Kent Haberleri

Konya'ya daha fazla üniversite yapılmalı!

Konyalı hayırseverler tarafından İstanbul'a kazandırılan Rumeli Üniversitesi'nin Konyalı kurucu rektörü Prof. Dr. Salih Aynural, Yenigün'e konuştu. Aynural, "Konya, Türkiye'nin sayılı şehirlerinden birisi. Konya'ya daha fazla üniversite yakışır diye düşünüyorum" dedi.

Konyalı hayırseverler tarafından İstanbul'a kazandırılan Rumeli Üniversitesi'nin Konyalı kurucu rektörü Prof. Dr. Salih Aynural, Yenigün'e konuştu. 


SALİH AYNURAL KİMDİR?


Konya-Akşehir doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladım. 1984 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldum. Aynı üniversitede 1985 yılında yüksek lisans, 1989’da doktora tezini başarıyla bitirdim. Bu arada, 1986 yılında İktisat Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladım. 1992 yılında Yrd. Doç. Dr., 1994’de Doç. Dr., 2000’de Prof. Dr. ünvanlarını almaya hak kazandım. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi’nden Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü İşletme Fakültesi’ne geçtim. Burada 7 yıl Dekanlık, 3 yıl Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Ayrıca Türk Dünyası Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Merkezi Başkanlığı’nı yürüttüm. 2007 yılında Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Denetim Kurulu üyeliklerine atandım. 


KONYA, TÜRKİYE’NİN 


SAYILI ŞEHİRLERİNDEN


Konya, Türkiye’nin sayılı şehirlerinden birisi. Konya’ya daha fazla üniversite yakışır diye düşünüyorum. Hazreti Mevlana’nın, Nasreddin Hoca’nın diyarı, Selçuklu’nun payitahtı Konya’da ilmin, irfanın gelişmesi elbette ki çok önemli. Tabii sayıdan ziyade, niteliğe de önem vermek gerekir. Nitelikten kastım; kaliteli eğitim. Kaliteli eğitim veren üniversitelerin olması o şehir için oldukça ehemmiyetli bir durum teşkil eder. 


RUMELİ MEZUNLARI ARANILAN OLACAK


İstanbul Rumeli Üniversitesi’nden mezun olan öğrenciler aranılan, istihdam edilen ve ülkeye de belirli noktalarda hizmet edebilecek insanlar olacaktır. Lisansta yüzde 100 burslu hakkını tanıyoruz öğrenciye. Bunu niye yapıyoruz? Çünkü kaliteli, ne yaptığını bilen veya bilecek öğrenciler gelsin. Kaliteli eğitim, kaliteli öğrenci ile birleştiği takdirde o öğrencilerin Türkiye’nin her bir yerinde, her bir makamında çok rahat yer edinebilme imkanı olur.


İstanbul’da hemen hemen her sektörde ağırlığını hissettirmeye başlayan Konyalılar, eğitimde de iddialı olduklarını gösterdi. İstanbul’un Silivri ilçesine Balcı Vakfı tarafından yaptırılan Rumeli Üniversitesi, yeni eğitim-öğretim sezonu için gün saymaya başladı. Vakıf sahipleri gibi üniversite kurucu rektörü Prof. Dr. Salih Aynural da bir Konyalı olduğunun altını çizerek, şöyle dedi: “En bariz farkımız kaliteli eğitim olacak. Aranılan, istihdam edilen öğrenciler mezun edeceğiz. Yakın zamanda farkımızı hissettireceğiz.” 


İstanbul’da Konyalı hayırseverler tarafından hizmete kazandırılan bir kuruluş Rumeli Üniversitesi. 2016-2017 eğitim-öğretim sezonuyla da kapılarınızı öğrencilere açıyorsunuz. Öncelikle sizin nezdinizde İstanbul Rumeli Üniversitesi’ni kısaca tanımak isteriz.


