Maros Sefcovic: GGK’nın inşasında çok yakın çalışmak istiyoruz!
Maros Sefcovic Türkiye ile en kısa zamanda yüksek düzeyli enerji diyaloğu başlatmayı istediklerini dile getirerek “Geçmişten de ders alarak Nabucco Projesi’ndeki yanlışları tekrarlamak istemiyor ve GGK’nın inşasında çok yakın çalışmak istiyoruz” dedi.
AVRUPA Birliği ile Rusya arasındaki “enerji savaşlarının” yoğunlaştığı bir dönemde arz güvenliği açısından stratejik öneme sahip TANAP’ın temel atma törenine katılmak üzere gelecek hafta başında Türkiye’ye gelecek olan Avrupa Birliği Komisyonu’nun Enerji Birliği’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, Hürriyet’e konuştu. Sefcovic’in mesajları inişli çıkışlı ilişkileri olan Ankara ile Brüksel arasında enerji konusunda yeni bir stratejik ortaklığın ilk sinyallerini içeriyor.
Yakın bir gelecekte enerji alanında Türkiye’yle ne tür bir ilişki göreceğiz?
Her şeyden önce Türkiye’nin AB için çok önemli bir ortak olduğunun ve bunun sadece enerji alanıyla sınırlı olmadığının altını çizmek gerekir. Enerji konusu her geçen gün daha da önemli hale geliyor. Diyaloğumuzu yüksek seviyeye terfi ettirmek için net bir fırsat olduğuna inanıyorum. Geçtiğimiz günlerde açıkladığım Enerji Birliği stratejisi kapsamında Türkiye çok önemli bir rol oynayacak. Belgeye bakarsanız diyaloğu gerçekten üst seviyeye ya da stratejik düzeye yükseltmek istediğimiz ortaklarımızı görürsünüz. Türkiye de kesinlikle bu alanda çok daha yakın işbirliği içinde olmayı istediğimiz ülkeler arasında yer alıyor.
Mevcut ortamda Türkiye’yi AB’nin enerji arzı güvenliği planlarının odağına yerleştirmek yaşamsal bir öneme sahip gibi…
Evet bu doğru. Türkiye, enerji kavşakları üzerinde bulunan gerçekten çok önemli bir ortak. Türk Enerji Bakanı Taner Yıldız’la birlikte çok iyi çalışıyoruz. Ben göreve geleli çok kısa bir zaman oldu ama daha şimdiden üç kez görüştük. Çok iyi bir kişisel kimya oluşturduk. Türkiye’nin Güney Gaz Koridoru (GGK) konusunu ne kadar ciddiyetle ele aldığını görmek beni cesaretlendiriyor. Türkiye’ye yapacağım ziyaret ve temel atma törenine katılacak olmam GGK’nın AB için öncelikli bir proje olduğunun da göstergesi niteliğinde. Enerji kaynaklarının ve gaz arz yollarının çeşitlendirilmesi konusunda çok ciddiyiz. Geçmişten de ders alarak Nabucco Porjesi’ndeki yanlışları tekrarlamak istemiyor ve GGK’nın inşasında çok yakın çalışmak istiyoruz.
Söylediklerinizden enerjide sadece yeni bir ilişkiyle sınırlı kalınmayıp stratejik bir ortaklığa doğru gidileceği hissine kapılıyorum…
En kısa zamanda yüksek düzeyli enerji diyaloğu başlatmayı istiyoruz. Yıldız’la bunun boyutunun, formatının, çalışma düzeyinin ne olacağını, hangi sıklıkta hangi ana konuların ele alınacağını görüşeceğiz. Türkiye enerji konusunun yanı sıra diğer konularda da çok önemli. Dış politikada, terörle ortak mücadelede işbirliğine çok önem verdiğimiz Türkiye, şu sıralar çok sayıda gelişmenin yaşandığı bir bölgede bulunan ve ekonomi alanında çok hızla gelişen bir aday ülke. Dolayısıyla bölgedeki diğer ülkelerin hiçbiriyle olmadığı kadar yakın ilişki söz konusu.
Türkiye’ye enerji alanında bu kadar rol biçilirken müzakere sürecinde enerji başlığının hala bloke durumda olması paradoks değil mi?
AB Komisyonu, müzakere süreci bağlamında Türkiye’yle enerji konularındaki ilişkinin kilit önemde olduğu görüşünde. Komisyon, Türkiye’nin 15 numaralı bu başlıkta müzakerelere başlamak için yeterli düzeyde hazır olduğunu düşünüyor. Başlığın açılması doğrultusundaki önerimizi de AB Konseyi’ne 2007’de ilettik ancak Konsey bu adımı atmak için gerekli olan oybirliğini şu ana kadar sağlayamadı. Bu konuda çalışıyor ve üye ülkelerle düzenli şekilde görüşerek bu başlıkta ilerleme sağlamanın Avrupa’nın da çıkarına olduğunu vurguluyoruz.
Arz güvenliği yıllardır kağıt üstünde kalan bir konu. TANAP’ın bu durumu değiştirebilecek nitelikte bir proje olduğunu düşünüyor musunuz?
