Genel

Mehmet Okay'dan 'Ramazan' mesajı!

Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, EQ İnsan ve Yaşam Dergisi'nin 77. sayısında "Anadolu ve tevazu" başlıklı yazısında Ramazan mesajı verdi...

Anadolu; binlerce yıllık tarihinde ne kültürler barındırmış ne medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir güzel coğrafya…


Anadolu medeniyetleri adı altında Hitit, İyonya, Roma, Osmanlı dönemlerinde doğusundan batısına tüm dünyaya birçok kez önderlik etmiş kutsal topraklar.


Biraz kabuğumuzdan çıkıp Anadolu’yu gezince görünce, neden herkesin gözünün bu topraklarda olduğunu biraz daha iyi anlıyorsunuz.


Öyle internette sörf yaparak, dergilere, gazetelere bakarak anlaşılmıyor hissedilmiyor hele yanınızda Ali Canip Olgunlu gibi bir dost (söyleşisi içeride) varsa her şeyi bir başka görüp adeta tarih içinde yaşıyorsunuz, sizlere de bu kültür turlarını öneriyor ve de şiddetle tavsiye ediyoruz.


Bu sefer Kapadokya’yı böyle, başka bir göz ile gezdik ve daha iyi anladık ki Anadolu topraklarında daha çok gezip, görüp anlamamız gereken birçok şeyin var olduğunu…


Otantik doğa yapısının yanında bu bölgede yaşayan medeniyetlerin geliştirdiği yapılara bir de inşaatçı gözü ile bakınca hayretler içinde kalmamak elde değil…


Özellikle düşmanlardan korunmak için binlerce yıl önce yapılan o dev yeraltı şehirleri inanılmaz yapılar…


Örnek Derinkuyu yeraltı şehri 2,5 kilometrekare alanda 18-20 katlı yüzlerce odası, mutfakları, kilerleri, banyoları, okulları, ibadethaneleri hatta hayvan barınakları olan ve özel aydınlatma ve havalandırma sistemleri geliştirilmiş müthiş mühendislik harikası diyebileceğimiz bir yapı ki bölgede buna benzer binlerce kişinin yaşadığı yeni yeraltı şehirleri keşfedilmekte ve turizme sunulmakta…


Bugünlerde arsa bulmakta sıkıntı çeken biz inşaatçılar için de bu yapılar gelecek için ilham verecektir herhalde diye düşünüyoruz!


Anadolu; yüzyıllarca mimarinin, sanatın, edebiyatın, bilimin merkezi olmanın yanında değişik dinlere, mezheplere ev sahipliği yapmış ayrıca çeşitli dini ve felsefi akımlar geliştirilmiştir.


Atalarımızın 1071 yılında girdiğimiz bu topraklarda Hazreti Mevla-na, Hacı Bektaş-ı Veli gibi büyük tasavvuf düşünce âlimleri yetiştirmiştir ki burada tevazu ile ilgili aralarında geçen gerçek bir hikâyeyi özellikle sizlerle paylaşmak istiyoruz.


Bir adam kötü yoldan paralar kazanıp bununla kendisine bir inek alır neden sonra pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergâhına bağışlamak ister ki o zamanlar dergâhlar aynı zamanda aş evi işlemi görüyordu…


Durumu Hacı Bektaş-ı Veli’ye anlatır ancak helal değildir gerekçesi ile bu isteği geri çevrilir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Hz. Mevlana’ya anlatır, Hz.Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.


Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli’ye teklif ettiğini ama onun kabul etmediğini söyler ve bunun sebebini sorar.


Hz. Mevlana şöyle der; “Biz karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz. O yüzden biz bu hediyeyi kabul ederiz ama o etmez.”


Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş-ı Veli dergâhına gider ve Hz. Mevlana’nın hediyeyi kabul ettiğini söyleyip sebebini Hacı Bek- taşı Veli’ye sorar. 


Hacı Bektaş-ı Veli de şöyle der; “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Hz. Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı senin hediyeni kabul etmiştir.”


Fazla söze gerek yok…


İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının Anadolu insanın sade, kibirden uzak, alçak gönüllü felsefesinin unutulmadan devam ettirileceği her güzel, iyi şeyin paylaşılarak artırılacağı bereketli, hayırlı bir ay olmasını diler, bu vesile ile tüm Ant Yapı dostlarının Ramazan Bayramı’nı kutlarız.


Mehmet Okay