Marmara'da büyük deprem ne zaman olacak?
Jeoloji Mühendisi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, Marmara'da 7.2 ve üzerinde büyüklükte bir depremin 2045 yılından önce olamayacağını söyledi.
Dünya Gazetesi köşe yazarı Yasemin Salih, bugünkü köşesinde Jeoloji Mühendisi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın depreme ilişkin açıklamalarını kaleme aldı.
İşte Yasemin Salih'in 'Deprem herkes için afet değil' başlıklı yazısı...
Büyük Marmara depremi veya Gölcük depremi şeklinde akıllarda yer eden, yakın tarihimizin en büyük doğal afetinin meydana geldiği o gün, Türkiye'de korkunç bir yıkım yaşandı. 18 binien fazla kişi, yıkılan binaların altında hayatını kaybetti. 17 Ağustos 1999’un sabahında hayatta kalanlar ise izleri silinmeyecek psikolojik travmalara uyandı.
Depremin üstünden geçen 22 senede pek çok şey konuşuldu. Başka depremler de gmeydana geldi. Başka felaketlerde yıkımlarla karşılaştık, yaralarımızı sarmak için çabaladık. Depremler, seller, yangınlar… Hepsi insanlık tarihinin “doğal” olayları ancak bugünün bilinç seviyesinde bütün ülkelerde aynı felakete neden olmuyorlar.
Eskilerin zelzele dediği, yer sarsıntısı veya deprem, neden bizler için böylesine büyük bir kabus? Çünkü depremde tıpkı bir kabusta olan gibi çaresiz kalıyoruz. Başka ülkelerde 6.7 büyüklüğünde depremler görüp kimsenin burnunun kanamadığını da görüyoruz. Peki neden? Depremi afet haline getiren sebepleri leri Jeoloji Mühendisi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan anlattı. İşte Ercan'ın o açıklamaları...
1- YILDA 500 BİN DEPREM OLUYOR
Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayı olarak tanımlanıyor. Depremin yıkıcılığı, türüne, büyüklüğüne bağlı değişiyor. Depremin büyüklüğü moment magnitüd ölçeği (ya da eski adıyla Richter ölçeği) ile belirleniyor. Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmiyor. 7 ve üstü büyüklükteki depremler ise yıkıcı olarak nitelendiriliyor. Ancak bu, yaşanılan ülkeye göre de değişebiliyor. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvvetini etkiliyor. Yeryüzüne yakın noktada gerçekleşen depremlerin daha çok hasar verdiği biliniyor. Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin deprem meydana geliyor ve bunların 100 bin kadarı hissediliyor. Türkiye, dünyada sıklıkla ve küçük şiddetlerde depremlerin meydana geldiği 13 ülkeden biri.
2- DEPREM OLMAZSA ORMANLAR, SULAR OLMAZ
Bazı bölgeye özgü jeolojik, jeomorfolojik ve yapısal özellikler düşük şiddetli depremlerde bile güçlü şiddette bir sallantıya ve yıkıntıya neden oluyor. Buna amplifikasyon etkisi deniliyor. Türkiye, bu etkinin yüksek olduğu ülkelerden biri. Yer çatlakları, baraj, köprü, nükleer tesis gibi büyük ve geniş yapılar depreme bağlı büyük tehlike oluşturuyor. Türkiye bir deprem ülkesi ve depremin sona ermesi düşünülemez. Depremlerin olması da gerekir. Depremler sayesinde ormanlar, kaynak suları oluşur. Yararlıdır deprem, enerji kaynağıdır. Maden yataklarını, kaplıcaları, sulak alanları, tarım alanlarını oluşturur. “Ne olur deprem olmasın” demek, yaradılışta kusur bulmak anlamına gelir.
3- NÜFUS YOĞUNLUĞU AZALTILMALI
Ülkelerin gelirleri ve nüfus yoğunlukları da depremin yıkım eşiğini belirler. Türkiye’de ulusal gelirden alınan pay, 7 bin 200 dolar civarında. Bu hesaplamaya göre Türkiye’de depremin yıkımcıl eşik değeri 5,7’dir. Sonrası öldürücüdür. Yunanistan’da gelir 18 bin 500 dolar, yıkım eşiği 6,4, İsrail’de 41 bin dolarlık gelire karşılık hesaplanan yıkım eşiği 7,3, Japonya’da gelir 39 bin dolar, deprem 7,2’den sonra öldürücüdür. Amerika’da gelir 63 bin dolar ve deprem 7,6’dan daha şiddetliyse yıkım yapar. Burada yapılaşma çok önemli. Çünkü kriterlerden biri de nüfus yoğunluğudur. Türkiye’de kilometrekare başına ortalama 109 kişi düşüyor. Gölcük depreminde Kocaelinin nüfus ortalaması 552 kişi idi. Yalova’da 250 kişiydi. İzmir’de 375 kişi, İstanbul’da ise 3 bin kişi yaşıyor bir kilometrekarede. Bu ne demektir? Yalova’dan kat kat daha büyük yıkım olabilir. Bu nedenle nüfus da kontrol altında tutulmalı.
4- AFETİ YARATAN İNSANDIR
Deprem doğaldır ama afet doğal değildir. Afetin ana nedeni depremi unutmaktır. Geçmişten ders çıkaramadığımız için depremi afet olarak yaşıyoruz. En önemli neden eğitimsizlik. Onlarca kitap yazıldı ama kimse okumuyor. Öte yandan ekonomi de afeti önler. Türkiye’de bir insanın önlem alabilmesi için aylık gelirinin 24 bin 500 TL olması gerekiyor. Bu veri; sağlam zeminde, sağlam yapıda oturmanın geçim endekslerine yansıtılmasıyla oluşturuldu. Türkiye’nin yüzde 2’si bu gelire sahip. Ortalama aylık gelir 2 bin 750 TL, yüzde 49’un aylık geliri 3 bin 100 TL’nin altında. Bu demektir ki aldığın para ne kadar azsa o kadar deprem sana yakındır. Sağlam zeminde sağlam evde oturmanın aylık kirası 3 bin 500 TL’den başlar.
5- MARMARA BÜYÜK DEPREM ÜRETEBİLİR Mİ?
Marmara bütün olarak hareket eder. Son Gölcük depreminde 132 atom bombasına eşdeğer enerji boşalmıştır. Marmara’nın yeniden aynı şiddette bir enerji boşaltması için uzun yıllar gerekiyor. Çünkü çok yorgun Marmara. Tekrar toparlanıp 7,2 ve üzerinde şiddette deprem üretebilmesi 2045’ten önce olmaz. 5,5-6 büyüklüğünde deprem üretebilir ama daha büyüğü için zamana ihtiyacı var. Deprem üretebilmesi için gerginlik üretmeli, şu anda o gerginlik oluşuyor ama kabuğunu kırabilmesi için 6 milyar cigatonluk enerji lazım. Bunun için de zamana ihtiyaç var.
İstanbul depremi nerede olacak?
Uzman isimden İstanbul depremi için kritik uyarı!
İstanbul depremi, İstanbul sınırları içinde kalmayacak!
İstanbul'da binlerce bina çökecek!
Prof. Dr. Naci Görür'den kan donduran İstanbul depremi açıklaması! |