Sektörel

Merkez Bankası'nın mega projeler raporu dikkat çekti!

Merkez Bankası uzmanları, Kamu Özel İşbirliği ile yapılan büyük altyapı projelerinde 46 milyar dolar kredi borcu belirledi. Bu rakamın 31 milyar doları, kamu hizmet, ürün satın alma, kiralama ve dolaylı garanti yöntemleriyle kur ve talep risklerine karşı Hazine garantisine sahip.

Merkez Bankası uzmanları, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) ile yapılan büyük altyapı projelerinde 46 milyar dolar kredi borcu belirledi. Bu rakamın 31 milyar doları, kamu hizmet, ürün satın alma, kiralama ve dolaylı garanti yöntemleriyle kur ve talep risklerine karşı Hazine garantisine sahip. 210 milyar dolarlık açık pozisyondan bu rakamı düşürüp kamuya eklemek gerek


-Doların sıçraması en çok döviz borçlusu özel sektör şirketlerini etkiliyor. Şirketlerin döviz açık pozisyonu 210 milyar dolar. Bir süre önce bu açık pozisyonun yaklaşık yarısını atarak yaptığımız hesaplamayla kur artışının kalıcı olması halinde şirket kârlarını silip süpüreceğini belirtmiştik. 210 milyarın yarısı 105 milyarı, yüzde 15’lik kur artışı kadar büyütürsek gelecek yük yaklaşık 50 milyar TL idi. Bu tutar da reel sektör şirketlerinin bir yıllık kârına denk geliyor.


-Merkez Bankası’nın dün açıklanan Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan veri ve tespitler toplam açık pozisyonda indirgeme yapılmasının yerinde olduğunu gösterdi. Çünkü özel sektörün sırtında görülen döviz açık pozisyonlarının özellikle Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Projeleri nedeniyle ciddi bir kısmı Hazine tarafından üstlenilmiş. Açık pozisyon var olmasına var ve özel sektör üstünde görünüyor. Ama projelere Hazine kefil olduğundan, alım veya fiyat garantisi verdiğinden, projelerin finansmanından doğacak açık pozisyon yükümlülüklerini de nihayetinde üstlenmiş oluyor.


-2006 yılında başlatılan uygulamayla son 10 yılda KÖİ kapsamında 197 proje ya gerçekleştirildi ya da gerçekleştiriliyor. Dünya Bankası ve Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerinin eşleştirilmesiyle projelerin kredi tutarı toplam 118 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu tutarın 29 milyar doları elektrik üretim ve dağıtım tesisleri, 33.6 milyar doları otoyol ve köprü, 46 milyar doları havaalanları, 10 milyar doları da şehir hastaneleri gibi ekonomik açıdan etkin projelerde yoğunlaştı.


-Bu projelerde işletme faaliyetlerinden döviz geliri elde etme olanağı bulunuyor. Havaalanı, otoyol ve köprü geçişlerinde asgari düzeyin tutturulamaması ve yetersiz kalması durumunda üstünü Hazine tamamlayacak. Araştırmayı yapanlar, projelerde 46 milyar dolarlık yabancı para kredi borcu belirlerken “Analizimize göre bu rakamın yaklaşık 31 milyar doları kamu hizmet, ürün satın alma, kiralama ve dolaylı garanti yöntemleriyle kur ve talep risklerine karşı korumaya sahiptir” dediler.


-Yani 210 milyar dolarlık reel sektör açık pozisyonu içinde görülen bu tutar, sonuçta ve aslında Hazine’ye ait. Özel sektörün hanesinden çıkarıp kamu kesiminin hanesine yazılmalı. Dolayısıyla da bütün toplumundur.


-Zaten bu altyapı yatırımlarından yararlanmak, hizmet almak ancak döviz bazında veya dövize endeksli ödeme yaparak oluyor veya olacak. Köprüyü geçen, yolu kullanan veya havaalanına giden faturayı ödeyecek. Yansıtabilen de mal ve hizmet fiyatlarına bunu yansıtacak. Buradan döviz bazında veya kur artışı kadar gelecek maliyet artışlarını da yine toplum olarak ödeyeceğiz.


-Bu açıdan dövizin yükünden kurtulmada öncelik devlete ait. En büyük olarak, parayı basan taraf olarak ihaleleri de, sözleşmeleri de, tahsilatları da ulusal parayla yaptığında özel sektör buna uyar. Halkın ise döviz borçlanması yasakları ve ayrıca döviz fazlası bulunuyor. 


 


Bu yılki 5 milyar dolarlık yatırımın 4 milyarına alım garantisi var


Çalışmayı yapanlar 2016 yılı yatırımlarının hesaplamaya dahil edilmediğini, çünkü Dünya Bankası verilerinin yayımlanmadığını belirtti. Ancak bu yıl ağustos ayına kadar Enerji Bakanlığı verilerine göre 5 milyar dolarlık yatırım yapıldığını, bunun da 4 milyar dolarlık kısmına satın alma garantisi verildiğini not düştüler. Araştırmayı yapanlar 31 milyar dolarlık kredinin Hazine’nin koruması altına girdiği hesabına ulaşırken şu varsayımlarda bulunduklarını belirttiler.


-”Birincisi, holding ve grup şirketleri kurdukları proje şirketlerine koymakla yükümlü oldukları sermayeyi kendi bilançolarında kredi ile finanse edebilmektedir.


-İkincisi grup şirketleri proje şirketine baraj inşaatı gibi hizmet ve mal satımı yaparak karşılığında ticari alacak veya borç ilişkisi çerçevesinde proje şirketini dolaylı finanse edebilirken, yapılan yatırımı kendi bilançosunda kredilendirebilmektedir. Mevcut verilerden bu işlemleri çıkarmak maalesef mümkün değildir.


-Dolayısıyla mevcut yatırım değerleri ile borç stokları arasında ciddi farklılıklar görülmektedir.


Yabancı ortaklarla yapılan yatırımların finansmanında da yabancı kaynakların kullanılması kredi bakiyesinin tespitini zorlaştıran başka bir faktördür.”



HAZİNE HEM ARAÇ HEM DE FİNANSMAN RİSKİNİ ÜSTLENDİ


Kredi finansmanına Hazine garantisi verilen dev projeler bulunuyor. Kuzey Marmara otoyolu projesinin parçası olan 1.2 milyar dolara mal olan Osmangazi Köprüsü bunlar arasında bulunuyor. 1 Temmuz’da açılan köprünün yapımını üstlenen şirketlere ayrıca yıllık 14.6 milyonun altında kalırsa araç garantisi de verilmiş durumda. 27 Ağustos 2016’da açılan 4.5 milyar dolarlık Yavuz Sultan Selim Köprüsü için de günlük 135 bin aracın altına garanti verildi. Proje için ayrıca kredi garantisi de var. 2013’te 7 banka ile 2.3 milyar dolarlık finansman anlaşması yapılmıştı. İlk etabı 2018’de hizmete girmesi planlanan 10.2 milyar Euro yapım maliyeti bulunan İstanbul’a 3. havalimanı projesinde de yerli bankanın ‘yurtdışı şubesi’ üzerinden formül geliştirilerek kredi için Hazine garantisi verilmişti. Projede ayrıca 6.3 milyar Euro’luk da yolcu garantisi var. Son olarak 21 şehir hastanesinin 10 milyar dolarlık maliyeti için de Hazine’nin finansman garantisi bulunuyor.


Habertürk / Abdurrahman Yıldırım