Ekonomi

Küresel ticaret 2020’de yüzde 2,3 büyüyecek!

Küresel ticaret büyümesinin 2020’de kısıtlı toparlanmayla yüzde 2,3, 2021’de ise yüzde 3,2 seviyesine çıkması bekleniyor.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan Dünya Ekonomik Durumu ve 2020 Beklentileri Raporu'na göre, küresel ticaret büyümesinin 2020’de kısıtlı toparlanmayla yüzde 2,3, 2021’de ise yüzde 3,2 seviyesine çıkması bekleniyor.

AA muhabirinin rapordan derlediği bilgilere göre, uzun süren ticaret gerilimleri ve yavaşlayan ekonomik faaliyetler küresel ticarette düşüşe neden oldu. Raporda geçen yıl boyunca, küresel ticaret gerilimlerinin daha yaygın hale geldiği, Çin ve ABD'nin ötesine geçerek daha fazla ülke ve ürün grubunu kapsayacak şekilde genişlediği de belirtildi.

Küresel ticaret gerilimlerinin kaynakları arasında, Brexit ile ilgili ticaret belirsizliği, çeşitli ülkelerin Hint tarifelerine karşı şikayetleri, Avrupa Birliği ve ABD arasındaki karşılıklı korumacılık iddiaları ve Kore Cumhuriyeti ile Japonya arasındaki ticaret anlaşmazlığı gösterildi.

Ticaret gerginliklerinin arttıkça küresel tedarik zincirlerinde aksamaların olduğuna dair işaretlerin oluştuğuna dikkati çeken raporda, ticari anlaşmazlıkların geniş üretim ağlarına sahip elektronik ve otomobil sektörlerindeki döngüsel rüzgârları artırdığı kaydedildi.

Gelecekteki ticaret eylemlerini çevreleyen yüksek belirsizliğin birçok ülkede yatırım büyümesini azaltarak iş güveninin bozulmasına neden olduğuna vurgu yapılan raporda, yaşanan bu gelişmelerin, sermaye ve ara mallara olan küresel talebi baskılayarak uluslararası ticaret faaliyetlerindeki düşüşe sebep olduğu bildirildi.

2020 için öngörülen toparlanma yüksek risklere maruz kalacak

Rapora göre, küresel ticaret büyümesinin ılımlı bir şekilde 2020'de yüzde 2,3'e ve 2021'de yüzde 3,2'ye yükselerek toparlanması bekleniyor. Bu tahminlere göre, ticaret belirsizliğinin devam edeceği ancak daha fazla yükselmeyeceğini varsayılıyor. Raporda, ABD ve Çin arasındaki gerilimlerin hafiflemesinin, küresel ticaret büyümesinin taban çizgisinden daha yüksek olmasına yol açtığı ve Brexit etkilerinin henüz tam olarak fiyatlandırılmadığı açıklandı.

Değerlendirmede, 2020 için öngörülen mütevazi toparlanmanın yüksek risklere maruz kalacağı, Kore Cumhuriyeti ve Japonya arasındaki ticaret anlaşmazlığının, yarı iletkenlerin yüksek küreselleşmiş değer zincirini bozabileceği, gelişmiş ve gelişmekte olan bölgelerde, tarifeli ticaret büyümesinin 2018'den bu yana önemli ölçüde zayıflamadığı ama önceki altı yıl için ortalama büyüme oranlarının oldukça altına düştüğü hatırlatıldı.

Geçen yıl küresel tarifeli ticaret büyümesindeki keskin düşüşün, Çin ve diğer gelişmekte olan Asya ekonomilerinden gelen ithalat talebindeki daralmadan kaynaklandığı ve bu durumun, ticaret gerilimlerinin bölgenin geniş sınır ötesi üretim ağları üzerindeki etkisini ve aynı zamanda Çin'deki iç talebin yavaşlamasını yansıttığı aktarıldı.  

Toplam ithalat büyümesi önemli ölçüde yavaşladı 

Rapora göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde, tarife artışı yıl boyunca Çin'den yapılan ithalatta çift haneli düşüşe katkıda bulunduğundan, toplam ithalat büyümesi önemli ölçüde yavaşladı.

