Sektörel

Mehpare Evrenol : Bosphorus City İstanbullu bir proje!

Tourist Information-lstanbul etkinliğinde, HollandalI fotoğrafçı Hans VVilschut’un objektifinden sunulan Bosphorus City’nin mimarı Mehpare Evrenol da Rotterdam’daydı. Sergiden çok etkilenen Evrenol, projenin özelliklerini anlatıyor...

Bosphorus City projesinin mimari özellikleri nelerdir, projeyi tasarlarken esinlendiğiniz bir kent var mıydı?


Bosphorus City projesinin en önemli özelliği İstanbullu olması. Dünyanın başka herhangi bir yerinde bu şekilde başarılı sonuçlar vereceğini, sahiplenileceğini, başka bir kent parçasına böyle özgün bir fikrin taşınıp hayata geçirileceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla hem fiziki olarak hem de boğaz yaşantısının dinamikleri olarak esinlenilen kent İstanbul’dur. Bosphorus City’nin tasarımındaki en önemli girdi, zengin açık alan kullanımı sağlayan “su” ve “yeşil”in iç içe geçtiği rekreasyon alanlarıdır. Arazinin uzun yapısına uygun olarak konumlandırılan su, alanı iki ayrı yakaya bölerek, birbirlerine geçişlerle dinamik bir kentsel ağ örüntüsü oluşmasını sağlar. Su’ya eşlik eden yeşil doku konut binalarının arasında rastgele oluşmuş artık alanlar olarak değil, önerilen “yeni kamusallık” içinde karşılaşma, toplanma, buluşma eylemlerinin yapılmasına olanak veren nitelikli bir açık alan kurgusu olarak karşımıza çıkar. İstanbul’un kentsel gündelik hayatının değerleri açık alanlardaki sosyalleşme olanaklarıyla korunmuş olur. Konut çözümlerimizde de benzer bir anlayış hakimdir; geleneksel sivil mimarinin özellikli örnekleri plan ve cephe düzleminde modernize edildi. Bu kriterler yüzünden bu projenin tamamen İstanbullu olduğunu düşünüyorum.


Bosphorus City, İstanbul’un son dönem kent alanlarından biri olan Halkalı’da inşa edildi bölgeye kazandırdığı zengin rekreasyon alanları ve birbirinden farklı mekânsal düzenlemelere sahip farklı tasarımıyla İstanbul’un bu dönüşümünü ivmelendiren proje oldu. Artık Halkalı rağbet gören, değeri çok yüksek bir bölge.



Büyük kentlerin şehir planlamalarını göz alırsak, Sinpaş projelerinin kentleşmedeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün projelerimiz çapı itibarıyla çok büyük ve yoğun yerleşimler ve dolayısıyla bir master plan yaparak başlıyoruz tasarımımıza. Hedefimiz kendiliğinden oluşmuş bir kent parçası gibi yorumlaman yeni bir yerleşim oluşturmak. Onun için sosyal mekânlarla donatılmış, sadece bina ve içinin kat planları değil, çevresiyle yaşayan bir yapı olarak düşünüyoruz mimarlığı. Yerine, zamanına, yöresine ve arazisine uygunluk şartı ön planda olduğu için her proje kendi dinamiğini getiriyor ve birbirinden farklı oluyor. İşte bu hedeflerimizle örtüşen bir yatırımcıyla, Sinpaş’la çalışmak bizim için çok önem kazanıyor. Mimari tarzımızla birebir örtüştüğü ve her çizgimiz inşa edildiği için şanslıyız. Sinpaş proje ürettiği her kente, bölgeye yeni değerler katan, kent planlamasını mimari kadar önemseyen bir yatırımcı. Sıradan bir tasarımı kabul edeceğini düşünmüyorum Sinpaş'ın; her zaman özgün ve zor olanın peşindeyiz ekip olarak.



Yaşanabilir bir çevrenin olmazsa olmazları nelerdir sizce?

Projelerimizin fark getiren özelliği binaların aidiyet duygusu kazandıracak ve insanların özeline hitap edecek bir yaklaşımla tasarlanması. Kullanıcıların farklı vizyonları ve istekleri var. Yaşamı tanımlayan fonksiyonların dağınık olmadığı, meydanların, yürüme alanlarının, toplanma, karşılaşma alanlarının titizlikle tasarlandığı bir nitelikte geliştiriyoruz projelerimizi. Mevcut çevreyi tam kontrol edemediğimiz için projemizin içindeki çevreyi kontrollü olarak geliştirmeyi seviyoruz ve kentliye evinde severek gününü geçirebileceği, rahat edeceği, sadece sporla, rekreasyon alanları ile değil sosyal alanlarıyla ve konutların zengin nitelikleriyle özgün projeler kazandırmaya çalışıyoruz. Vazgeçmeyeceğim konular, projelerin geneline hakim olan vaziyet planlarındaki çeşitlilik, cephelerde aradığımız değişiklik, katlar yükselirken birbirinden farklı katlarının oluşması. Projenin bir de dördüncü boyutu var; o da zaman. Yani bir binanın etrafında dolaşırken size farklı farklı cepheler ve görüntüler veriyor olması çok önemli. Galiba vazgeçmek istemeyeceğim konu, bu dördüncü boyutta yani bir mekânda zaman içinde dolaşırken karşılaşacağınız farkların hayata geçirilmesi.


Feel Good - Sinpaş GYO