Öyle olduğuna gerçekten inanıyoruz. Mevcut ortamda AB her yaz geldiğinde kışın ne olacağından endişelenir durumda. Bu nedenle arz güvenliğini en üst düzey siyasi konulardan bir haline getirdi. Bu, AB liderlerinin Enerji Birliği’ni oluşturmaya karar vermelerini sağlayan başlıca nedenlerden biriydi ve bu sürece çok üst düzey siyasi destek söz konusu. Kaynakları, enerjiyi elde ettiğimiz yolları çeşitlendirmeli ve bunu nasıl yapacağımız konusunda son derece somut olmalıyız. GGK çok etkileyici bir proje. Şu an Avrupa çevresinde geliştirilmiş en büyük inşaat projesi ve devasa bir yatırım. Çok önemli kaynakları ve çok önemli tüketicileri birbirine bağlıyor. Tabii ki Türkiye yol üzerinde, sonrasında da enerji ithalatına yılda 400 milyar Euro harcayan bir AB söz konusu. Projenin enerji güvenliğini ve arzın çeşitlendirilmesini net şekilde iyileştireceğine inanıyorum. Potansiyel komplikasyonlara maruz kalabilecek güney ve doğudaki AB üyelerinin de farklı kaynaklara erişimine olanak sağlayacak. Tabii bu da tedarik edicilerle müzakere pozisyonlarını değiştirecek, enerji güvenliği sağlayacak, sanayi ve iş dünyasının her kış arz kesilirse ne olacağı endişesini yaşamayacağının güvencesini verecek. Bu açılardan bakıldığında AB için gerçekten stratejik bir proje.
BAKAN GÜVENCE VERDİ
‘TÜRK Akımı’nın da sahneye çıkmaya hazırlandığı düşünülürse TANAP’ın öncelik olduğu konusunda Türkiye’den herhangi bir güvence aldınız mı?
Bakan Yıldız, Bakü’deki danışma toplantısında son derece netti. Üzerinde çalışılanın bu proje olduğunu, planlamaya bağlı kalınacağını ve üstlenilen tüm taahhütlerin yerine getirilmesi için her şeyin yapılacağını, gazın 2019-2020’de Avrupa’ya ulaştırılacağının altını çizdi. Çalışmalar, hazırlıklar ve süreç konusunda son derece detaylı bir sunum yaptı. Bu sunum sonrası projenin rayında olduğu, zamanında tamamlanacağı ve Türk tarafının taahhütlere saygı göstereceği konusunda kesinlikle herkesin içi rahatladı. Güvenilirlik sorunu olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Türk tarafı için de enerji arzı konusundaki fevkalade stratejik pozisyonunu güvence altına almak son derece önemli. Bunun için de güvenilir ortak olmak, taahhütlere ve anlaşmalara saygı göstermek gerekiyor. Türk yönetim kadrolarının bunun tam olarak farkında olduğunu düşünüyorum. Güven oluşturma ve saygı inşa etmenin yolu bu. Türk tarafından gelen tüm güvenceler ve mesajlar bu pozisyonun altını çizer nitelikte. AB Komisyonu’nda projenin tamamlanacağı ve Türkiye’nin güvenilir bir transit ülke olduğu konusunda hiçbir şüphe yok.
RUSYA'NIN PLANLARINI BİLMİYORUZ
RUSYA’nın ‘Türk Akımı’ kararını ekonomik açıdan ‘anlamsız’ olarak tanımlamıştınız. Hala aynı görüşte misiniz?
Bu karara ilişkin analizimiz sürüyor. Dürüst olmak gerekirse Rus tarafının planlarının somut olarak ne olduğu konusunda elimizde henüz fotoğrafın tamamı yok. Eğer Rusya ve Türkiye, Türkiye’nin ihtiyaçlarını ‘Türk Akımı’ aracılığıyla karşılamaya karar verirse bunda kesinlikle sorun yok. Bu işbirliği yapan ve gerekli enerji arzını sağlayan iki ülkenin kararı olur. Ancak Rusya’nın AB’ye sağladığı gazı nasıl sağladığı konusundaki dramatik değişiklikten bahsedeceksek tercihimiz ekonomik gerçekler, ekonomik yaşayabilirlik, asıl ihtiyaçlar ve gerçekçi lojistik temelinde makul bir görüşmeden yana olur. Avrupa gaz şirketleriyle ve üye ülkelerle konuştuğumuzda Gazprom’la imzalanmış uzun vadeli sözleşmeleri olduğunu görüyoruz. Bu sözleşmelerde sadece kesin hacim değil gazın teslim edileceği noktalar da açıkça belirtilmiş durumda. Bu noktalar da Gazprom’un ‘Türk Akımı’ ile teslim etmeyi önerdiği noktalar değil.
TÜRK AKIMI TEKRAR BAŞLAMALI
Sanki ‘Türk Akımı’ projesini kategorik şekilde reddetmiyor ancak farklı bir yaklaşım tercih ediyorsunuz…
Gazprom için de bu projenin erken aşamalarında AB ile angaje kalmayı sürdürmenin ve güneydoğu bölgesindeki tüm arz opsiyonlarını dikkatle incelemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Ekonomik yaşayabilirliğin yanı sıra düzenleyicilerle ilgili konular, yasal fizibilite ve bu tür bir kararın sonuçları nihai tavır takınılmadan tartışılmalıydı. AB Komisyonu olarak mevcut gaz sözleşmelerindeki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesini bekliyoruz. ‘Türk Akımı’ bütün bu boyutlarıyla birlikte tartışılmalı.
Hürriyet