Elbette. Konyalı hayırseverlerin oluşturduğu Balcı Vakfı tarafından 23 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Silivri’de kurulan bir vakıf üniversitesiyiz. Toplumun ihtiyacı olan bilim insanlarını ülkeye kazandırmak; bilgili, çağdaş, donanımlı, deneyimli, topluma yararlı, araştırmacı gençler yetiştirmeyi hedefleyen, bir yüksek eğitim kurumu ve mükemmeliyet merkezi olma amacı taşıyoruz. Alanında uzman, deneyimli akademik kadrosuyla özel sektör ve devlet kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde; başta tıbbi bilimler olmak üzere tüm disiplinlerde evrensel düzeyde eğitim vermeyi hedefliyoruz. Üniversitemiz; İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere 3 fakülteden oluşuyor. Adalet, Ağız ve Diş Sağlığı, Ameliyathane Hizmetleri, Anestezi, Bilgisayar Programcılığı, Çocuk Gelişimi, Diyaliz, Fizyoterapi, Grafik Tasarım, İlk ve Acil Yardım, Odyometri, Patoloji Laboratuvar Teknikleri, Radyoterapi, Tıbbi Görüntüleme Teknikleri ve Tıbbi Laboratuvar Teknikleri alanında bir meslek yüksekokulumuz bulunuyor.  Fakültede ise 2 bölümden öğrenci alacağız. Bu iki bölümümüz yüzde 100 burslu. 


BÖLGESİNİN İHYASINA KATKI


Üniversite binamız yaklaşık 15 bin öğrenci alacak kapasitede. Silivri, yakın zamanda büyük bir gelişme kaydedecek olan bir bölge. Buraya üniversite kurulur kurulmaz çevremizde çeşitli inşaat faaliyetleri başladı bile. Türkiye’nin her tarafına hitap ediyoruz. Yeni eğitim-öğretim sezonunda bizi tercih edip, kayıt yaptıran öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu İstanbul dışından. Dolayısıyla Rumeli, hem bu bölgeye hitap eden bir üniversite, hem de Türkiye’ye hitap eden bir üniversite kimliği taşıyor. 


Şu an üniversitenize kaç kayıt var, paylaşır mısınız?


Ek kontenjan neticeleri an itibariyle daha belli olmadı ama şu anda 560 kayıtlı öğrencimiz var. Başlangıç ve ilk yıllar için önemli bir sayı.


MESELE TÜRKİYE’YE HİZMET


Sayın Rektörüm; Bugün Türkiye’nin hemen hemen her vilayetinde bir üniversite var. Hatta bir şehirde birden fazla yüksekokul ( özel, vakıf, devlet ) hizmet veriyor. İstanbul Rumeli Üniversitesi’nin diğer yüksekokul kuruluşlarından farkı ne olacak, nedir ayrıcalığınız?


En bariz farkımız ‘kaliteli eğitim’ prensibimiz olacak. İlk hedefimiz eğitimde fark oluşturup, diğer üniversitelerden bir adım öteye gitmek. Çünkü kalite, eğitimde çok çok önemli. Her zaman parayı, kârlılığı ön planda tutan bir anlayış değil, daha çok bize emanet edilen öğrencileri daha iyi nasıl yetiştirebiliriz, nasıl kaliteli bir eğitim verebiliriz, buradan mezun olduktan sonra Türkiye’ye katkıları ne olabilir… noktasında duruma yaklaşıyoruz. Yani bir nevi bu olayı Türkiye’ye hizmet olarak görüyoruz. Eğer siz kaliteli bir eğitim vermezseniz, kaliteli ve şuurlu bireyler yetiştirmezseniz, bu Türkiye’nin sırtına bir yük olur. Zaten bir vakfın amacı bağlı bulunduğu ülkeye hizmet etmek değil midir? Bir vakfın amacı; ‘Para kazanalım da gerisi ne olursa olsun’ şeklinde bir anlayış asla değildir. Tabii ki üniversitemiz kazanç elde edecek. Ama elde ettiği kazancı da tekrar eğitime yatırarak, daha da geliştirerek, burs imkanlarını daha da arttırarak millete hizmet etmiş olacağız.


 RUMELİ’NİN FARKI


Tüm bu söylediklerimin yanında şunları da eklemek istiyorum; Tüm öğrencilerimiz eğitim hayatı boyunca pratik eğitimin yanında yoğun İngilizce programı ve yaşam koçu, kariyer koçu, girişimcilik koçu, liderlik workshopları, psikolog destekleriyle iş hayatına bir adım önde başlıyor. Gurme Kulübü ile yurtta veya evde kalan öğrencilerimiz pratik yemek tarifleri hazırlayarak hayatı yaşayarak öğrenebilecekler. 


