Maraş-Hatay depremleri konut piyasasını da sarstı! Yeni kiralar yüzde 173.5 arttı!
Asrın felaketi olarak belirtilen depremler sadece 11 şehri yıkmakla kalmadı, aynı zamanda konut piyasasını da derinden sarstı...Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, bu piyasada yaşanan depremin bir sebebinin de Maraş-Hatay depreminden kaynaklı göç ve konutların yıkılması da diğer nedeninin de deprem korkusu olan bölgelerde ikamet değiştirme, il içinde taşınma, hatta şehirden şehre göç etme talebinden kaynaklandığını yazdı
Deprem 11 şehri yıkmakla kalmadı, aynı zamanda konut piyasasını da sarsıyor. Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, bu piyasada yaşanan depremin bir sebebinin de Maraş-Hatay depreminden kaynaklı göç ve konutların yıkılması da diğer nedeninin de deprem korkusu olan bölgelerde ikamet değiştirme, il içinde taşınma, hatta şehirden şehre göç etme talebinden kaynaklandığını yazdı.
Köşesinde "Kiralarda yaşanan deprem" başlıklı bir yazı kaleme alan Abdurrahman Yıldırım depremin etkili olacağı bölgelerden, çok katlı binalardan, eski binalardan kaçış eğilimine karşı, zemini depreme dayanıklı bölgelere, yeni yapılmış binalara, kent çevresi ile az katlı konutlara yönelme olduğunu belirtti.
En başta İstanbul’da başlayan bu hareketliliğin emlak piyasasını karıştırdığını ve ve canlandırdığını belirten Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, kiraları ve fiyatları da yükseltici etki yaptığını da kaydetti.
Yazısında "Depremin olduğu şehirlerden yaşanan yoğun göç ki, 1 milyon civarında hanehalkı olarak tahmin ediliyor, öncelikle yakın şehirlere, sonra büyük şehirlere yöneldi. Yakınlarının, tanıdıklarının yanına gelenlerin önümüzdeki dönemde kiralık veya satılık konut talebi yaratacağı tahmin ediliyor." diyen Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, konut stokuyla ilgili de önemli değerlendirmeler yaptı.
KONUT STOKUNDA YARIM MİLYON AZALMA
Yine deprem bölgesinde son verilere göre yıkılan ya da acil yıkılması gereken, ağır hasarlı bağımsız birim sayısı 520 bine yükseldiğini belirten Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, orta hasarlılardan bazılarının da yıkılması kararı çıkabileceğini ve yeni inşa edilmesi gereken konut sayısının daha artabileceğini söyledi.
Türkiye’de bir senede yaklaşık 600 bin ilk el konut satıldığı dikkate alınırsa konut stokunda buna yakın bir azalma yaşandığını belirten Abdurrahman Yıldırım, deprem bölgesinde yeni konutlar bir yıl veya 1.5 yılda inşa edilirken bu sırada ülkenin başka yerlerinde inşaat faaliyetlerinin de ister istemez azalacağını söyledi. Yazısında hem bazı malzemelerin tedarikinde yaşanacak zorluklardan hem de işçilikten dolayı başka bölgelerin inşaat faaliyetlerinin doğal olarak hız keseceğini, kesmezse bile işçilik ücretleri ve malzeme fiyatlarının çok yükseleceğini kaydeden, Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, "Bu açıdan bakıldığında depremle beraber Türkiye’nin konut stoku bir iki yılı kapsayan dönemde artamayacak ve bu da fiyatlar üzerinde baskı yaratmaya adaydır." ifadelerini kullandı.
FİYAT ARTIŞININ YÜKÜ KİRACIYA
Yazısında, "Konut fiyatları zaten üç sene rekorlar kırarak yükselmişti ve geçen seneyi de yüzde 167.8’lik artışla bitirmişti, 6 Şubat tarihindeki deprem işte böyle bir dengesizliğin ve fiyatlarda aşırı yükselmenin üzerine geldi." ifadelerini kullanan, Abdurrahman Yıldırım, konut fiyatları beş senede yüzde 100 reel artışı aşarsa durumun balonlaşma olarak tanımlandığını söyleyerek, "yani fiyatların aşırı artışı." ifadesini kullandı. Türkiye’de ise son üç senelik ortalama konut fiyat artışı reel yüzde 117’ye vardı.
