Genel

Kredi üzerinden inşaatla büyümek büyük dengesizlik!

Gazeteci Abdurrahim Yıldırım, "Yatırımlara giden her 100 liranın 65’i inşaata ve inşaatla ilgili yan sektörlere gidiyor. 3 liranın 2'si inşaata, 1’i makineye gidiyor. Korkunç bir dengesizlik bu" diyor...

Habertürk gazetesi köşe yazarlarından Abdurrahim Yıldırım, bugün köşesinde "Kredi üzerinden inşaat ve tüketimle büyümek büyük dengesizlik" başlıklı yazısına yer verdi. İşte yazının detayları;

Türkiye’nin kredi üzerinden inşaat ve tüketimle büyüdüğünü belirten dünyada tanınmış Prof.Dr. Daron Acemoğlu “Yapısal sorunlar çözülmeden büyümeye dönülmesinin sonu yine dur-kalkla sonuçlanabilir” dedi.

ABD’de MIT profesörlerinden Daron Acemoğlu yazdığı kitaplar ve Nobel ödülü alacağıyla ilgili adından sık söz ettiren Türkiye kökenli bir iktisatçı. Aralıklarla Türkiye’ye gelip konferanslar veriyor. Son geldiğinde yine bir dizi açıklamasını ve uyarılarını gördük. “Dar Koridor” adıyla ocak ayında çıkacak yeni kitabından da söz etti. Ben kendisini TÜSES Vakfı’nın haasonu düzenlediği “Dünyada ve Türkiye’de verimlilik problemi” konulu toplantısında dinledim. Sunumunun ardından ekonomistlerin ve dinleyicilerin sorularını da yanıtlayan Daron Acemoğlu’nun TÜSES konferansındaki sözlerini şöyle özetlemek mümkün:

VERİMSİZLİK EN ÖNEMLİ SORUN

-“Dünyada verimsizlik var ama Türkiye'de bu çok daha ciddi boyutlarda. Hatta ekonominin en büyük problemi verimliliktir. 12 senedir verimlilikte artışı yok, verimlilik büyümesi sıfır.

-Çünkü teknolojik olarak hiçbir doğru dürüst gelişme yok. Ne ihraç ettiğimize bakarsanız 2006’da ne ise bugün de onu ihraç ediyoruz. Daha iyi, daha teknolojik bir şey ihraç etmiyoruz. Bizimle karşılaştırırsanız Malezya, Brezilya ve Çin çok daha iyi. Hatta Arjantin bile bizden iyi.

-Verimlilik artışında en önemli iki faktör teknoloji kullanımı ve iş gücünün eğitimidir. Eğer eski teknolojileri kötü kullanıyorsak toplam faktör verimliliği düşer. Üretimin ve ihracatın içinde teknolojinin payı 2006'dan beri değişmedi. Türkiye’nin yeni teknolojilere ihtiyacı var. Gelecek teknolojinin olacak.

TEKNOLOJİ DIŞARIDAN, ŞİRKETLE GELİR

-Ancak bu alana yeterince yatırımı yok. Biz teknolojiyi çoğunlukla dışarıdan alıyoruz. Bunu da yabancı sermaye şirketlerin gelmesiyle sağlıyoruz. Yabancı şirketler de belirsizlik ve hukuk güvencesinin olmadığı ülkelere gitmiyor.

-Verimlilikte bir diğer kriter insan kaynağının niteliğidir. Türkiye’de iş gücünün yüzde 50'si ortaokul düzeyindedir. OECD ortalaması yüzde 15’tir. Eğitimin hem düzeyi hem de kalitesi düşüktür.

-Eğitim yok, üretkenlik yok, teknoloji yok, yatırım yok, nasıl büyüyorsunuz? Krediyle.

Çünkü dünyada faizler 2000’li yıllardan başlayarak çok düştü. Faizler düştüğünde tüketimi artırmak kolay.

KREDİNİN GİTTİĞİ YER ÖNEMLİ

-Bu dönem kredilerde artış 8 kat büyüdü. Türkiye'de büyük bir kredi patlaması oldu. Tüketiciler ve şirketler dahil, kullandıkları kredilerin toplamı GSMH'nin yüzde 70’ine çıktı. Bunda yanlışlık görülmeyebilir, hatta iyi bir şey diyebilirsiniz. Ama bu kredinin nereye gittiği ve nasıl bir büyümeyi pompaladığı çok önemli.

-Bizim büyümemizin verimlilik artışı ve üretkenliğe bağlı olmadığı kentlere bakınca görülüyor zaten. Yatırımlara giden her 100 liranın 65’i inşaata ve inşaatla ilgili yan sektörlere gidiyor. 3 liranın 2'si inşaata, 1’i makineye gidiyor. Korkunç bir dengesizlik bu. Sürekliliği, üretkenliği, kalitesi ve kapsayıcılığı düşük bir yatırım ve büyüme stratejisi. Kredi üzerinden inşaat sektörüyle büyüyen bir Türkiye var.

ÖNCE YAPISAL SORUNLAR

-Bu şekilde büyüyen bir ülkenin verimliliğini artırması ve sürdürülebilir bir büyüme sağlaması neredeyse imkansız. Türkiye'nin son 7-8 yılda yaşadığı problemler, dış açıklar, enflasyonlar büyümenin kalitesiyle, niteliğiyle yakından ilgili. Seçtiğimiz büyüme stratejisinden kaynaklı sürekli problemlere giriyoruz.

-Yapısal sorunları çözmeden kısa vadeli politikalarla büyümeyi artırma geçmişte Türkiye’de hep dur kalklara yol açtı. Bugün de Türkiye’nin makroekonomik dengeler iyi değil. Şirketlerin bilançoları kötü. Bankalar da şirketler yüzünden daha fazla riske sahipler. Bu yapısal sorunları çözmeden ve üretkenliği artırmadan büyümeye dönmenin sonu yeni bir duraklamayla bitebilir. 1 sene mi, 2 sene mi sürer bilinmez, 2020’de olmasa 2021’de negatif büyümeye dönersiniz.

İSTİHDAM ARTMASI İYİ

-Türkiye’de iyi bir gelişme istihdam piyasasında var. Genç ve gelir düzeyinin düşük olduğu bir ülkede işgücüne katılımın ve istihdamın artması çok önemli. Böylece hiç değilse toplumdaki genel mutsuzluk azalıyor. Türkiye son 17 yılda toplam istihdamı artırdı.

-Normalde bunun tarımdan sanayiye doğru olması gerekir. Tarımdaki istihdam azaldı ama sanayide artmadı. Tarım istihdamı inşaat ve hizmetler sektörüne gitti. Bu da tercih edilen büyüme stratejisiyle yakından ilgili bir durum.

DEMOKRASİDEN UZAKLAŞMA

-Dünyada son 30 yıldaki teknolojik gelişmeler ve küreselleşme tamamen her şeyi değiştirmeye başladı. Ne kurumlar ne de refah devleti buna adapte olabildi. Fırsatlar çok eşitsiz bir şekilde dağılmaya başladı. Bazı insanlar sistemden daha fazla yararlandı, bazıları unutuldu. Bu da bir tepki ortaya çıkardı.

-Demokrasiye ve kurumlarına olan güven azaldı. Batı 2008 sonrası dünyanın demokratik liderliğini de kaybetti. Demokrasisi iyileşen ülkelerin sayısı azalıyor, kötüleşen ülkelerin sayısı artıyor. Rekabetçi otoriterizm diye tanımlanabilecek bir eğilim giderek artıyor. Ancak demokrasi kimsenin tekelinde değil. Özgürlük isteği her toplumda ve herkesin içinde var.