Yıllardır akademik camianın içerisindesiniz. Yurt dışında da yine eğitim faaliyetlerinde bulunmuş biri olmanız hasebiyle Türkiye’deki eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Eğitimde çok karmaşık bir döngü var. Yani sürekli okullara giriş sistemi değişiyor, sınav formatı değişiyor, maalesef bir düzene geçemedik. Her zaman karşı çıktığım bir hususu belirtmek istiyorum; özellikle ortaöğretimdeki sınavları kaldırmalıyız. Çocukları daha küçük yaşlardan itibaren bir ‘yarış atı’ gibi çalıştırıyoruz, ter döktürüyoruz. Hal böyle olunca çocuklar küçük yaşlarında sosyal faaliyet alanları bulamıyorlar ve çocuk asosyal bir hale geliyor. Çocukluklarını yaşayamadan adeta bir ‘stres topu’ olarak büyüyorlar. İsterim ki ilk ve ortaokul sıralarında bulunan öğrencilerimiz daha o yaşlarda resim, spor yapmaya başlasınlar. Herhangi bir enstrümanla ilgilensinler. Derslerinin dışında enerjilerini harcayabilecek değişik spor dallarında faaliyet göstersinler. Biz ülke olarak niye yeterince sporcu, ressam çıkartamıyoruz? Yapmamız gereken şu; öğretmen kadrosunu güçlendirerek, her ilde eğitim seviyesini eşit noktalara getirmek zorundayız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, acil bir şekilde bu dengeyi sağlaması lazım. 


DESTEK TALEP ETMEDİK


Türkiye’de çok sayıda vakıf üniversitesi var. Bunlar içerisinde ilk yılında İstanbul Rumeli Üniversitesi gibi donanımlı, eğitim-öğretime hazır bir-iki üniversitenin dışında başka bir üniversite yoktur. İlk yılında kendi binası olan, devletten veya yerel idarecilerden hiçbir destek talep etmeyen, tamamen kendi imkanlarıyla yoğrulan sayılı vakıf üniversitelerinden birisiyiz.


Üniversitenin kurucu rektörü olarak vakıf sahipleri gibi siz de bir Konyalısınız. Akşehir’e dair neler söylemek istersiniz?


Akşehir’de çok hatıralarım var. Ailem Özbekistan’dan 1930’lu yıllarda önce Afganistan’a geliyor, oradan da 1952 yılında Türkiye’ye giriş yapıp, Akşehir’e yerleşiyor. Ben Akşehir’de doğup, büyüdüm. Tam bir Akşehir aşığıyım. Akşehir beni çok etkilediği için her yıl mutlaka oraları görmem lazım, yoksa rahat edemem. Anılarım zaten beni doğup büyüdüğüm topraklara sevk ediyor. Tüm stresim, yorgunluğum gidiyor, huzur buluyorum. 


Yakın zamanda ülke olarak bir milat yaşadık. O da 15 Temmuz. Bu ülkenin bir münevveri, aydını olarak 15 Temmuz darbe kalkışması hakkında da kısaca değerlendirmenizi almak isterim. 


Cenab-ı Hakk der ki; ‘Siz hayır zannedersiniz altından şer çıkar, siz şer zannedersiniz, altından hayır çıkar.’ İşte 15 Temmuz, bu kelama birebir uyuyor. 15 Temmuz darbe kalkışması, Türkiye’yi müthiş manada zora sokmasına rağmen, çeşitli zararlara uğratmasına rağmen bu şer girişiminden hayır doğdu diye düşünüyorum. Eğer bu kalkışma yaşanmasaydı, bu FETÖ’ye mensup kişilerin bu derece teşkilatlanarak paralel bir yapı oluşturduklarından bihaber olacaktır. Üzüldüğümüz nokta şu; alıp yetiştirdikleri ve bir yere getirmek için uğraştıkları insanlar, hep Anadolu’nun pırıl pırıl zeki çocuklarıydı. Bu çocukları bünyelerine katıp, yıllarca yatırım yaptılar ve en iyi yerlere getirmek için çalıştılar. Neticesinde birer vatan haini olarak bağrından çıktıkları Anadolu’ya ihanet ettiler. Türkiye yakın geçmişte darbelere ve muhtıralara şahit oldu. Geçmişte yaşanan tüm bu üzücü hadiselerin üzerine bir 10 tane daha darbe ekleyin, 15 Temmuz’un verdiği acıyı, üzüntüyü ve tesiri veremeyecektir. Yüzbinlerce yetişmiş elemanı heba eden bu örgüt bunun hesabını Allah katında nasıl verecek?



Konya Yenigün