Koronavirüs salgını sonrası binalarda değişim başladı!
Tüm dünyayı etkileyen koronovirüs yaşam standartlarını bir hayli etkilerden bu değişim kuşkusuz binalarda yaşandı. Bu dönemde okullarda kullanabilir alanlar ve doğal havalandırma gibi özellikler aranmaya başladı.
Koronavirüs döneminde özellikle okul tercihlerinde akademik olanakların yanı sıra fiziki özellikler de dikkat edilmeye başladı. Milliyet'ten Mine Özdemir'in haberine göre; bu özelliklerin başında bahçe özellikleri sınıf büyüklükleri, pencere ve kapıların durumu ışıklandırma gibi faktörler yer alıyor. Özellikle pandemi döneminde okul binalarında bulunan doğal havalandırma alanları daha da önem kazandı. Bu nedenle okul mimarisinde büyük değişiklik yaşanacağı tahmin ediliyor.
Portekiz’deki Porto Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dijital Fabrikasyon Laboratuvarı’nda doktora sonrası araştırmacısı olarak görev yapan ve İTÜ İç Mimarlık Bölümü’nde Adaptif İlkokul Tasarımı konulu proje stüdyosunu yürüten mimar Orkan Zeynel Güzelci okul değişimine göre; soruları şu şekilde yanıtladı:
1.Öğrenme ile okul mimarisi arasında bir bağlantı var mı?
Eğitim bilimi kapsamında geliştirilen yaklaşımların, eğitim yapılarının ve mekânlarının tasarımlarını doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Özellikle Batı toplumlarında, yaparak öğrenme, deneyimsel öğrenme gibi yaklaşımlar, sınıf içi aktivitelerin yanı sıra açık alan aktivitelerini de ön plana çıkardı. 19. yüzyılın sonlarında 25 ile 40 arası öğrencinin kullandığı sınıf tabanlı bir yaklaşım benimsendi. 1950'lerde öğrenci sayısının artması, değişen eğitim yaklaşımlarıyla sınıf tabanlı okulların yeni duruma adapte olması gerekti. 1970’li yıllarda sınıf tabanlı mimari çözümler gözden düşmeye başlarken, fiziksel dönüşüme ve aynı mekânın farklı kullanımlarına olanak sağlayabilen açık plan yaklaşımı benimsendi. 1980’li yıllarda ise tekrar sınıf tabanlı mimari popüler hale geldi.
1990'lı yıllardan itibaren teknoloji eğitim yapılarını dönüştürmeye devam etti. Teknolojinin eğitim yapılarının teknik altyapılarının kurgularına etki ettiğini ve beraberinde teknoloji, bilgisayar sınıfı gibi yeni mekânsal ihtiyaçlar doğurduğunu biliyoruz. Bugün, geldiğimiz noktada ise koronavirüs salgınının yarattığı belirsizlik eğitim mekânlarının acil olarak dönüşmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. MEB’in 2019 raporlarında Türkiye’de ilkokul düzeyinde 5 milyon 267 bin 378 ve ortaokul düzeyinde 5 milyon 437 bin 321 öğrenci, 24 bin 739 ilkokul ve 18 bin 934 ortaokul binasında eğitim görüyor. Öğretmenleri ve öğrencilerin ailelerini de öğrenci sayısına eklediğimizde pandeminin sadece eğitim üzerinde yarattığı etkinin boyutunu tahmin edebiliriz. Sadece pandemiden kaynaklı problemleri çözmekle kısıtlı kalmayan, gelecekte karşılaşılabilecek talep ve ihtiyaçlara adapte olma becerisi gösterecek esnek eğitim yapıları tasarlanmalı.
2.Okullarda öğrencilerin eğitime ilgisini çekmek amacıyla iç mimaride nelere dikkat edilmeli?
Eğitim yapılarında kullanılabilir açık alanların varlığı, nitelikli doğal havalandırma ve doğal aydınlatma hem sınıf içi hem de sınıf dışında gerçekleşen eğitimi olumlu etkileyecektir. Sınıftaki masa ve sandalyelerin ergonomik özellikleri oldukça önemli. Günümüzde artık masa, sandalye gibi sınıf hareketli mobilyalar, farklı yaş grupları için ergonomik konforu sağlayabilecek şekilde çeşitlenmeye başladı.
Hareketli mobilyalar sınıf içinde tek başına ya da kümeli oturma gibi farklı düzenler oluşturmaya, öğrenciler tarafından taşınabilmeye olanak sağlıyor. Bu durumun öğrencinin mekânla dinamik bir ilişki kurmasına imkân veriyor. Akustik konfor, yapay aydınlatmaya bağlı görsel konfor ve görsel ilişki bir eğitim mekânının olmazsa olmaz diğer nitelikleri.
