri işlerini bile tamamlayamadan iflas bayrağı çeker. Net alanı 150 metrekareyi aşan konutların vergi yükünü ve nihai olarak fiyatlarını önemli ölçüde artırmakta. Net alanı 150 metrekareye kadar olan konut teslimleri yüzde 1, 150 metrekareyi aşanlarda ise net alanın 150 metrekareye kadar olan kısmı için yüzde 1, aşan kısmı için yüzde18 veya daha düşük bir oranda KDV uygulanmalı.


Sami ARİFER/Sivas İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİMDER) Başkanı


TOKİ İLE İŞ YAPMAYAN FİRMALAR CİDDİ ÖLÇÜDE SIKINTIYA GİRER


Kentsel dönüşüm alanları genelde TOKİ'nin ya da TOKİ'yle ortak çalışan firmaların yaptığı bir iş. TOKİ'yle bağlantısız çalışan firmalar çok sıkıntı yaşayacak bu konuda. Şimdi onları KDV'den muaf tuttuğunuzda, zaten Türkiye'de birçok şeyden muaf olan TOKİ'yle rekabet etmeniz mümkün değil. Özellikle de küçük şehirlerde. Örneğin biz Sivas'tayız. TOKİ'nin lüks konutları bizi çok sıkıntıya sokacak. Sosyal konut üretmesi gereken TOKİ, rekabet edilemez bir halde. Vatandaşa lüks konut satarak nasıl bir hizmette bulunuyor TOKİ? Mevcut durumda da şöyle bir sıkıntı var:


Yüzde 1 veriyoruz, yüzde 18'le malzeme alıyoruz, arada KDV açığı doğuyor, onu devletin bize ödemesi gerekiyor. Çeşitli bahanelerle ödemiyorlar, Sigorta konusunda mesela, devlet ‘şu binaya 100 bin liralık sigorta ödemeniz' gerekiyor diyor; siz bu kadar işçi çalıştırsanız da çalıştırmasanız da o parayı devlete ödüyorsunuz. Şimdi özelleştirme ve kentsel dönüşüm alanları bu düzenlemeden muaf tutuluyor. Nasıl bir mantık anlamıyorum! O zaman herkes bu işi bırakacak, TOKİ yapacak tek başına, rekabet edilemez bir halde... Ya da TOKİ tamamen kendi işine dönecek ve sosyal konut yapmaya devam edecek.


Taner YÜZGEÇ/TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı


SORUNLU YANLARI VAR AMA OLUMLU BİR DÜZENLEME


Düzenlemenin olumlu yönleri olmakla birlikte bir hayli sorun yaratacak yönü de bulunuyor. İstanbul gibi büyük kentlerde bölge ve arsa rayiç bedelleri yüksek olan alanlarda 150 metrekarenin altında olan lüks konutlarda yüzde 1 KDV alınması ile Tatvan'da 150 metrekareden büyük bir ahırdan yüzde 18 KDV alınması adalet duygusunu zedeleyen bir uygulamaydı. Düzenlemenin sakıncalı yönü de var. TOKİ ve iştiraklerinin yüksek vergiden muaf tutulması ile kentsel dönüşüm alanlarının kapsam dışında bırakılması önemli sorunlar yaratacak. TOKİ dar gelirliye sosyal konut üretmek için kurulmuş bir kurumdu. Ancak zamanla bu amacının dışına çıkarak, kamu kurumu olmaktan gelen avantajları da arkasına alarak lüks konut üretmesi özel sektör firmalarına büyük zararlar verdi. Diğer sorunlu yönü uygulamanın 1 Haziran 2012 tarihinden sonra ruhsat alacak konutlara uygulanacak olması. Geçiş süreci tanımadan uygulanmaya alınan düzenleme inşaat sektöründe önemli bir daralmaya yol açacak. KDV oranlarındaki artış dolaylı olarak konut alıcısına yansıyacağı için alım oranlarında düşüş yaşanacak.


Son olarak, KDV oranlarında yapılacak artış ne yazık ki büyük oranda vatandaşa yansıtılacak. “Yüksek gelirliden bir miktar daha fazla vergi almak amacıyla” hazırlanan düzenlemede vergi oranlarının henüz belli olmaması endişeleri artırıyor. Vergilerin üç aşamalı yüzde 1, yüzde 8 ve yüzde 18 olarak belirleneceği medya organlarında dile getiriliyor.


Recep KÜTÜK/Anadolu İnşaatçılar Birliği Başkanı


FİRMALARIN KDV İADESİ ALMA İMKANI KALMAYACAK


150 metrekarenin altındaki konutlarda yüzde 1 KDV'nin değiştirilmesine yönelik çalışmayla aslında tüm konut satışlarında KDV oranı yüzde 18'e çıkarılmak isteniyor. Şu anda il ve ilçelerimizde yapılan konutların tamamı lüks konutlar. Doğalgazın yaygınlaşmasıyla yeni binalar kaloriferli. Doğalgazın olmadığı yerlerde bile LPG sistemiyle ısıtılmakta. Ayrıca yeni binaların büyük çoğunluğu asansörlü, PVC pencere, çelik kapı, Amerikan panel kapı, laminat parke, ıslak zeminler fayans ve kalebodur


yapılıyor. Tüm binalar bu vasıfta olduğu için lüks konut sınıfına giriyor. Bu açıdan yeni düzenleme yasalaşırsa tüm konutlarda KDV uygulaması yüzde 18 olacak. Bu, aslında 150 metrekarenin altındaki konutlarda KDV iadesiyle ilgili bir düzenleme. Devletin firmalara iade etmek zorunda olduğu KDV fazlasının verilmemesi üzerine firmaların haklı şikayetlerini ortadan kaldırmaya yönelik. Devlet zaten küçük firmalara bu iadeleri vermemekte, büyük firmalar ise kamuoyu baskısını kullanmaktaydılar.


Bu düzenleme ile hiçbir firmanın KDV iadesi alma şansı kalmayacak. Fakat burada unutulan şey, konut fiyatlarındaki artış. Zaten kentsel dönüşümleri ve TOKİ'leri hariç tutarsak ülke genelinde konut fazlası oluşmaya başladı. Kentsel dönüşüm yerlerini ve TOKİ'leri vatandaş KDV'siz olduğu için


tercih edecek, diğer bölgelerde konut fiyatları arttığı için satışlar kesilecek. Geçen yılın son çeyreğine göre konut satışları bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 20 oranında düştü. Bu uygulamanın


devreye girmesi halinde önümüzdeki yıldan itibaren yeni konut alım satımları, yüksek fiyatlar sebebiyle, duracak.


Ali Yalçın Tung / TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı


DÜZENLEMEYİ DESTEKLİYORUZ


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından yapılan açıklamada; KDV oranının sadece metrekareye göre değerlendirilmeyecek olması, konutun bulunduğu yere ve konutun değerinin dikkate alınması ayrıca kademeli KDV uygulaması önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. İnşaat şirketlerinin


çeşitli platformlarda dile getirdiği kademeli KDV sistemi uygulaması ile talep, arsa değeri yüksek bölgelerden prim potansiyeli olan bölgelere yönlendirecek. Yeni sitemde, yapı müteahhidin


KDV farkı uygulaması da son bulacak. Yeni sistem dar ve orta gelir grubundakileri olumsuz  etkilemeyecek ve ek vergi yükü getirilmeyecek. TİMDER olarak yeni düzenleme ile bölge ve bina değerlerini dikkate alarak yapılması öngörülen kademeli KDV oranı düzenlemesini destekliyoruz.


Dünya Gazetesi