Sermaye harcamalarının yavaşlaması ve otomotiv endüstrisindeki aksamaların Avro Bölgesi'ndeki ithalat talebini azaltıldığı öne sürülen raporda, gelişmekte olan bölgeler arasında, ticaret gerilimlerinin ithalat büyümesi üzerindeki etkisinin ülkeye veya bölgeye özgü faktörler tarafından daha da kötüleştiğine değinildi. Afrika, Batı Asya ve Latin Amerika'daki çeşitli ekonomiler dahil olmak üzere büyük emtia ihracatçıları için, emtia fiyatlarındaki yavaşlamanın iç yatırım faaliyetlerini etkilemeye devam ettiği için ithalat büyümesinin zayıf kaldığına da dikkat çekildi.

Latin Amerika'da, Arjantin'deki derinleşen ekonomik krizin, sermaye harcamalarında keskin bir daralma ile ithalat talebinin çökmesine neden olduğu belirtilen raporda, Hindistan ve Güney Asya'daki diğer büyük ekonomilerde görülen ekonomik yavaşlamanın tarifeli ithalat talebini bastırdığının altı çizildi.

Petrol piyasaları 2020'de dalgalı seyrini sürdürecek 

Rapora göre, emtia fiyatları, küresel büyümenin yavaşlaması ve yüksek ticaret gerilimlerinin talep üzerine tartılması nedeniyle geçen yıl hafifledi. Ham petrol dahil olmak üzere birkaç emtia piyasasında arz kesintileri yıl boyunca vadeli işlem sözleşmelerinin spekülatif alımlarını tetikledi. Raporda, “Küresel talebin zayıflamasıyla ilgili artan endişeler fiyatları düşürmeye devam ettiği için, sonuçta ortaya çıkan fiyat artışları çoğunlukla kısa sürdü. Hafif talep görünümünün tedarik kısıtlamalarını bastırdığından dolayı çoğu emtia fiyatlarının zayıf kalması bekleniyor” ifadelerine yer verildi.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya Federasyonu liderliğindeki ham petrol üretim kesintilerinin uzatılması, küresel talebin zayıflaması ve ABD'den hızla artan arz bağlamında aşırı arzın önüne geçtiği belirtiliyor.

Değerlendirmede şunlara yer verildi:

"Petrol piyasaları 2020 yılında dalgalı seyrini sürdürecek. Brent ham petrol varil başına ortalama 59,50 dolar olacak. Bakır, kurşun, çinko ve alüminyum dahil olmak üzere bu kategorideki diğer emtiaların ara fiyat döngülerinin düşük endüstri talebi nedeniyle aşağı yönlü seyredecek.Kıymetli olmayan metallere olan talep büyük ölçüde Çin'in büyüme beklentilerine bağlı olduğundan, bu emtia fiyatları 2020'de azalacak. Buna karşılık, kıymetli metaller için alt endeks, riskten kaçınan yatırımcılar bu emtialardan kaçarken, altın, platin, paladyum ve gümüşün artan fiyatlarını yansıtan sürekli bir yükseliş eğilimi göstermektedir.”

Avustralya'daki meteorolojik gelişmelerin hasada etkisi

Anadolu Ajansı'ında yer alan habere göre; geçen yıl mayıs ayında Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Batı bölgesinde şiddetli yağışların, tahıllarda uluslararası fiyat artışına neden olduğuna işaret eden raporda, ortalama gıda fiyatlarının 2020 yılında sabit kalacağı tahmininde bulunuldu. Avustralya'da son zamanlarda meydana gelen şiddetli meteorolojik olayların, çeşitli alanlarda zayıf tahıl hasatlarına neden olması bekleniyor.

Tahıl stokları rahat seviyelerde kaldığından, bu tür olayların uluslararası hububat fiyatları üzerinde sınırlı etkiye sahip olması ve gıda fiyatlarının özellikle gelişmekte olan ülkelerde bölgeye özgü fiyat artışlarına eğilimli olmaya devam edeceği de öngörülüyor.