Kent Haberleri

Kuzguncuk bostanlarına bina yapılabilir izni verildi!

Radikal Gazete Yazarı Tan Morgül, Kuzguncuk'ta betonlaştırmaya karşı gelen Kuzguncukluları dinledi, ne istediklerini sorup Kuzguncuk bostanlarına bina izni verildiğini, yeşil kalmayacağını öğrendi. İşte o yazı!


Mimli tarih: İspiro oğlu İlya Şore’den yadigâr, yaşı 700’leri geçkin Kuzguncuk semtinin son bostanı, nam-ı diğer İlya’nın bostanı. Onca zaman, Şore ailesinin ekip biçtiği arazinin tümü 1977’de Vakıflar’a geçiyor, sahipleri ‘firari ve mütegaip eşhas’tan sayılarak; hem de İlya daha sağ iken... 1986’ya kadar yeşil alan kabul edilen bostana, aynı yıl Boğaziçi İmar Y.K. Kurulu, Boğaziçi Kanunu’na aykırı olarak, okul izni verir. Arazi, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na kiralanınca da, yıllar sürecek ‘endişe’ başlar. Vakıf bostana önce hastane, sonra da tarımsal amaçlı bir yapı yapmak için 1992’de Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nden ‘imar durumu belgesi’ alır. Ve Kuzguncuk mücadeleye başlar... Yapı teşebbüsü durur. Lakin ne vakıf ne de bürokrasi durma niyetindedir 96’da Milli Eğitim Bakanlığı devreye girer okul için. 2000’de aynı vakıf, ‘bina yapacağı’ araziye zemin etüdünü yapmaya gelir, yazılı izin olmaksızın... Kuzguncuk mücadeleye devam eder... 2000’de İBB plan tadilatına onay vermez... Şehir Plancıları Odası, Koruma Kurulu’nun 98’deki plan tadilatı kararının iptali için dava açar. İdari mahkeme ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verir... Sonunda vakıf kira sözleşmesini yenilemez ve araziyi Kuzguncuklulara terk eder... Aradan yıllar geçer ve yine ‘bir anda’ kiracıya tebligat gelir, bostanı boşaltması için... Eski ‘gri’ senaryolar yeniden gündemdedir; bostana özel okul...Teşebbüs eden kim? Kararı verenlere belli, bize belli değil... 


Hisli tarih; ama hakikaten yeter artık... Her mevsim Kuzguncuk’u ayrı bir renge, keyfe ve muhabbete boyayan bostanın betini benzini attırma ‘azmi’nden bıktık... 


Olası İstanbul depreminde Boğaz’a yakınlığı nedeniyle tüm şehre omuz verecek zor gün dostumuzun elimizden alınacak olması ihtimalinden bıktık. 


Kapalı kapılar arkasında alınan kararlarla tarihle, çevreyle, Kuzguncuklularla dalga geçen, bostanda hikâyeleri saklı tüm ‘ölülerimizin’ hatırasına gaddarca davranılmasından bıktık. 17 dönümcük bostanımız için ahaliyi akla, vicdana davet etmekten bıktık. Bostan 700 yıldır İstanbul ’un ‘yeşil kütüğünü’ tutmaktadır. 


Ve ben bu yazıyı yazarken, İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararını veriyor. Yazı yayımlandığı zaman, sonucu çoktan öğrenmiş olacağız. İnşallah ‘korumaya devam’ demişlerdi. Yok eğer, ‘korumaya gerek yok, bina yapılabilir’ demişlerse, hakikaten “batsın bu dünya”!


Bostanı için uğraşan bir mahalle sakiniyiz  


Orhan Alkaya, Kuzguncuklu yazar 

Abi hoş geldin ‘derdimize’... 


Sen mahallenin eskisi olarak benden iyi biliyorsun, toplam 17 dönüm arazi için senelerdir koruma mücadelesi veriliyor. Gözlerine ilişen her yeşil metrekareyi TOKİ’yen dönüşüme uğratma sevdasını ‘ İstanbul sevdası’ zannedenlere yeşil alan batıyor. Biz de bostanını kaybetmemek için cansiperane uğraşan bir mahalle sakini vaziyetindeyiz. 


E sen söyle o zaman Kuzguncuklunun niyetini. 


Öncelikle bir organik tarım bahçesi üzerinde kafa yorduk. Mahallelinin yirmişer metrekarelik hobi alanlarına sahip olduğu bir modeli çalıştı mimar arkadaşlarımız. Çocuk ağırlıklı bir alan ya da bir park üretilebilir. 


Hem çocuklara spor, hem sebze ekim alanı olsun 

Nevin Sungur, Kuzguncuklu gazeteci 


Kuzguncuklularla yaptığınız röportajlardan oluşan klipte bostanla ilgili bayağı bir tansiyon ölçmüştünüz… 


Kuzguncuk halkı her şeyden önce fikirlerinin alınmasını istiyor. Orada yaşayan insanların ihtiyaçlarına öncelik verilmesi önemli olan. Artık şehirde böyle nefes alacak yeşil alanlar kalmadı. Buna sahip çıkmak istiyor her şeyden önce burada yaşayan insanlar. Röportaj yaparken sorduğumuzda hep bunları dile getirdiler. Bir bölümü çocukları için spor alanı yapılsın, bir bölümü de sebze yetiştirecek ekim alanı olarak kalsın istediler. 


Anılarda da mühim yeri var anlaşılan bostanın


Kuzguncukluların anılarında hep bu bostan var. Burada yetişen meyve-sebzeleri yiyerek, bülbül seslerini duyarak büyüyen nesiller var. Şimdi onlara sormadan bu bostanı yok ederseniz sadece şehre değil bu insanlara da ihanet etmiş olursunuz. Onlar da kendi çocukları bu bostanı bilerek büyüsünler istiyorlar. Bu klibi hazırlarken de çoluk çocuk herkes seferber oldu.


Tan Morgül/Radikal