Libya Türk müteahhitler için eskisi gibi olur mu
Libya'da 15 milyar doları bulan taahhüt projesi üstlenmiş durumda olan Türk müteahhitlerin bu projeleri gerçekleştirmek amacıyla 2 milyar dolarlık makine parkını da bu ülkede bulundurduğu tahmin ediliyor...
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler Türk taahhüt sektörü ve inşaat malzemeleri üreticilerini doğrudan etkiledi. Sıcak gelişmelere sahne olan ülkelerde taahhüt projeleri ve yatırımlar da dikkate alındığında Türkiye'nin toplam iş hacmi 30 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip. En fazla riskin bulunduğu ülke ise 15 milyar dolarlık taahhüt projesinden ötürü Libya. Libya, Mısır ve Suriye ile Türkiye arasındaki ticarete konu ürünler içinde inşaat malzemeleri önemli bir yer tutuyor. Tüm bunlarla birlikte 30 milyar dolarlık riskin yüzde 50'den fazlası taahhüt sektörü ve inşaat malzemeleri sektörlerine ait. 2010 yılında Libya'ya gerçekleştirilen ihracatın yüzde 39'u demir-çelik ürünlerinden, yüzde 10'a yakını da çimento ve diğer toprak ürünlerinden oluşurken inşaat malzemelerinin payı yüzde 55'e yaklaşıyordu. Mısır'a yapılan ihracatta demir-çelik ürünlerinin payı yüzde 32, çimentonun payı yüzde 6'yı bulurken, inşaat malzemelerinin toplam payı da yüzde 45'e ulaşıyordu. Suriye'de ise yüzde 14 u demirçelik ürünleri, yüzdel'i çimento olmak üzere inşaat malzemelerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 35 civarında oldu. ihracatçı Birlikleri verilerine göre 2011 yılının ilk üç ayında önceki yılın aynı dönemine göre ihracat Libya'da yüzde 43, Mısır'da yüzde 72, Suriye'de ise yüzde 56 azaldı. Bu oranlar büyük ölçüde inşaat malzemeleri ihracatındaki gerileme için de geçerli.
Peki Türk taahhüt sektörü ve inşaat malzemeleri üreticileri açısından bu rakamlar ne ifade ediyor
Sıcak gelişmelere konu ülkelerdeki taahhüt projelerinin hacmi Türk taahhüt sektörünün yurtdışında üstlendiği işlerin yüzde yaklaşık yüzde 20'sine tekabül ediyor. İnşaat malzemelerinde ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun payı yüzde 45'i bulurken söz konusu ülkelerin payı da yüzde 20'ye ulaşıyor. Taahhüt sektörünün bu bölgedeki kaybım biraz zaman alacak olsa da Rusya'da Kış Olimpiyatları ile başlayıp 2018 Dünya Kupası ile devam edeceği tahmin edilen yatınm dalgasından alacağı pay ile kapatması olası görünüyor. İnşaat malzemelerinde ise alternatif pazarlar ve iç pazar büyümesinin kaybın bir bölümünü telafi etmesi bekleniyor.
Libya Türk müteahhitler için "eskisi gibi" olur mu
Libya'da 15 milyar doları bulan taahhüt projesi üstlenmiş durumda olan Türk müteahhitlerin bu projeleri gerçekleştirmek amacıyla 2 milyar dolarlık makine parkını da bu ülkede bulundurduğu tahmin ediliyor. Söz konusu projelerde kullanılmak üzere sevk edilen ya da hazır tutulan proje malzemeleri de eklendiğinde taahhüt sektörünün sadece Libya'daki toplam riski 18 milyar dolara yaklaşıyor. Bu ülkede istihdam edilen ve olayların başlamasının ardından tahliye edilen 35 bin işçinin ekonomik ve toplumsal maliyeti de bu tabloya eklenmeli. Libya-Türkiye dış ticaret hacmi 2010 yılında 3 milyar doları geçerken 2 milyar dolarlık ihracatın yaklaşık yüzde 50'si demir-çelik ve çimento başta olmak üzere inşaat malzemeleri ihracatından oluşuyor. İhracatçı Birlikleri'nin verilerine göre 2011 yılının ilk üç ayında Libya'ya gerçekleştirilen toplam ihracat önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43 gerilerken demir-çelik ürünleri ihracatı yüzde 38, çimento ihracatı ise yüzde 87 azaldı. Taahhüt sektörüne ilişkin büyüklüklerin ne kadarının gerçek riski ifade ettiği tartışmalı bir konu. Alınamayan hakedişler eksi, projelerin henüz başlanmamış aşamaları ise artı haneye yazılarak düşünülmeli. Makina parkı ve proje malzemelerinden kaynaklanan kayıpların bir bölümünün de sigortalı olduğu dikkate alınmalı. Tüm bunlar Libya'da taahhüt sektöründen kaynaklanan gerçek riskin 18 milyar dolardan daha küçük olduğunu düşündürüyor. Ancak kalınan yerden devam edilebileceğine yönelik beklentilere ilişkin pek çok soru işareti bulunuyor. Taahhüt sektörü temsilcilerinin bir bölümü Libya'da olası bir rejim değişikliği sonrasında kalınan yerden devam edilebileceğini, daha önce bu ülkede etkinliği olmayan ABD, Fransa gibi ülkelerin taahhüt şirketlerinin Türk taahhüt şirketlerinin üstlendiği işlerle ilgilenmeyeceğini, bölgede büyük projelerin inşaat işlerini yapmak konusunda en yetkin firmaların Türk taahhüt şirketleri olduğunu öne sürüyor. Bu beklenti Libya'daki karışıklık ve belirsizlikler düşünüldüğünde çok iyimser görünüyor.
Kuzey Afrika rüzgarları çimentoyu savuramadı
2010 yılında Türkiye'nin toplam çimento-klinker ihracatında Suriye, Mısır ve Libya'nın payı yüzde 37 oldu. Aynı zamanda Irak ve italya ile birlikte en fazla ihracat yapılan beş ülke arasında yer alan bu üç ülkeye yapılan ihracat yaşanan sıcak gelişmeler sonucunda 2011 yılının ilk üç ayında önemli ölçüde azaldı. 2010 yılında çimento ihracatının üçte birini oluşturan bu pazarların neredeyse sıfırlanması, bu ülkelere ihracatta öne çıkan Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerindeki tesisler için sürpriz olsa da, 2011 yılının bütününde bu kaybın rahatlıkla telafi edilebileceği görülüyor. Hem iç pazar büyümesi hem de Rusya talebindeki canlanma bu görüşü destekliyor. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) verilerine göre 2011 yılı ocak ayında çimento ihracatı önceki yıla göre yüzde 23 azalırken iç satışlar yüzde 45 dolayında artış gösterdi ve toplam üretim de önceki yılın aynı döneminin yüzde 18 üzerinde gerçekleşti. Çimento ihracatında dikkat çekilmesi gereken bir nokta da sıcak gelişmeler yaşanmasa da Suriye ve Mısır pazarlarının ömrünün sınırlı oluşuydu. Her iki ülkede de devreye girmesi beklenen yeni çimento yatırımları nedeniyle 2012-2013 döneminde arz yetersizliğinin ve dolayısıyla dışarıdan çimento temininin sona ermesi bekleniyordu. Bir diğer altı çizilmesi gereken nokta işe, bu pazarların 2008 ve 2009 yıllarında ekonomik krizin etkisiyle öne çıktığı, 2006 yılında üç ülkenin çimento-klinker ihracatındaki payının sadece yüzde 6 civarında olduğu
Dünya/Günay Dincel