Bu üç nitelik, özellikle öğrencilerin konsantrasyonuyla doğrudan ilişkili. Akustik, keçe asma tavanlar, kumaş veya mantar malzemeden üretilmiş panolar sadece sınıflarda değil, eğitim yapısının bünyesindeki diğer mekânlarda da kullanılabilir. Bu tavan sistemleri ve panolar estetik açıdan sınıf mekânına bir katkı yaparken, özellikle panolar öğrenciler tarafından aktif biçimde kullanılabilir. Mekânda kullanılan yapay aydınlatma elemanlarının sağladığı ışığın gün rengi ve düzeyi doğal ışıkla benzerlik göstermeli. Tasarım aşamasında kayar/katlanır kapı ve duvar panelleri kullanılması daha sonra bu elemanların birer mobilya gibi hareket ettirilerek sınıf veya diğer eğitim mekânlarının birleştirilmesine ve büyütülmesine olanak sağlar. Örneğin iki sınıfın birleşmesiyle farklı bir eğitim deneyimi olacağı gibi iki mekânın birleşmesi çeşitli etkinliklerde kullanılabilecek daha büyük bir mekânı üretebilir.
Eğitim yapıları bir binanın ötesinde sınıf, spor, sosyalleşme, sergi alanları, dans ve müzik atölyeleri, fabrikasyon laboratuvarları gibi işlevsel çeşitliliği barındıran tasarlanmış bir çevre olmalı. Sınıflarla birlikte okulda erişilebilir ve aktif olarak kullanılan sosyal alanlarda öğrencilerin iletişim becerisini geliştireceğini ve sınıfta öğrendiklerini pekiştirebileceklerini düşünüyorum.
Bahçe olmazsa olmaz
3.Okul seçimi yapacak ailelere bu konuda tavsiyeleriniz neler?
Aileler eğitim yapılan iç mekânlarla birlikte eğitimin devam ettiği bahçe gibi dış mekanları da göz önünde bulundurmalı. Belirli bir büyüklükte bahçenin olması bile olumlu bir durum olarak görülebileceği gibi dış mekânın eğitim aktiviteleri için ekim dikim etkinliği, oyun, spor, doğal peyzaj alanları tasarlanmış olması bir tercih sebebi olabilir.
Yapıların iç mekânlarında yer alan giriş holü, kat holü ve koridor gibi sirkülasyon alanları eğitim yapılarının bir başka eğitim modeline veya duruma adapte olması aşamasında kilit rol oynayabilir. Okul seçimi yaparken göz önünde bulundurulması gereken bir başka konu ise okulun öğrencilere müfredatta yer alan dersler haricinde neler öğrettiği ve deneyimlettiğidir. MEB müfredatına ek olarak kurgulanan diğer eğitim ve aktiviteler beraberinde bir takım mekânsal ihtiyaçlar da doğurmakta. Aileler öğrencilere sunulan bu ek aktiviteler için mekanların varlığını ve mimari niteliğini değerlendirmeli.
Doğal havalandırma olmalı
4.Pandemi sonrasında eğitimlerin sağlıklı yapılabilmesi için okullar nasıl düzenlenmeli?
2020 yazında yaptığımız araştırmalarda ilkokul ve ortaokulların pandemi sonrası tekrar kullanımına destek olacak mimari ve iç mimari uygulamalarını, üçlü bir çerçevede ele aldık. Uygulamalardan en zor olanı, var olan bina kabuğunda pencereler açmak veya pencereleri büyütmek gibi değişiklik yapmak veya kapalı alan metrekaresini büyütmek için açık alanda binaya ek strüktürler eklemekti. Ancak bu durum özellikle kentlerde yoğun yapılaşma içinde olan çok sayıda okul için mümkün değil. İkinci uygulama düzeyi ise eğitimin kendi içerisinde barındırdığı mevcut mekânların dönüştürülmesi.
Binanın giriş holü, kat holü, koridor gibi sirkülasyon alanlarının büyüklüğü pandemide önem taşımakta. Geniş koridorların olması öğrencilerin vaktinin büyük bir kısmını geçirdiği sınıfların binanın içe doğru büyümesine olanak sağlayabilir. Ayrıca büyük kat hollerinde yeni sınıflar inşa edilip halihazırdaki sınıfların nüfusları düşürülebilir. Pandemi koşullarında kullanım kısıtlanması muhtemel spor salonu veya yemekhane gibi büyük hacimli alanlar sınıf olarak düzenlenebilir. Böyle durumlarda öğrenci sayısı sabit kalmasına rağmen okuldaki şube sayısı artacağından öğretmen sayısının da artması gerekecektir. Üçüncü müdahale ise sınıftaki hareketli mobilyaların düzenlenmesidir.