Manhattan'da gökdelen sayısı giderek artıyor!
Dünyanın merkezi olarak kabul edilen ve New York'un en önemli beş bölgesinden biri olan Manhattan'da gökdelen inşaatları hız kesmeden devam ediyor. Öyle ki bölge son yıllarda şantiye alanına döndü.
New York kentinin beş bölgesinden biri olan Manhattan aynı zamanda dünyanın en önemli finans merkezi olma özelliğine sahip. Milliyet'te yer alan habere göre; bölgede gökdelen yatırımları son yıllarda bir hayli arttı. Şantiye alanına dönen Manhattan buna rağmen her yıl binlerce turisti ağırlamaya devam ediyor. İşye Manhattan'ın değişen çehresi ve tarihi...
1524 yılında Fransa Kralı 1. François adına bölgede keşif seferi düzenleyen Floransalı gemici Giovanni da Verrazzano, muhtemelen Manhattan'a gelen ilk Avrupalı oldu. Sonrasında Hollandalılar 1625 yılında Manhattan'ı Lenape yerlilerinden bugünün parasıyla 24 dolara tekabül eden bir meblağda satın alıp ilk yerleşimi kurup bölgeye New Amsterdam ismini verdiler.
1673 yılında İngilizler ile Hollandalılar arasında uzun süren çatışmaların ardından Manhattan kesin olarak Britanya topraklarına katıldı. York Dükü sonrasında da İngiltere Kral olan 2. James'in şerefine bölgeye New York adı verildi. Bu tarihten itibaren de bölge New Amsterdam yerine New York adıyla anılmaya başlanır. Yeni dünya olarak adlandırılan Amerika'daki pek çok kentin adı Avrupa, Asya ve Afrika'daki tarihi kentlerin başına "yeni" ibaresi getirilerek verildi.Amerikalıların, Britanya'ya karşı verdikleri bağımsızlık mücadelesinde Boston şehri ile birlikte önemli bir merkez olan New York ve kentin can damarı Manhattan, bağımsızlığın ilânından sonra da ülkenin kaderini belirleyen bir öneme sahip oldu. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri bağımsızlığını ilân ettikten sonra New York 2 yıl boyunca ülkenin başkenti oldu.
Sonrasında iseb ugünkü yerinde Washington D.C yeni başkent olarak kurulur ve zaman içinde bu şekilde gelişir. Başkentin Washington'a taşınmasına rağmen New York, yine de Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli yerleşimi olmaya devam eder. Kurucu 13 eyaletten biri olan New York'un aynı adlı kenti olan New York ve onun merkezi Manhattan'ın nüfusu, Avrupa'dan göçmenlerle hızlı bir şekilde arttı.
19. yüzyıldan itibaren başta İtalya, İrlanda, Almanya ve İskandinavya'dan göç alan Manhattan'ın nüfusu git gide arttı. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde adanın büyük bölümü yerleşime açılmış duruma geldi. 60 kilometrekarelik bir alanı kaplayan ada bu yoğun göçle başa mücadele etmek için çareyi çok katlı yapılaşmada buldu. 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde New York semalarında artık birbirinin peşi sıra gökdelenler inşa edilmeye başladı. Bu yapılar Manhattan adasının silüetini oluşturmuştu. Rockefeller gibi Avrupa kökenli aileler inşa ettikleri yapılar ve sahip oldukları zenginlikle Manhattan adasının zenginleri arasında yer aldılar. Ticaret ve borsa faaliyetleriyle ortaya çıkan bu zenginlik Manhattan'ın çehresini git gide değiştirmeye başladı.
Birbirinin ardına inşa edilmeye başlayan gökdelenler ve artan ticaret faaliyet 2. Dünya Savaşı'nın ardından katlanarak arttı. Dünyanın süper gücü haline gelen Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomik merkezi haline gelen Manhattan, Birleşmiş Milletler'in de yönetim merkezine dönüştü.
Dünyanın en büyük ikinci metro ağının da sahibi olan Manhattan'da hemen hemen her caddede bir metro durağının girişi bulunuyor. Gün içerisinde trafik yoğunluğunun korkunç boyutlara ulaştığı Manhattan'da metrolar özellikle bu keşmekeşten kaçmak isteyenlerin derdine çözüm oluyor. 1876 yılında adanın tam ortasında inşa edilen Central Park, bugün tüm dünya için örnek bir proje oldu. Etrafı yüzlerce gökdelenle çevrili olan Central Park, New York'un adeta akciğeri görevi görüyor. 3.5 kilometrekarelik bir araziyi kapsayan bu devasa park, yapay gölleri, spor ve konser alanlarıyla kentin en önemli aktivite merkezlerinden biri konumunda yer alıyor.
11 Eylül 2001'de düzenlenen terörist saldırı sonucu yıkılan ikiz kulelerin ardından aynı bölgeye yapılan One World Trade Center, New York'un ve Amerika'nın yeni simgelerinden biri olduç Ünlü mimar Daniel Libeskind'in tasarladığı yeni Dünya Ticaret Merkezi, Manhattan'ın da en yüksek binası konumundadır. Yapı 542 metre yüksekliğe sahip. Neredeyse dümdüz bir alan üzerine yayılan Manhattan adasının en kayda değer doğal yükseltisi 86 metre. Dolayısıyla ada bisiklet kullanımına da oldukça elverişli bir yöne sahiptir. Başta Metropolitan olmak üzere çok sayıda ünlü müzeye ev sahipliği yapan Manhattan, kültür-sanat konusunda da dünyanın önde gelen yerlerinden biri olma özelliği taşıyor.
Alışverişin kalbinin attığı Beşinci Cadde'nin yanı sıra Broadway, Metropolitan Opera, Lincoln Center, Carnegie Hall gibi önemli etkinlik alanları dünya genelinde sahne sanatlarının kalbinin attığı mekanlar olarak ön plana çıkıyor.
Son yıllarda gökdelen sayılarında büyük bir artış yaşanan Manhattan, çok sayıda şantiyenin de yer aldığı bir bölge haline geldi. Gürültünün yer yer korkunç boyutlara ulaştığı Manhattan bu karmaşasına rağmen her yıl milyonlarca turisti ağırlamakta.