Genel

Küçükçekmece'deki tarihi çeşmeler korunacak!

Tarih öncesi yaşama ait izlerin bulunduğu İstanbulun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Küçükçekmecede, günümüze kadar ulaşmış az sayıdaki tarihi eser hızlı bir dönüşüm yaşayan ilçede ayakta kalma mücadelesi veriyor

Roma, Bizans ve Osmanlı döneminin izlerinin bulunduğu ilçede tarihi yapıların mevcut hali görenlerin içini sızlatırken, bir yandan da bu eserleri kurtarmak için yapılan çalışmalar yürürlükteki mevzuatlar nedeniyle fazla ilerleyemiyor.

Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, yaptığı açıklamada, Küçükçekmecenin meydan bölgesi de dahil olmak üzere bir çok yerinin arkeolojik sit alanı içerisinde olduğunu ve buradaki birinci derecede tarihi mekanların yetkilerinin gerek Anıtlar Yüksek Kurulu, gerekse Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve özel mülkiyet sahasında olması nedeniyle bu eserlere gerektiği şekilde el atamadıklardan yakındı.

Küçükçekmece meydan bölgesinin ihalesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık 7-8 ay önce yapıldığını ve şu an çalışmaların hızla devam ettiğini belirten Yeniay, şunları söyledi:

"Buradaki çalışmalara daha önce başlanabilirdi. Ancak Küçükçekmece meydan bölgesi arkeolojik sit alanıdır. Dolayısıyla yer altında tarihi eserlerin varlığından dolayı kazı izinleri alınamadığı için uzun bir zaman dilimi burada beklenmek zorunda kalındı. Anıtlar Yüksek Kurulundan gerekli izinler alındıktan sonra çalışmalara başlandı. Bu uygulama sadece meydan düzenlemesini, fiziki düzenlemeyi içermemekte. Meydanda 3 adet tarihi çeşmemiz var. Bu 3 adet çeşme de bu düzenleme kapsamında, restorasyon programında. Küçükçekmece meydan bölgesi düzenlemesi 2012 yılı içinde tamamlandığında 700 yıllık bir söğüt ağacının yakınındaki 1642 tarihli Vezir Mehmet Paşa Çeşmesi, 2.Abdülhamit tarafından yaptırılan Tuğralı Çeşme ve karakol binası yanında bulunan Kervansaray Çeşmesi de
 restore edilmiş olacak."

Yeniay, ilçedeki önemli tarihi yapılardan biri olan 450 yıllık Mimar Sinan Köprüsünün İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edildiğini, perişan görüntüsünden kurtarılarak bundan sonraki yüzyıllarda da ayakta kalacak bir noktaya getirildiğini söyledi. Yeniay, 227 metre uzunluğunda ve ortalama 7 metre genişliğinde olan, restorasyon çalışmaları öncesi 12 kemerli olduğu görülen köprünün 13üncü kemerinin de bulunarak gün yüzüne çıkartıldığını kaydetti.

Küçükçekmece Gölünü denize bağlayan boğaz üzerinde 19. yüzyılın başında Fransızlar tarafından kurulan Osmanlı Kibrit Fabrikasının birinci derecede tarihi eser olarak tescilli ve özel mülkiyet olduğunu ifade eden Yeniay, yerle ilgili pek çok proje hazırlandığını ancak ciddi ölçüde bir yatırım gerektiğini kaydetti.

Yeniay, "Yatırımcılar burasının otel veya restoran gerekse başka kullanımlarla ilgili olarak Anıtlar Yüksek Kuruluna bir kaç defa proje hazırlayıp sundu. Ancak şu ana kadar ortak bir paydada buluşamadılar. Biz orada özel mülkiyet olması münasebetiyle mal sahibinin bir yatırımcı ile buluşup burasının değerlendirilmesini beklemekteyiz. Kibrit Fabrikası kamu tarafından restore edilmeyecek, kamu tarafından kullanılmayacak. Sahipleri tarafından kullanılacak. Biz buranın kültür ve sanatevi olarak  kullanılmasını arzu ediyoruz. Anıtlar Yüksek Kurulu da aynı görüşte" şeklinde konuştu.

Yeniay, Abdüsselam Camisi ve türbesinin 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon programına alındığını ve camiye sonradan ilave edilen ve tarihi özelliği bulunmayan minareyi tehlike arz ettiği için belediye olarak 3 yıl önce yıkarak yenisini yaptırdıklarını kaydetti.

İlçenin bir diğer tarihi mekanının da 2.Abdülhamit döneminin son eserlerinden biri olan Halkalı Ziraat Okulu binası olduğunu ifade eden Yeniay, Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindeki bu yapının son olarak İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesine tahsis edildiğini ve restorasyonunun da önemli ölçüde tamamlandığını dile getirdi.

Arkeolojik kazılar

İlçede ayrıca Rhegion ve Bathonea gibi 2 önemli arkeolojik kazı alanı bulunduğunu anlatan Yeniay, ancak kazıların ayrılan ödeneklerin azlığı nedeniyle çok yavaş ilerlediğini söyledi.

Kocaeli Üniversitesi tarafından yürütülen Rhegion kazı çalışmalarının İstanbul Üniversitesine geçtiğini ancak bir yıldır bölgede herhangi bir çalışmanın yapılmadığını kaydetti.

Yeniay, "Çalışmalar çok yavaş gidiyor. Ayrılan ödenekler sınırlı. Yılda 1 ay çalışılıyor, 11 ay bekleniyor. Bu süre içinde ortaya çıkan eserler tahribata uğruyor. Bunların bir an önce ihya edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

Yeniay, özellikle Bathonea kazılarının son yüzyılın en önemli bir kaç arkeolojik çalışmasından biri olarak gösterildiğini ve bu çalışmaların
 başlamasına en çok kendilerinin gayret gösterdiğini ifade etti.

"Biz elimizdeki eski eserleri, tarihi mekanları en iyi şekilde korumanın gayreti içerisindeyiz. Ancak bu şu değil; biz her gördüğümüz tarihi binayı alıp restore edebilir miyiz Hayır edemeyiz. Sonuçta özel mülkiyet olabiliyor, hukuksal problemler olabiliyor" diyen Yeniay, ilçenin son 7-8 yıl içinde tarihi bir dönüşüm gerçekleştirerek köyden kente dönüştüğünü, bugün kültürü, çevresi, sporu ve altyapısıyla tercih edilen bir kent haline geldiğini söyledi.

Aziz Yeniay, ilçedeki doğal güzelliği yansıtan Küçükçekmece Gölündeki kirliliğinde bundan önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldığını belirterek, son 40 yılda çevrenin bütün atıklarının aktığı gölün bir anda temizlenmesinin mümkün olmadığına dikkati çekti.

Küçükçekmece Göl Havzasına harcanan masrafın 500 milyon lirayı geçtiğini belirterek, Avcılar ve Küçükçekmece tarafındaki kolektörlerinbir kaç ay içinde tamamlanmasıyla göle kirli suyun girişinin önleneceğini ve önümüzdeki birkaç yıl içinde Dünya Dragon Bot yarışlarını düzenlemek hedefinde olduklarını ifade etti. Yeniay, "Bundan sonraki süreçte bu gölde yüzeceğiz, balık avlayacağız. Artık sonuç alma kısmındayız" dedi.

AA