Kültür Bakanlığı Mimar Sinan belgeseli hazırlattı
Mimar Sinan'ın hayatı ve eserleri, Cengiz Özdemir tarafından çekilen Mimari ve Aşk belgeselinde anlatılıyor
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı ile Yapı Kredi işbirliği ve Cengiz Özdemir'in yapımcılığı ve yönetmenliği ile çekilen Mimari ve Aşk adını taşıyan Mimar Sinan belgeselinin çekimleri tamamlandı.
Prof . Dr. İlber Ortaylı, Dr. Sinan Genim ve Prof. Azmi Özcan'ın danışmanlığında ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları çerçevesinde hazırlanan belgesel Mimar Sinan'ı yalnızca bir mimar ve bilim insanı olarak değil aynı zamanda eserlerine damgasını vuran 'erişilmeze ve ilahi olana aşkıyla' anlatıyor. Mimar Sinan beş farklı padişah döneminde aralarında Süleymaniye ve Selimiye Cami'nin de bulunduğu 92 cami, 52 mescit, 57 medrese, 22 türbe, 17 imaret, üç hastane, beş su yolu, sekiz köprü, 20 kervansaray, 36 saray, sekiz mahzen ve 48 hamam olmak üzere toplam 375 yapı inşa etmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun mimari kimliğini oluşturmuştu. Belgeselde de Mimar Sinan'ın hayat öyküsüne lirik bir bakış sunulurken hayata geçirdiği projeler ve yaptığı eserler detaylı bir şekilde uzmanlar eşliğinde anlatılıyor.
Sabah
Basında yer alan diğer haberler;
Mimar Sinan'ın aya ve güneşe emanet ettiği sır!
Mihrimah Sultan, Osmanlı'nın "Muhteşem" lakaplı büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultanla olan efsane aşkının meyvesidir. Topkapı Sarayı'nda 1522 yılında doğan Mihrimah'a, Farsça'da Güneş ile Ay anlamına gelen adını, babası Sultan Süleyman koyar. Zaman geçip, Mihrimah Sultan 17 yaşına bastığında evlilik için iki aday gündeme gelir. Biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeri Başmimar Koca Sinan'dır. Ancak Sinan evlidir ve 50'li yaşlarındadır. Mihrimah, Hürrem Sultan'ın da girişimleriyle Rüstem Paşa'yla evlendirilir.
Aradan yıllar geçer Mihrimah Sultan, Koca Sinan'ı bir gün huzuruna çağırarak İstanbul'da güzel bir yerde kendi adına bir külliye yapmasını ister. Mihrimah, Sinan'ın "Nereye yapılmasını arzu edersiniz" sorusuna "Yerini sen seç" diye cevap verir. Bunun üzerine Mimar Sinan, 1540 yılında Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Külliyesi'nin temelini atar. Külliye, 1548 yılında tamamlanır. O günden sonra Mihrimah Sultan ile Mimar Sinan'ın bir araya gelmesi için tam 14 yıl geçmesi gerekecektir. Mihrimah Sultan 1562 yılında Mimar Sinan'ı bir kez daha huzuruna çağırır ve İstanbul'da kendi adına bir külliye daha yapmasını ister. Bu külliyenin yerini de tıpkı ilkinde olduğu gibi yine Koca Sinan seçecektir. Sinan ikinci külliye için İstanbul'un en yüksek tepesini seçer. Yeni külliye Edirnekapı surlarının dibine inşa edilecektir.
Rivayete göre Koca Sinan derin bir tutkuyla âşık olduğu Mihrimah Sultan'a kavuşamamıştır ama ona olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Kimi sanat tarihçilerinin iddialarına göre, Mihrimah Sultan adına yapılan külliyelerin gösterişsiz ve asil duruşuna rağmen içinin alabildiğine aydınlık olmasında da Sinan'ın duygularının izleri sürülebilir. Yine iddialara göre Sinan'ın Mihrimah Sultan'ın eşi Rüstem Paşa için yaptığı caminin çinileri ve süslemelerinin diğer bütün yapılarının aksine daha karanlık olmasının altında da bu aşkın etkisi vardır.
Matematik dehası Sinan, Mihrimah Sultan için yaptığı iki külliyenin içinde yer alan camilere bir sır da gizlemiştir. Mihrimah Sultan'ın Güneş'le Ay anlamına gelen ismine ithaf edercesine sadece Nisan ve Mayıs aylarında bir caminin arka cephesinden güneş batarken diğerinden ay doğmaktadır.
Mimari ve Aşk adlı belgesele danışmanlık yapan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise bu aşkın hiçbir şekilde belgelenemediğini vurgulayarak, "Hikâyenin bir efsaneden öteye geçmesi mümkün değil. Kişi Mimar Sinan da olsa imparatorluğun sadrazamının tek eşine böyle duygular beslenmesi hayatının sonu anlamına gelir. Camilerin yerleri seçilirken Mihrimah Sultan'a özel hesaplar yapılmış olması da bu aşkın varlığını kanıtlamaya yetmez" diyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Mimari Kültür isimli kitabın yazarı Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Gülru Necipoğlu da bu aşkın ilk kez Arthur Stratton isimli yazar tarafından dile getirildiğini belirterek, "Stratton, 1972'de yayınladığı biyografik romanında Sinan ile Mihrimah Sultan arasında bir aşk kurgusu yapmış. Ancak böyle bir kaynak olmadığı için anlatılan aşkın hayal ürünü olduğunu düşünüyorum" diye açıklıyor durumu.
Belgeselde Mimar Sinan'ın iki cami arasına gizlediği aşkını anlatan Prof. Dr. İskender Pala ise filmde mecaz bir anlatım kullanıldığını söyleyerek "Mimar Sinan, bana göre Mihrimah Sultan'a âşıktı ki, iki abidede onun ismini bir araya getirdi. Bunu yedi-sekiz sene evvel bir akşamüstü kendi gözlerimle gördüm. İki külliyeyi de gören bir yerde duruyordum, birinden güneş batarken, diğerinden ay doğuyordu. O an gözlerimdeki perde açıldı. Mimar Sinan, bilimadamı olduğu gibi aynı zamanda bir sanatçı. Eserlerinde de şiirsel bir anlatım olması çok doğal" diyor.
Mimari ve Aşk'ın künyesi
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Azmi Özcan ve Mimar Dr. Sinan Genim'in danışmanlığında hazırlanan belgeselde Prof. Dr. Metin Sözen, Prof. Dr. İskender Pala ve Haluk Dursun'un anlatımları da yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ile Yapı Kredi'nin katkılarıyla geçtiğimiz hafta tamamlanarak piyasaya sürülen 40 dakikalık belgeselin yönetmenliğini Cengiz Özdemir yaptı. Türkçe ve İngilizce anlatım seçenekleri bulunan belgeselde devşirme Sinan'ın Kayseri'de doğduğu evin görüntüleri, stanbul'a getirilişi, Yeniçeri Ocağı'ndaki askerlik hayatından baş mimarlığa giden yolculuğunun hikâyesi, eserleri ve tarzı hakkında da geniş bilgiler yer alıyor.
Serkan Akkoç/Habertürk