Fiyatlardaki bu yükselişin elbette potansiyel alıcıların konuta erişimini zorlaştırdığını ve umutlarını kırdığını kaydeden Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, fiyat artışlarının ilk yükünün bu gruba olduğunu belirtti. Abdurrahman Yıldırım, "Ancak asıl yükü ve darbeyi de kiracılara vurdu." diyerek, Türkiye’de 15 milyon hanehalkı kendi konutunda otururken, 7 milyon ailenin de kiracı konumunda olduğunu belirtti.
Rekor düzeyde artan konut fiyatlarının benzer oranda kiraları yükselttiğini ve kiralık piyasasında depreme yol açtığını kaydeden Abdurrahman Yıldırım, "Ne kadar ekmek o kadar köfte misali, konut fiyatlarının yükselmesi kiraların artışıyla sonuçlanıyor." dedi.
YENİ KİRALARDA YÜZDE 173.5 ARTIŞ
Beş sene önceye kadar Türkiye’de konut fiyatları yıllık kira toplamının yaklaşık 15 katı olduğunu belirten Abdurrahman Yıldırım, son olarak fiyatlar ve kiraların 20 katına çıktığını yani konutun 20 senelik kirası ile konutun kendisinin satın alınabildiğini kaydederek, "Ancak konut fiyatlarının daha hızlı yükseldiğini ve kiraları da yukarı çektiğini belirtelim." ifadelerini kullandı.
TÜİK’in hesapladığı kira endeksine göre ocak ayı itibariyle yıllık artışın yüzde 57 düzeyinde olduğunu ve bu endeksin toplam kiraları ve halen ödenmekte olanları kapsadığından yeni kiralamaları iyi yansıtmadığını belirten Abdurrahman Yıldırım,. mevcut kiralara da temmuz ayına kadar yüzde 25 sınırı getirildiğini kaydetti.
➔Sahibindencom’da yer alan ilanlardan BETAM’ın hesapladığı kira endeksinin de son bir senede Türkiye ortalamasında yüzde 173.5 arttığını kaydeden Abdurrahman Yıldırım, "Kiralık ilanlarından hesaplandığından bu endeks sadece yeni kiralamaları kapsıyor. Konut fiyat artışı da yüzde 167.8 düzeyiyle yeni kira artışına çok yakın." ifadelerini kullandı.
Konut fiyat artışının lideri durumundaki Antalya'nın kira artışında da yüzde 262’lik oranla ilk sırada yer aldığını ve bu ilin ilk sırada olmasının büyük ölçüde yabancıların emlak sektörüne ilgisinden kaynaklandığını da kaydeden Abdurrahman Yıldırım, kira artışında yüzde 218 ile ikinci sırada bulunan Trabzon için, hem yabancı etkisinden hem arsa yokluğundan dolayı konut arzının kıt olmasından söz edilebileceğini söyledi.
Abdurrahman Yıldırım'ın yazısının devamı şu şekilde:
DEVLETİN YAPMASI GEREKEN
➔Bir yıl içerisinde yüzde 100’ü geçen oranda maaş ve ücret artışı duymadım. Dolayısıyla kiralık konut bulmak, kirayı ödemek artık çalışanlar için çok daha büyük ödeme ve fedakarlık gerektiriyor.
➔Bu durumda hanenin diğer harcamalardan kısması veya kirası daha düşük başka semtlere, konutlara, şehirlere göç etmesi zorunlu oluyor.
➔Bu zorunluluğa son olarak deprem korkusunun ve can güvenliğinin eklenmesi ise tersine göçü hızlandırıcı etkiler yapabilir.
➔Fakat burada devletin devreye girmesi, sanayinin göçünü de teşvik etmesi ve zorlayıcı olması gerekiyor. Çünkü iş ve aş bir yerde, yaşam 100’lerce kilometre uzaklıkta başka bir yerde olmaz.
➔Başta İstanbul olmak üzere şehrin yükünü ve yoğunluğunu hafifletmek, depremde karşılaşılacak can ve mal kaybını azaltmak, bölgesel gelişmişlik farklarını törpülemek açısından da bu durum ayrıca bir zorunluluk.
➔Seçime yaklaştığımız bu dönemlerde siyasi partilerin bir deprem politikası ortaya koymalarında ve barınma sorununa çözüm getirmelerinde büyük fayda görüyoruz.